Ekonomim.com
Bumin Doğrusöz
0 0 0000
Uzlaşma kanununun düşündürdükleri
Uzlaşma kanununun düşündürdükleri
14.02.2008 | Bumin Doğrusöz Geçen günlerde bakanlar kurulu "Bazı Kamu Alacaklarının Uzlaşma Usulü ile Tahsili Hakkında Kanun Tasarısı"nı yasama organına sundu ve tasarı Plan ve Bütçe Komisyonu'nda kabul edilerek Meclis'in gündemine kadar geldi.
Yasa tasarısının aktarımını veya yararlanma usullerini, tasarının yasalaşmasından sonraya bırakarak bu yazımda hukuk bilimi açısından genel bir değerlendirmesini yapmak istiyorum.
Tasarı bir af kanunu görünümünde değilse de sağlanan olanakla idari işleme bağlı af veya borcu/cezayı kaldırıcı bir nitelik göstermektedir. Ancak hatırladığım kadarıyla bugüne kadar eşi benzeri görülmemiş bir uygulama getirmektedir.
Tasarı; ikmalen, re'sen veya idarece yapılan tarhiyatlardan yargı aşamasında olanları kapsamakta, onlara dilerlerse yeniden uzlaşmaya müracaat olanağı getirmekte, uzlaşırlar ve davalarından vazgeçerlerse uzlaştıkları tutarı on sekiz taksitte ödeme olanağı sağlamaktadır.
Adaletsizlik ve eşitsizlik bu noktada başlamaktadır.
Beyana dayalı olarak tarh edilmiş vergilerden ödeyemeyenlere, davaları daha önce bitmiş ve borcu kesinleşmiş olup ödeme olanağı bulamamış olanlara hiçbir kolaylık sağlanmamakta, adeta onlar cezalandırılmaktadır.
Demek ki Maliye Bakanlığı nezdinde vergisini dürüstçe beyan etmiş mükellef makbul değildir. Makbul olan mükellef tipi; vergisini eksik beyan etmiş, bunu ortaya çıkarmak için inceleme elemanları uğraşmış, hakkında raporlar yazmış, vergi dairesi hakkında ikmalen veya re'sen tarhiyat işlemleri yapmış, tebliği ile uğraşmış, hatta bir de bunlara karşı dava açmış mükellef tipidir.
Kısaca tasarı, kayıtdışında kalmış, ancak yakalanmış mükellef tipini ödüllendirmektedir. Yakalanmamış olan ise zaten ödülünü almıştır. Tasarı vergi ve cezanın kaldırılması veya azaltılması için, dava aşamasında olanlara, yeniden uzlaşma yolunu açmaktadır. Uzlaşılan tutarı aşan vergi ve cezalar kaldırılacak, kabul edilen kısım ise on sekiz ayda ve on sekiz taksitte ödenecektir.
Bakanlık bu tasarı ile özünde, daha önce uzlaşma yoluna gitmiş ancak uzlaşamamış ve daha sonra dava açmış mükelleflere, "Ben fikir değiştirdim, gel yeniden uzlaşalım" demektedir. Demek ki yeni uzlaşma görüşmesinde idare tarafı, daha kabule şayan indirimler yapacak, bu doğrultuda uzlaşma teklifleri getirecektir.
Tasarı; verginin/cezanın kaldırılmasını, hafifletilmesini, zaten anayasaya aykırı olan "uzlaşma müessesesi"nin kucağına bırakmaktadır. Yani kaldırma veya hafifletme, uzlaşma komisyonunun objektif ölçütleri olmayan takdirine bırakılmaktadır. Uzlaşma görüşmelerinin akıbetleri kamuoyu nezdinde meçhul olacağı için veya idarece yapılacak istatistik açıklamaları ile geçiştirileceği için şeffaflık kaybolacaktır. Bu sonuç ise kamuoyunda ister istemez, birilerinin kollandığı gibi hoş olmayan söylentilere yol açacaktır. Bu söylentiler önemli değildir, ancak bakanlık ve vergi idaresinin otoritesini ve saygınlığını zedeler, işte bu önemlidir.
Eğer bu yolda ısrar edilecekse kayırma söylentilerini önlemenin tek yolu, uzlaşma ölçütlerini kanuna koymak ve komisyonları idare temsilcisi ve inceleme elemanlarının yanı sıra meslek odaları temsilcileri, hukukçular, TÜRMOB temsilcisi gibi kişilerle oluşturmak ve kararlarını gerekçeli (ve gerektiğinde muhalefet şerhli) olarak almalarını sağlamak olmalıdır.
