En Sıcak Konular

Bumin Doğrusöz
Ekonomim.com

Bumin Doğrusöz
18 Haziran 2009

Defterlerin ibraz edilmemesinin sorumluluğu



Defterlerin ibraz edilmemesinin sorumluluğu
18.06.2009 | Bumin Doğrusöz

 Defter ve belgelerin inceleme elemanlarına ibraz edilmemesi Vergi Usul Kanunu'nun 30. maddesinde bir re'sen tarhiyat sebebi olarak kabul edilmiş, ayrıca 359/a maddesinde ibraz etmeme fiili hürriyeti bağlayıcı ceza ile cezalandırılan bir fiil olarak düzenlenmiş, 344. maddesinde ise 359. madde kapsamında yer alan fiiller dolayısıyla kesilecek vergi ziyaı cezalarının üç kat kesileceği hükme bağlanmıştır. Kısaca, defter ve belgesini ibraz etmeyen aleyhine re'sen tarh olunan vergi üzerinden kesilecek ceza, kayba uğratılan verginin üç katıdır.
Defter ibraz etmeme fillerinde idarece, 359. maddeye göre ceza verilmesi için suç duyurusunda bulunulduktan başka, genellikle KDV indirimlerini reddetmek suretiyle vergi tarhiyatı yapmaktadır.
Öte yandan söz konusu vergi ve cezaların şirketten tahsil edilememesi halinde idare, Vergi Usul Kanunu'nun 10. maddesine dayanarak kanuni temsilciye yönelmektedir. Zira Vergi Usul Kanunu'nun anılan maddesi, kanuni temsilcilerin vergisel ödevlerini yerine getirmemeleri yüzünden mükelleflerin veya vergi sorumlularının varlığından tamamen veya kısmen alınamayan vergi ve buna bağlı alacakların, kanuni ödevlerini yerine getirmeyenlerin varlıklarından alınacağını hükme bağlamıştır.
Bu hükümlerin uygulanmasında sermaye şirketlerinde karşılaşılan en büyük sorun, defter ve/veya belgeleri istenilen dönem ile ibraz edilmeme fiilinin işlendiği dönemlerin kanuni temsilcilerinin farklı olması halinde yaşanmaktadır. Örneğin 2004 yılı defterlerinin 2009 yılında istenildiği ve ibraz edilmediği bir olayda, 2004 yılı için KDV indirimlerinin reddi yoluyla tarh edilecek vergi ve cezanın şirketten tahsil edilmemesi durumunda, hangi dönemin kanuni temsilcilerinden isteneceği sorunu ortaya çıkmaktadır.
Hürriyeti bağlayıcı ceza uygulaması açısından sorun yoktur. Çünkü ceza, ibraz etmeme fiilini işleyenler, yani ibraz yükümlülüğünün yerine getirilmediği tarihteki kanuni temsilciler hakkında hükmolunacaktır.
Ancak vergi ve ceza için kanuni temsilciye müracaat konusunda, vergi idaresi ile yargı arasında görüş ayrılığı vardır.
Bu gibi durumlarda vergi idaresi, ibraz yükümlülüğünü yerine getirmeyen dönemin değil, tarhiyata konu dönemin kanuni temsilcileri aleyhine takibe geçmektedir.
Bu uygulama bize göre yanlıştır. Çünkü, 10. madde uyarınca kanuni temsilcilerin sorumlu olabilmesi, vergi alacağının onların vergisel ödevlerini yerine getirmemeleri yüzünden tahsil edilememiş olması koşuluna bağlanmıştır. İrdeleme konumuzda ise bir vergisel ödev olan saklama ve ibraz etme yükümlülüğü, ibraz talep edilen tarihteki kanuni temsilciler tarafından yerine getirilmemektedir. Onların bu yükümlülüğünü yerine getirmemesinden doğan hazinenin vergi alacağından, yine onların sorumlu olması gerekir.
Pek çok olayda, defter ve belgelerin ibrazının istendiği tarihte, ibrazı talep edilen dönemin kanuni temsilcileri çoktan görevden ayrılmış, hatta hisselerini devrederek şirketten bile ayrılmış olmaktadır. Böyle bir durumda, ibraz etmeme fiiline her hangi bir katılımından söz edilemeyecek bir eski kanuni temsilcinin, ibraz etmemenin sonuçlarından sorumlu tutulması bize göre hakkaniyetle bağdaşmaz.
Nitekim yargı kararları da, görüşümüzü doğrulamaktadır.
Örneğin Danıştay Dava Daireleri Genel Kurulu'nun 26.11.1999 tarihli ve E.1999/131, K.1999/505 sayılı kararında aynen; "ödenmesi istenen borç her ne kadar davacının yöneticilik yaptığı dönemi kapsamakta ise de davacının sorumluluğunun yöneticilik döneminde beyanname verilmemesi, beyan edilmiş bir borcun ödenmemesi veya yapılan inceleme sonunda noksan beyan tespiti hallerinde söz konusu olacağından, kendisinin kanuni temsilcilik sıfatının sona ermesinden sonraki yöneticilerin defter ibraz etmeme eylemi dolayısıyla katma değer vergisi indirimleri kabul edilmeyerek yapılan tarhiyatta davacının kasıt ve ihmalinden söz edilemeyeceğinden, adına düzenlenen ödeme emrinin hukuka uygun bulunmadığına ve ödeme emrinin iptalinin gerektiğine" hükmetmiştir. Yine benzer bir olayda Danıştay 9. Dairesi E.2004/1185, K.2005/1224 sayı ve 5.5.2005 tarihli kararında; "(...) 3.3.1998 tarihinde yönetim kurulu üyeliğinden ayrılan davacının bu tarihten sonra söz konusu şirkete ait defter ve belgeleri ibraz etmesine olanak bulunmadığından, VUK'nun 10. maddesi uyarınca söz konusu borçlardan sorumlu tutulmasına yasal olanak bulunmadığı" gerekçesiyle ödeme emirlerinin iptaline karar veren yerel mahkeme kararını onamıştır.
Bu konuyu dört yıl öncede yazdık. Bugün bu sorunların yine yaşanması dolayısıyla tekrar yazıyoruz. Dört yıl önce, Gelir İdaresi'nin bu konuyu bir genel tebliğle açıklama ve yönlendirmesinde yarar olduğunu da yazmıştık. Yine yazıyoruz. Umarız dört sene sonra tekrar yazmayız.



