En Sıcak Konular

Bumin Doğrusöz
Ekonomim.com

Bumin Doğrusöz
16 Eylül 2010

Yurtdışı çıkış yasaklarının akıbeti



Yurtdışı çıkış yasaklarının akıbeti
16.09.2010 | Bumin Doğrusöz
 Vergi veya diğer kamu borçlarından dolayı yurtdışına çıkış yasağı konulması, kişilerin seyahat özgürlüğü açısından önemli bir sınırlandırmadır.
Vergi idaresinin vergi borcu olanlara yurtdışı çıkma yasağı uygulayabilmesinin yasal dayanağını oluşturan Pasaport Kanunu'nun 22/1 maddesinin ilgili bölümü, Anayasa Mahkemesi'nin 2007/81 sayılı kararı ile iptal edilmişti. Anayasa Mahkemesi'nce verilen süre içinde kabul edilen 5766 sayılı kanunla 6183 sayılı kanuna eklenen 36/A maddesi ile vergi borcu dolayısıyla yurtdışı çıkış yasağı konulabilmesi yetkisi ve usulü yeniden düzenlenmişti.
Bu maddenin dayanağı 1982 Anayasası'nın 23. maddesinin "Vatandaşın yurtdışına çıkma hürriyeti, vatandaşlık ödevi ya da ceza soruşturması veya kovuşturması sebebiyle sınırlanabilir" şeklindeki 3. fıkrasıdır. Bu fıkra referandum öncesinde son olarak 4709 sayılı kanunla değişmiştir. Ancak, bu fıkra 4709 sayılı kanunda 5. fıkra olarak nitelendirilmiştir. Bunun sebebi, maddenin metinlerde ve resmi web sayfalarında kötü yayımlanmış olması kadar, fıkraları sayanların tedvin tekniğine hâkim olmayışlarıdır.
Bunun yansıması geçen günlerde referanduma sunulan 5982 sayılı kanunda da görülmektedir. Nitekim 5982 sayılı kanunu teklif eden ‘Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanı İstanbul Milletvekili Recep Tayyip Erdoğan ve 264 milletvekili', bana göre, fıkraları doğru görüp sayarak 3. fıkranın değişikliğini teklif etmişlerdir. Ancak Anayasa Komisyonu'nda teklif metnindeki fıkra numarası 5 olarak değiştirilmiştir. Oysa maddede 5. fıkra yoktur.
Basit bir hukuk konusu olmasına rağmen, daha anayasanın maddelerinin fıkralarını saymakta uzlaşamayan siyasetçilerin, anayasanın uygulanmasında nasıl uzlaşacaklarını, zaman içinde göreceğiz. Neyse, tedvin tekniği ve yasama kalitesi açısından inceleme yapanlara bırakalım bu konuyu.
Lafın kısası; anayasanın 23. maddesinin kimilerine göre 3, kimilerine göre 5. fıkrası olan ve metnini yukarıda aktardığımız fıkra, 5982 sayılı kanunla, "Vatandaşın yurtdışına çıkma hürriyeti ancak suç soruşturması veya kovuşturması sebebiyle hâkim kararına bağlı olarak sınırlanabilir" şeklinde değişmiştir.
Bu değişikliğe göre, artık vatandaşlık ödevi dolayısıyla yurtdışı çıkış yasağı konulamayacaktır. Nitekim teklifin gerekçesinde de bu husus, "Maddede yapılan değişiklikle, idare tarafından, vatandaşın yurtdışına çıkma hürriyetinin sınırlandırılmasına son verilmekte; yurtdışına çıkma hürriyetinin, sadece suç soruşturması veya kovuşturması sebebiyle ve hâkim kararına bağlı olarak sınırlandırılabilmesi ilkesi benimsenmektedir" şeklinde vurgulanmıştır.
Anayasada yapılan bu değişikliğe göre artık yurtdışı çıkış yasağına konu edilemeyecek vatandaşlık ödevlerinin başında, vergi ödevi ve vatan hizmeti gelmektedir. Biz konuya alanımız olan vergi açısından yaklaşalım.
Demek ki artık, vergi borcu olanlara yurtdışı çıkış yasağı konulması, anayasal olarak mümkün değildir.
Ancak burada konulmuş yasaklarla durumu yurtdışı çıkış yasağı konulmasını gerektirenlerin vaziyeti, bir sorun olarak karşımıza çıkmaktadır. Bugünlerde bana en çok sorulan sorulardan biri de zaten budur.
Çünkü bu soruna yol açan 6183 sayılı kanunun 36/A maddesi halen yürürlüktedir ve anayasa değişikliğinin yürürlüğe girmesi ile kendiliğinden yürürlükten kalkmaz.
Anayasal sitemimizde kanunla kurulan ve yetkilerini kanunlardan alan idare, idare hukukunun bir temel ilkesi olan ‘kanuni idare' ilkesi uyarınca, kanunlarla bağlıdır. İdare uygulama yaparken, kanunların anayasaya aykırılığını irdelemek, tartışmak konumunda olmadığı gibi, bir kanunu anayasaya aykırı buldum diyerek uygulamamazlıkta edemez. Zaten böyle bir yetki ne idareye ne de yürütme organına verilebilir. Aksi halde hukuki kaos ve keyfilik doğar.
Bu nedenle, mevcut yurtdışı çıkış yasakları geçerliliklerini sürdürmekte ve koşulların oluşması halinde yeni yasakların konulması söz konusu olabilecektir.
Anayasaya aykırı bu durumun ortadan kaldırılabilmesinin ise iki yolu vardır. Bunlardan birincisi, söz konusu yasa maddesinin yasa koyucu tarafından yürürlükten kaldırılmasıdır. Diğeri ise hakkında yasak konulanlarca açılacak davalarda anayasaya aykırılık savında bulunulmak suretiyle konunun Anayasa Mahkemesi'ne intikalinin sağlanması ve maddenin mahkemece iptal edilmesidir. Açılacak davalarda mahkemelerin, Anayasa Mahkemesi'ne başvuru kararı almakla birlikte, açık hukuka aykırılık düşüncesinde olduklarını ortaya koymuş olacaklarından, yasak hakkında yürütmeyi durdurma kararı vermeleri de gerekir.
Bu nedenle hakkında yasak bulunanların hemen anayasa değişikliğini sebep göstererek ilgili vergi dairesine yasağın kaldırılması için müracaat etmeleri ve alacakları red kararı üzerine dava açmaları yerinde bir davranış olacaktır.
Bu konuda 5982 sayılı kanunla anayasamıza giren "Anayasa Mahkemesi'ne bireysel başvuru hakkı", hem olağan kanun yolları tüketilmedikçe kullanılamayacağından hem de bu hakkı düzenleyen kanun henüz çıkmadığından, burada kullanılamaz.

