En Sıcak Konular

Bumin Doğrusöz
Ekonomim.com

Bumin Doğrusöz
11 Şubat 2020

Değer tespiti davalarında görev ve yetki sorunu



Değer tespiti davalarında görev ve yetki sorunu 

Bu yazımda, uygulamada çok duraksamaya düşünülen bir konuyu, Tapu Kadastro Genel Müdürlüğü’nün (TKGM) konutlara biçtiği ve genelde pek fahiş olan değerler aleyhine açılan davalarda görevli ve yetkili mahkemenin belirlenmesi konusunu ele almak istiyorum.

TKGM’nin değer tespitleri, hiç tartışmasız birer idari işlemdir. Bu nedenle bu davalara karşı açılan davalar, adli yargının değil, idari yargının alanına girmektedir. İdari yargı ise idare ve vergi mahkemelerinden oluşmaktadır. O halde sorun, bu davaların hangisinin görev alanına girdiğinin belirlenmesi noktasındadır.

İdare mahkemeleri, idari yargının genel görevli mahkemeleridir. Bir başka deyişle idare mahkemeleri, 2576 sayılı İdari Mahkemelerin Kuruluş Kanunu ile özel görev alanı belirlenmiş olan vergi mahkemelerinin görevi dışında kalan bütün idari davalara bakmakla görevlidir. O halde burada öncelikle konunun vergi mahkemelerinin özel görev alanına girip girmediğine bakmak gerekecektir.

2576 sayılı Kanun’un 6. maddesine göre vergi mahkemeleri (kısaltarak yazıyorum), genel bütçeye giren vergiler ile bunların zam ve cezaları ile tahsilatından doğan ihtilaflara bakmakla görevlidir. Görüldüğü gibi vergi mahkemelerinin görev alanı, işlemi yapan idareye göre değil, işlemin vergi ile ilgili olup olmadığına bakılarak belirlenmektedir. Dolayısıyla vergi mahkemesinde açılacak davalarda, davalının mutlaka vergi idaresi olması gerekmez. Nitekim uygulamada, vergi ve harç uygulamaları dolayısıyla belediyeler de davalı olabilmektedir.

O halde burada belirleyici olacak olan, TKGM’nin işleminin mahiyetidir.

TKGM, değer belirleme işlemini taşınmaz envanteri yapmak yahut istatistik amacıyla yapmamaktadır. TKGM, Emlâk Vergisi Kanunu’nda 7194 sayılı Kanun’la kendisine verilen değer belirleme işlemini yapıp neticesini tebliğ ve itirazları değerlendirmekle, değerli konutlar vergisine tabi olacak konutları (verginin konusu) belirlemekte, bunların maliklerini (veya intifa hakkı sahiplerini) mükellef statüsüne sokmakta ve en önemlisi konutun değerini (verginin matrahını) belirlemektedir. Değerli konutlar vergisinin alınacak olması, ertelenmemesi halinde, vergi idaresi bu değeri matrah olarak alacak ve bu değere oranı uygulayarak vergiyi tarh edecektir. Nitekim vergi idaresi beyanname verilmemesi halinde, takdir komisyonuna müracaat ederek veya inceleme elemanı görevlendirerek konutun değerini tespit etmeyecek, doğrudan TKGM’nin belirlediği değeri esas alacaktır. Bir başka anlatımla burada TKGM, bir anlamda takdir komisyonu işlevi ifa etmektedir.

Sonuç olarak, vergi tarhının dayanağı (yani, oranın çarpılacağı) matrahı belirleyen işlemin de bir vergilendirme işlemi olduğu açıktır. Genel bütçeye girecek bir verginin her aşamasındaki vergilendirme işleminin yargısal denetimi konusunda ise 2576 sayılı Kanun'un 6. maddesine göre vergi mahkemeleri görevlidir. Bu nedenle inceleme konumuzda, TKGM’nin değer tespit işlemlerinin yargısal denetimi, vergi mahkemelerinin özel görev alanına girdiğinden, idare mahkemelerinin burada görevli olduğundan kanaatimce söz edilemez.

