En Sıcak Konular

Sezgin Özcan
Sözcü Gazetesi

Sezgin Özcan
24 Ocak 2009

Defter tutan çiftçiye üste para verilecek



Defter tutan çiftçiye üste para verilecek

|Akşam Gazetesi| |24.01.2009|

 

Tarımsal işletmelerin yıllık gelirlerinin tespit edilmesi, ekonomik analizlerinin yapılması, tarım sektörü ve tarımsal ürün pazarlarındaki durumun değerlendirilmesi amacıyla Çiftlik Muhasebe Veri Ağı (ÇMVA) kuruluyor.

ÇMVA, işletmelerden yapısal, fizikî ve malî nitelikte veri ve bilgilerin toplanmasına imkân sağlayacak. Sisteme dahil olacak işletmeler TÜİK tarafından “örnekleme” yöntemiyle belirlenecek. Uygulama zaman içinde ülke geneline yaygınlaştırılacak.

Anlaşma imzalayarak sisteme katılan ve kayıt defterini düzenli tutan çiftçilere “katılım desteği” adında bir ödeme yapılacak.

 

KİME ÖDEME YAPILACAK

22 Ocak 2009 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanan “Çiftlik Muhasebe Veri Ağı Sisteminin Kuruluş ve Çalışma Usul ve Esasları Hakkında Yönetmelik” hükümlerine göre, kapsamda yer alacak işletmeler “ÇMVA kayıt defteri” adında bir defter tutacaklar.

Konunun özü; sisteme katıl, defteri tut, katılım desteği ödülünü al. Yani Devlet defter tutan çitçiye üste para verecek. Amaç tarımsal işletmelerle ilgili bilgi sahibi olmak.

 

NEDEN EKİM SAYIM BEYANI DEVREYE SOKULMUYOR?

Bu noktada aklımıza bir soru geliyor. Yapılmak istenen veri tabanı oluşturmak ise bunu etkili olarak üstelik “bedava” oluşturma imkânı var. İnanmıyorsanız Vergi Usul Kanunu’nun 243-246 maddelerine bakabilirsiniz.

Söz konusu maddelere göre, belirlenmiş hacimleri aşan zirai işletmeler her yıl muhtarlıklar aracılığıyla “Ekim ve Sayım Beyanı” vermek zorunda. Bu beyanı vermeyenlere de usulsüzlük cezası kesilmesi gerekiyor. Ayrıca, muhtarlar da bu beyanla ilgili görevlerini doğru yapmadığında Türk Ceza Kanunu’nun 257. maddesinde yer alan “görevi kötüye kullanma” suçu işlemiş sayılıyorlar. Bu suçun cezası da, bir yıldan üç yıla kadar hapis.

 

SİSTEM ÇALIŞMIYOR

Ekim ve Sayım Beyanı yıllardır bitkisel hayatta. Tarım kesimi sürekli olarak “oy deposu” olarak görüldüğünden, bu yükümlülük konusunda hiçbir adım atılamadı. Sistem çalıştırılsa kayıtdışı ile mücadelede iyi bir veri tabanı oluşturulmasını sağlayabilir.

Elimizde böyle bir olanak varken, bazı bilgilerin elde edilebilmesi için üste para verilmek istenmesi biraz tuhaf kaçıyor.

 

PÜF NOKTASI!

Miktar içermeyen ibraname

İş ilişkisinin bitmesi halinde işçiden alınan ibranamede miktar belirtilmemesi halinde ibraname geçersiz sayılıyor. Bu nedenle, yapılan ödemenin ibranamede türlerine göre ayrı ayrı belirtilmesi ve miktarlarının yazılması gerekiyor.

 

Doktora var, eczacıya yok!

Sadece doktora değil; mali müşavir, avukat, noter, gümrük komisyoncusu gibi serbest meslek kazancı elde edenlere de var. Diğer yandan; eczacı, mobilyacı, ayakkabıcı, bakkal, kasap, manav gibi ticari kazanç elde edenlere yok.

Neyin olup, neyin olmadığını merak ettiyseniz hemen açıklayalım. Konumuz bu kişilerin yanlarında çalıştırdıkları eşleri ile ilgili…

Gelir Vergisi Kanunu’nun 41. maddesinin (2) numaralı bendine göre, eşe ödenen ücretler ticari kazancın tespitinde gider olarak kabul edilmiyor. Yani ticari kazanç elde eden eczacı, bakkal, kasap ve diğerleri, yanlarında fiilen çalıştırdıkları eşlerine ödediği ücretleri hiçbir şekilde gider yazamıyor.

Oysa doktor, diş hekimi, avukat ve mali müşavir gibi serbest meslek faaliyetinde bulunanlar eşlerini yanlarında çalıştırmaları durumunda; bunlara yapmış oldukları ücret ödemelerini gider yazabiliyorlar.

“Sistem” tanımının bir gereği olarak, sistemin parçalarını oluşturan unsurların belirli bir mantıksal tutarlılığa sahip olması gerekmektedir.

Oysa iki ayrı mükellef grubu için öngörülen bu düzenleme “bu ne yaman çelişki” dedirtiyor.

Düşünebiliyor musunuz?

Bir doktor, yanında sekreter olarak çalışan eşine ödediği ücreti kazancından indirebiliyor. Eczacı ise yanında çalışan eşine ödediği ücreti kazancından indiremiyor.

Üstelik ticari kazanç açısından var olan bu kısıtlama biryandan kayıtdışı istihdamı teşvik ederken, diğer yandan Devlet bu işten matematiksel olarak zararlı çıkıyor.

Sizce de bu ne yaman çelişki değil mi?

 

SORULAR VE CEVAPLAR

 

Neden 300 gün?