Bu yazı 2,974 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 25 Nisan 2024 Kurumlarda örtülü sermaye
    • 18 Nisan 2024 Emisyon primleri istisnası ve sorunları
    • 16 Nisan 2024 Kurumlar vergisinin oranının saptanması
    • 4 Nisan 2024 Avans kar payları ne zaman beyan edilir?
    • 28 Mart 2024 2023 yılında elde edilen kar payları ve beyan yükümlülüğü
    • 26 Mart 2024 Arabulucuya başvuru ve şüpheli alacak karşılığı
    • 21 Mart 2024 Vergi incelemelerinin pişmanlığa etkisi
    • 19 Mart 2024 Binek otomobillerin giderleri ve elektrikli araçlar
    • 14 Mart 2024 Yıllık beyanda eğitim ve sağlık harcamaları indirimi
    • 12 Mart 2024 Kiraların gerçek gider yöntemi ile beyanında idari yaklaşımlar
    • 7 Mart 2024 Kira gelirlerinin gerçek gider yöntemi ile beyanı
    • 5 Mart 2024 Kiraların vergilendirilmesi ve emsal kira bedeli esası
    • 29 Şubat 2024 Vergi suçları ve hükmün açıklanmasının geri bırakılması
    • 27 Şubat 2024 Özelgeler ve yanıl(t)ma
    • 22 Şubat 2024 Nakdi sermaye artırımını teşvikte 2023 indirim oranı revizesi
    • 20 Şubat 2024 İşletmelerde gider özgürlüğü
    • 15 Şubat 2024 Konut kira gelirlerinde istisna
    • 13 Şubat 2024 Değerli Konutlar Vergisinde muafiyetler
    • 8 Şubat 2024 Değerli konutlar vergisinin 2024 uygulaması
    • 7 Şubat 2024 Afet hukukunun dağınıklığı




    BİZE ULAŞIN: info@resulkurt.com
    TWİTTER/resulkurt34

    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    6,848 µs