Bu yazı 2,691 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 18 Nisan 2024 Emisyon primleri istisnası ve sorunları
    • 16 Nisan 2024 Kurumlar vergisinin oranının saptanması
    • 4 Nisan 2024 Avans kar payları ne zaman beyan edilir?
    • 28 Mart 2024 2023 yılında elde edilen kar payları ve beyan yükümlülüğü
    • 26 Mart 2024 Arabulucuya başvuru ve şüpheli alacak karşılığı
    • 21 Mart 2024 Vergi incelemelerinin pişmanlığa etkisi
    • 19 Mart 2024 Binek otomobillerin giderleri ve elektrikli araçlar
    • 14 Mart 2024 Yıllık beyanda eğitim ve sağlık harcamaları indirimi
    • 12 Mart 2024 Kiraların gerçek gider yöntemi ile beyanında idari yaklaşımlar
    • 7 Mart 2024 Kira gelirlerinin gerçek gider yöntemi ile beyanı
    • 5 Mart 2024 Kiraların vergilendirilmesi ve emsal kira bedeli esası
    • 29 Şubat 2024 Vergi suçları ve hükmün açıklanmasının geri bırakılması
    • 27 Şubat 2024 Özelgeler ve yanıl(t)ma
    • 22 Şubat 2024 Nakdi sermaye artırımını teşvikte 2023 indirim oranı revizesi
    • 20 Şubat 2024 İşletmelerde gider özgürlüğü
    • 15 Şubat 2024 Konut kira gelirlerinde istisna
    • 13 Şubat 2024 Değerli Konutlar Vergisinde muafiyetler
    • 8 Şubat 2024 Değerli konutlar vergisinin 2024 uygulaması
    • 7 Şubat 2024 Afet hukukunun dağınıklığı
    • 1 Şubat 2024 Örtülü sermayenin hesabı




    BİZE ULAŞIN: info@resulkurt.com
    TWİTTER/resulkurt34

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    7,743 µs