Doğum için 300 gün öncesi ayrılmak neden? Neden 400 veya 600 gün önce değil? SGK yanıt vermiyor, umarım siz beni aydınlatırsınız.

Selim Silistre

 

Doğum borçlanması için, tebliğ ile yasada olmayan üç şart getirildi. Bunlardan biri doğumun ilk defa sigortalı olunan tarihten sonra gerçekleşmiş olması, ikincisi doğum nedeniyle işten ayrılınmış olması, üçüncüsü ise borçlanma başvuru belgesinin işverence onaylanması…

Kamuoyunda oluşan tepkiler nedeniyle olsa gerek, başvuru belgesinde işverenin onay şartı borçlanma genelgesi ile kaldırıldı. Doğum nedeniyle işten ayrılmış olma şartı yumuşatıldı. Doğumun ilk defa sigortalı olunan tarihten sonra gerçekleşmiş olması şartı ise hâlâ aranıyor.

İşte 300 günlük süre de bu yumuşatılan şart. Genelgeye göre, işten ayrıldığı tarihten itibaren 300 içinde doğum yapan kadın, doğum nedeniyle işten ayrılmış sayılacak ve doğum borçlanması yapabilecek.

“Neden 300 gün?” sorusuna mantıklı bir yanıt aramayın. 200 gün de denilebilirdi. Zaten genelge taslağında 270 gündü. Önce yasada olmayan bir şart getirildi, sonra 300 günlük de olsa geri adım atıldı. Maalesef “Neden 300 gün?” sorusunu biz de yanıtlayamıyoruz. Belki de Medeni Kanun’dan esinlenmişlerdir. Hani çocuğun nesebi açısından, boşanan kadın 300 gün geçmeden evlenemiyor ya… Ya da hamilelik döneminin 9 ay 10 gün sürmesinden…  

 

Sigortalılık başlangıcının tespiti

1967 doğumluyum. 01.06.1981 tarihinde sigortalı işe başladım. Girişim yapılmış ama hiç prim yatmamış, sadece giriş var. Başka işyerinde 1986 yılında işe başladım. Sigorta primlerim orada yatmaya başladı. Emeklilik hesabında 1986 baz alınıyormuş (prim o zaman yattığı için).

1981 yılını nasıl tescil ettirebilirim? 1981 yıllında ilk işe girdiğim yer kapandı ve sahibi öldü. Bu durumda ben ne yapabilirim?

Mesut Karadeniz

 

Sorunuzdan, işe giriş bildirgenizin süresi içinde Kuruma verildiği ve dosyanızda mevcut olduğu, ancak dönem bordrosunun verilmemesi veya verilen dönem bordrosundaki bir eksiklik ya da yanlışlık nedeniyle, prim gün sayısının bulunamadığı, dolayısıyla sigortalılık başlangıç tarihinin dönem bordrosundan tespit edilemediği anlaşılıyor.

Bu durumda, hizmet ve sigortalılık başlangıcının tespiti için dava açabilirsiniz. İşe giriş bildirgesi verilip de prim ödeme gün sayısı bulunmayan sigortalılar tarafından açılan hizmet ve sigortalılığın başlangıç tarihinin tespiti davalarında genel olarak, işverence verilen işe giriş bildirgesinde belirtilen işe giriş tarihinde sigortalının en az bir gün süre ile çalıştığı kabul ediliyor.

Yargının lehinize kara vermesi halinde, 01.06.1981 tarihi sigortalılık sürenizin başlangıç tarihi kabul edilir. Kararın olumsuz çıkması halinde ise ikinci kez sigortalı olarak çalışmaya başladığınız tarih dikkate alınır.



Bu yazı 3,005 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 27 Mayıs 2022 Emlak vergisi muafiyetinde brüt alan hesabı
    • 19 Nisan 2022 Primlerimi geri alabilir miyim?
    • 4 Mart 2022 Vergi kaydına bağlı geriye dönük Bağ-Kur tescili
    • 6 Kasım 2021 Emekliliğe yılbaşından önce mi sonra mı başvurmak avantajlı?
    • 26 Ekim 2021 Geçmişe dönük Bağ-Kur tescili ve ihya yapılabilir mi?
    • 3 Mayıs 2021 Emeklilik sonrası çalışma, emekli aylığına katkı sağlar mı?
    • 17 Mart 2021 İsviçreden isteğe bağlı prim ödenebilir mi?
    • 14 Mart 2021 Staj sigortası doğum borçlanmasında başlangıç sayılır
    • 23 Şubat 2021 Banka çalışanı kıdem tazminatı alarak işten ayrılabilir mi?
    • 12 Şubat 2021 Kısa çalışma emeklilik tarihini öteler mi?
    • 15 Aralık 2020 Bağ-Kur prim borçları sildirilebiliyor mu?
    • 21 Ağustos 2020 Yaş beklerken baba üzerinden sağlık yardımı alınabilir mi?
    • 11 Ağustos 2020 Yurtdışı borçlanması emeklilik statüsünü etkiler mi?
    • 5 Ağustos 2020 Şirket ortağı SSK statüsünden emekli olabilir mi?
    • 10 Temmuz 2020 Kısa çalışma ödeneğiniz temmuz ayında da devam eder
    • 5 Temmuz 2020 Kısa çalışma kimler için uzadı?
    • 30 Haziran 2020 Eksik prim yatırılması fesih sebebi sayılır mı?
    • 26 Haziran 2020 Ücretsiz izin emekli çalışana fesih hakkı verir mi?
    • 23 Haziran 2020 Çalışan, esnek çalışmayla haklarını kaybedecek
    • 16 Haziran 2020 Kıdem tazminatında kazanılmış haklar




    BİZE ULAŞIN: info@resulkurt.com
    TWİTTER/resulkurt34

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    7,814 µs