Görevli mahkemeyi belirledikten sonra incelenmesi gereken ikinci adım, yetki konusudur. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu hem 32 hem de 37. maddesinde işlemi yapan idarenin bulunduğu yer mahkemelerini yetkili kabul etmiştir.

Bu durumda TKGM’nin değer tespitinin yargısal denetimi yapma konusunda Ankara Vergi Mahkemeleri görevli ve yetkili mahkeme olarak karşımıza çıkmaktadır.

Ancak Ankara vergi mahkemelerinin bu davalarda, usul ekonomisi ilkeleri uyarınca, özellikle bilirkişi incelemesinin gerekli olduğunu da dikkate alarak yetkisizlik kararı vererek dosyaları taşınmazların bulunduğu ildeki vergi mahkemelerine göndermesi de pek muhtemeldir. Bu durumda taşınmazın bulunduğu ildeki vergi mahkemelerinin de 2577 sayılı Kanun’un 37. maddesine dayanarak kendilerini yetkisiz bulma ihtimalleri de vardır. Aynı yargı manzumesi içinde ortaya çıkan yetki uyuşmazlıklarında ise son sözü söyleme ve yetkili mahkemeyi belirleme yetkisi Danıştay’dadır (2577 sayılı Kanun md. 43). Bu davalarda da sanırım yetkili mahkeme konusu Danıştay’a kadar gidecektir.

Bu arada hemen belirteyim, idari yargıda davanın idare veya vergi mahkemesinde yanlış olarak açılmasının pek fazla bir önemi yoktur. Zira dosya davanın açıldığı mahkemece görevli ve yetkili mahkemeye gönderilir ve davanın görülmesi sağlanır. Burada önemli olan ve dikkat edilmesi gereken davanın, görevli kılınan mahkemeye göre süresinde açılmış olunmasıdır.

Bunlar bizim görüşlerimiz. Son sözü elbette ki yargı söyleyecektir.

Not: Soranlar için söyleyeyim. Gerek DKV mevzuatına gerek İdari Yargı ile ilgili mevzuata, Gelir İdaresi Başkanlığı’nın www.gib.gov.tr veya www.mevzuat.gov.tr sayfalarından ulaşabilirsiniz.


Bu yazı 1,581 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 18 Nisan 2024 Emisyon primleri istisnası ve sorunları
    • 16 Nisan 2024 Kurumlar vergisinin oranının saptanması
    • 4 Nisan 2024 Avans kar payları ne zaman beyan edilir?
    • 28 Mart 2024 2023 yılında elde edilen kar payları ve beyan yükümlülüğü
    • 26 Mart 2024 Arabulucuya başvuru ve şüpheli alacak karşılığı
    • 21 Mart 2024 Vergi incelemelerinin pişmanlığa etkisi
    • 19 Mart 2024 Binek otomobillerin giderleri ve elektrikli araçlar
    • 14 Mart 2024 Yıllık beyanda eğitim ve sağlık harcamaları indirimi
    • 12 Mart 2024 Kiraların gerçek gider yöntemi ile beyanında idari yaklaşımlar
    • 7 Mart 2024 Kira gelirlerinin gerçek gider yöntemi ile beyanı
    • 5 Mart 2024 Kiraların vergilendirilmesi ve emsal kira bedeli esası
    • 29 Şubat 2024 Vergi suçları ve hükmün açıklanmasının geri bırakılması
    • 27 Şubat 2024 Özelgeler ve yanıl(t)ma
    • 22 Şubat 2024 Nakdi sermaye artırımını teşvikte 2023 indirim oranı revizesi
    • 20 Şubat 2024 İşletmelerde gider özgürlüğü
    • 15 Şubat 2024 Konut kira gelirlerinde istisna
    • 13 Şubat 2024 Değerli Konutlar Vergisinde muafiyetler
    • 8 Şubat 2024 Değerli konutlar vergisinin 2024 uygulaması
    • 7 Şubat 2024 Afet hukukunun dağınıklığı
    • 1 Şubat 2024 Örtülü sermayenin hesabı




    BİZE ULAŞIN: info@resulkurt.com
    TWİTTER/resulkurt34

    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    9,109 µs