Tasarıda incelenmiş ve hakkında rapor yazılmış ve dava açma süresi geçmemiş veya yargılama sürecindeki tarhiyatlar kapsama alınırken halen incelemesi sürenler kapsam dışı bırakılmıştır. 359. madde, yani hürriyeti bağlayıcı cezayı gerektiren filleri dolayısıyla hakkında üç kat ceza kesilmiş olanlar, kapsam dışındadır. Bütün bunlar adaletsizliktir. 359. maddenin yarattığı ve sürekli yazdığımız adaletsizlikleri gidermek için bir fırsat hem de ceza tehdidinden kurtulmak için yapılacak başvurular sonucu tahsil edilecek kamu geliri de elden kaçırılmaktadır. Gerçi tasarıda bir yandan üç kat kesilen cezalar kapsam dışında bırakılırken Maliye Bakanı'na kanun kapsamına girecek cezaları belirleme yetkisi verilmektedir.
Mükellefin belini büken, ödeme yeteneğini çoğu zaman ortadan kaldıran, gecikme faizi/gecikme zammı yüküdür. Vergi ve cezanın dışında oluşmuş gecikme faizi/gecikme zammı yükünün de ayrı bir kalem olarak uzlaşma kapsamına alınması, uygulamanın başarısını artıracak bir faktörken, göz ardı edilmiştir.
Öte yandan Maliye Bakanı'na, uzlaşmaya müracaat edebilecekleri belirleme, uzlaşmaya konu edilebilecek vergi, resim, harç, fon payı ve cezaları belirleme, uzlaşma komisyonlarının teşkili ve yetkilerinin belirlenmesi yetkilerinin verilmesi, yasama yetkisinin devri niteliğindedir ve anayasaya aykırıdır.
Bence bu tasarı bütünüyle gözden geçirilmelidir. Geçmişte başarılı sonuçlar doğurmuş 4811 sayılı kanun örneği varken yeni yöntemler aramanın, yeni usuller geliştirmenin pek bir yararı yoktur.
Geçen günlerde bakanlar kurulu "Bazı Kamu Alacaklarının Uzlaşma Usulü ile Tahsili Hakkında Kanun Tasarısı"nı yasama organına sundu ve tasarı Plan ve B...
Bu yazı 3,175 defa okundu.
Diğer köşe yazıları
Tüm Yazılar
-
18 Nisan 2024
Emisyon primleri istisnası ve sorunları
-
16 Nisan 2024
Kurumlar vergisinin oranının saptanması
-
4 Nisan 2024
Avans kar payları ne zaman beyan edilir?
-
28 Mart 2024
2023 yılında elde edilen kar payları ve beyan yükümlülüğü
-
26 Mart 2024
Arabulucuya başvuru ve şüpheli alacak karşılığı
-
21 Mart 2024
Vergi incelemelerinin pişmanlığa etkisi
-
19 Mart 2024
Binek otomobillerin giderleri ve elektrikli araçlar
-
14 Mart 2024
Yıllık beyanda eğitim ve sağlık harcamaları indirimi
-
12 Mart 2024
Kiraların gerçek gider yöntemi ile beyanında idari yaklaşımlar
-
7 Mart 2024
Kira gelirlerinin gerçek gider yöntemi ile beyanı
-
5 Mart 2024
Kiraların vergilendirilmesi ve emsal kira bedeli esası
-
29 Şubat 2024
Vergi suçları ve hükmün açıklanmasının geri bırakılması
-
27 Şubat 2024
Özelgeler ve yanıl(t)ma
-
22 Şubat 2024
Nakdi sermaye artırımını teşvikte 2023 indirim oranı revizesi
-
20 Şubat 2024
İşletmelerde gider özgürlüğü
-
15 Şubat 2024
Konut kira gelirlerinde istisna
-
13 Şubat 2024
Değerli Konutlar Vergisinde muafiyetler
-
8 Şubat 2024
Değerli konutlar vergisinin 2024 uygulaması
-
7 Şubat 2024
Afet hukukunun dağınıklığı
-
1 Şubat 2024
Örtülü sermayenin hesabı
Yorumlar
+ Yorum Ekle