Osman Arıoğlu
2 Ocak 2019
Devlet, kanun, karar, uygulama
Devlet, kanun, karar, uygulama
Devlet kurumu, toplumda güven ve istikrar içerisinde yaşanılması için tartışmasızdır. Her ne kadar zaman zaman devletsiz de toplum yaşamının olabileceği tartışılmış olsa da realitede devletsiz toplum anarşi ve kargaşa içerisinde gelişme sağlayamayacağı birçok örnekle görülmüştür. Bunu en bariz şekilde, çevremizdeki küçük toplulukların ne derece zayıf kaldıklarını, kendi içlerinde uğraşmaktan hiçbir gelişme gösteremediklerini ve güçlü devletlerin istihbarat örgütlerince kolayca manipüle edilebildiklerinden görebiliyoruz.
Toplumda gelişme ve istikrar için devlet yapısının güçlü olması yanında hukuk ve demokrasin de gücü önemlidir. Kurallar bütünü olan Anayasa, kanun, kararname, yönetmelik ve tebliğler ve hatta uygulama genelgeleri devlet çarkını işletirken toplum bireyleri arasında güçlükleri giderme sorunları çözme ve devlet gücünün bu kurallar çerçevesinde sıhhatli uygulanmasını sağlamak içindir. Elbette her kanun maddesi herkes tarafından beğenilmeyebilir. Ancak, hukuk sisteminde yapılması gereken kanunu tanımamak değil, kanun yürürlükte olduğu sürece ona uymak, yanlış bir madde olduğuna inanılıyorsa da değiştirilmesinin yine anayasal prosedür içerisinde sağlanmasıdır. Bunun da yolu ya yasama organına kanun teklifi verilmesi ve bu teklifin yasama organı tarafından kabulü veya Anayasa Mahkemesi’nde Kanunun Anayasaya aykırı olduğu yönünde açılan bir dava ile iptal edilmesinin sağlanmasıdır.
Demokrasilerde Siyasi partilerin varlığının en önemli nedeni yönetim erkini elinde bulunduranlarca yapılabilen hatalı düzenlemeleri ya yukarıdaki mekanizmaları çalıştırarak değiştirilmesini sağlamak veya topluma anlatmak ve toplum desteği ile iktidar değişimini sağlamaktır. Kuralların hakim olması ve bu kurallara herkesin uyması, beğenilmeyen kuralların ve yönetimlerin değiştirilebilmesinin usul ve yöntemlerinin belli olması demokrasilerin en önemli üstünlükleridir.
Devlet kurumunu yönetenler ise genel olarak siyasilerdir. Bürokrasinin görevi ise devlet kurumunun kanun ve mevzuat çerçevesinde yönetilmesinde siyasilere yardımcı olmaktır. Bürokrasi, bu destek görevini yürütürken kişisel fikir dünya görüşü veya doğrularına göre değil, yasal mevzuatı uygulamakla görevlidir. Bir Kanun hükmü, bir kararname hükmü, bürokratın kişisel fikrine göre yanlış olabilir. Bürokrat yine de bu hükmü uygulamak durumundadır. Ta ki, bu hüküm değiştirilesiye kadar. Zaten demokrasi ile anarşi rejimini birbirinden ayıran da erki elinde bulunduranların kendi kişisel fikirlerine göre değil yazılı kurallara göre uygulama yapmalarıdır.
Elbette bürokrasi de yanlış bulduğu hükümleri değiştirme konusunda siyasileri ikna etmeye çalışır. Çoğunlukla da zaten bu hükümlerin hazırlanmasında bürokrasinin tecrübesi, bilgi ve becerisi yol gösterici olur. Ancak burada hiçbir zaman rollerin karıştırılmaması gerekir. Bürokrat yazılı bir hükmü kendi görüş veya düşüncesine uygun değil diye uygulamama hakkına sahip değildir. Kendi fikri mevzuat hükmünden taban tabana zıt ise ve kendisine bu hükmün uygulanması doğru gelmiyorsa o zaman bunun yol ve yöntemi bellidir, bürokrat görevinden affını isteyebilir. Yani istifa veya görevden çekilme diye buna ilişkin kurallar da yine demokrasilerde mevzuatla belirlenmiştir.
Uygulamada, bazen bürokrat kendini kaptırıp ‘kural benim’ anlayışı ile hareket edebilir. Belli bir zaman bu durum fark edilmeyebilir. Kuralın amacı ile uygulama alakasız hale gelebilir. Ancak bu elbette fark edilir ve o zaman da uygulamayı yanlış yönlendiren bürokrat bunun hesabını yönetime veya yargıya vermek zorunda kalır. Türkiye’de bu yanlış uygulamalara en önemli örnek olarak darbe ve darbe teşebbüslerini gösterebiliriz. En son 15 Temmuz 2016 FETÖ darbe teşebbüsü ile de görüldü ki; toplum kendi demokrasi ve kurumlarına sahip çıktıkça kural dışı teşebbüsler başarısız kalmaya mahkumdur.
Sonuç olarak, demokrasilerde herkesin en önce demokrasiyi, dolayısıyla kurallara uymayı içselleştirmesi, bunun toplum yararına olduğunu net olarak görmesi, uygulamacıların da kendi fikirlerini göre değiştirmeksizin kurallara uymaları ve uygulamaları en temel olmazsa olmazdır.
Bu yazı 1,586 defa okundu.
Diğer köşe yazıları
Tüm Yazılar
-
22 Nisan 2024
Yeme içme ürünlerinde katma değer vergisi oran değişikliği tartışması
-
1 Nisan 2024
Fed faiz indirimi ne zaman?
-
18 Mart 2024
Cari açık gidişatı
-
4 Mart 2024
Döviz nereye?
-
19 Şubat 2024
Bir Danıştay DDK kararı ve damga vergisi uygulaması
-
5 Şubat 2024
Anayasa Mahkemesinin enflasyon muhasebesine ilişkin kararı kimleri etkileyecek?
-
22 Ocak 2024
Anayasa Mahkemesinin enflasyon düzeltmesine ilişkin kararı
-
8 Ocak 2024
Bilmediğini bilmemek veya cehaletin dayanılmaz cazibesi
-
25 Aralık 2023
Ademi Tahsis İlkesi
-
11 Aralık 2023
Enflasyon muhasebesi uygulaması
-
27 Kasım 2023
Ekonomilerde stagflasyon ihtimali
-
13 Kasım 2023
Faiz artırımlarının sonuna geliniyor mu?
-
30 Ekim 2023
Nice 100 yıllara
-
16 Ekim 2023
İsrail-Filistin savaşı ve ekonomiye etkileri
-
2 Ekim 2023
Parite nereye?
-
18 Eylül 2023
OVP ne söylüyor?
-
4 Eylül 2023
Son Merkez Bankası kararları ve geleceğe bakış
-
11 Kasım 2022
Sermaye kaybı nedeniyle sermaye artırımında yeni düzenleme
-
19 Şubat 2021
Finansman gider kısıtlaması uygulaması başladı
-
9 Haziran 2020
Kambiyo muamele vergisi uzun süreli olmayabilir
Yorumlar
+ Yorum Ekle