Dr.
Resul KURT
info@resulkurt.com
twitter/resulkurt34
Çalışanlar kazanırken de, harcarken de vergi ödüyor !
Ülkemizde,
çok uzun yıllardan bu yana vergi sisteminde radikal bir değişikliğe ve yeni bir
modele geçilmesine ihtiyaç var. Maliye Bakanlığı da bunun farkında ve gelir
kaybına uğramadan sistemi düzeltmenin çarelerini arıyor.
Ücretliler
üzerinden gelir vergisi, sosyal güvenlik primi, işsizlik sigortası primi ve
damga vergisi olmak üzere dört farklı kesinti yapılmaktadır. Ücretlerden
kesilen vergiler, sosyal sigorta primi, işsizlik sigortası primi ile sosyal
sigorta ve işsizlik sigortası priminin primi işveren payı toplamı net ücrete
oranlandığında, oldukça yüksek tutarda vergi yükü olduğu görülmektedir. İstihdam
maliyetlerinin yüksekliği de, işverenlerin rekabet güçlerini de etkilemektedir.
Özel sektörde istihdam
edilen işçilerle genellikle net ücret üzerinden anlaşmaya varılması, tüm vergi
ve sosyal sigorta prim yükünün işveren tarafından üstlenilmesi kayıt dışılığın
artmasında önemli bir etkendir. Bu çerçevede maliyetlerin düşürülmesi için
işveren tarafından ücretlerin fiili ödenenden daha düşük gösterilmesi söz konusu olmaktadır.
Türkiye ile diğer OECD
ülkeleri kıyaslandığında yüzde 35 vergi diliminin diğer ülkelere göre normal
olduğu düşünülse de, özellikle vergi dilimleri arasındaki makasın az olmasından
dolayı belirli bir tutarın üzerinde geliri olanlar yüksek vergi
ödeyebilmektedir. Örneğin, 2010 yılı için Amerika Birleşik Devletlerinde
373,650 USD üzerindeki gelire yüzde 35 vergi dilimi uygulanırken, ülkemizde 51,079
USD (76.200 TL) vergi matrahına yüzde 35 vergi dilimi uygulanmıştır. Yani,
neredeyse 7 kata varan bir fark bulunmaktadır. Bu da, hem Türkiyedeki vergi
tarifesinin gayri adil olduğunu ve hem de düşük gelirlilerinin vergi yükünün
diğer ülkelere oranla daha yüksek olduğunu göstermektedir. Üstelik ülkemizde bu
vergi ödendikten sonra ayrıca harcama yapılırken de aynı tutarda, hatta bazen
daha fazla vergi ödendiği görülmektedir.
Diğer bir deyişle ülkemizde dolaylı
vergiler çok yüksek boyutlarda. Bordrolular hem kazanırken hem de harcarken
vergi ödüyor. Bu da sistemde ciddi bir adaletsizliği beraberinde getiriyor.
Ücret
gelirlerinin vergilendirilmesinde tevkifat usulünün tek yöntem olarak
uygulandığı görülmektedir. Mali güce göre vergileme yapabilmek için gelirin
şahsileştirilebilmesine yönelik olarak artan oranlı tarife, ayırma ilkesi ve en
az geçim indirimi uygulamalarına ihtiyaç bulunmaktadır. Bu çerçevede brüt ücretten hesaplanmış olan vergiden en
az geçim indirimi tutarının düşülmesi ve bu çerçevede ödenecek verginin
bulunması, kısmen olumlu olmakla birlikte, oldukça yetersiz ve sembolik bir
uygulamadır. Bu şekilde ücretlilere, diğer gelir unsuru sahiplerine göre
belirli bir avantaj sağlanarak refahlarında belirli bir artış sağlanmış
olmaktadır. Ancak tüm gelir
unsurlarını kapsayan genel geçerli bir en az geçim indirimi uygulaması
ülkemizde
Anayasamızda yer
alan hüküm çerçevesinde, geliri olan herkesin ödeme gücüne göre
vergilendirilmesi esastır. Aynı gelire
sahip olan mükelleflerin aynı, farklı gelire sahip olan mükelleflerin de farklı
vergi ödemesi söz konusudur. Fakat uygulamaya bakıldığında çeşitli kanunlarla
bir takım mükellefler ile vergi konularının vergi dışı bırakıldığı
görülmektedir. Örneğin; ücretlilerin vergilendirilmesinde serbest bölgede
çalışanlar, teknopark alanlarında çalışanlar, pilotlara ödenen uçuş
tazminatları, Türk Uluslararası Gemi Siciline kayıtlı gemilerde çalışan gemi
adamlarına ödenen ücretlerle, çalışanlara belli şartlar altında sağlanan konut
imkanı, yemek bedelleri, teşvik, ikramiye ve ödülleri ile sporculara ödenen
ücretler vergi dışı tutulmuştur.
Çalışanların ücretlerinden gelir vergisi
yanında ayrıca damga vergisi de kesilmektedir. Damga vergisi temelde hukuki
işlemlere bağlı olarak düzenlenen kağıtlar üzerinden alınan bir vergi olmasına
rağmen, ücretler üzerinden de alınması hem ücretlinin vergi yükünü artırmakta
ve hem de hakkaniyete uygun düşmemektedir. Günümüzde damga vergisinin anlamını
kaybettiği düşünüldüğünde bu verginin kaldırılması çalışanın refahı açısından
uygun olacaktır.
Öte yandan hem Maliye Bakanlığına ve
hem de SGKna beyanname ve prim hizmet belgelerinin elektronik ortamda
gönderilmesi halinde de damga vergisi alınmaktadır. Bu da düzeltilmesi gereken
bir diğer husustur. Bazı şirketlerin yüzlerce şubesi olduğu dikkate alındığında
özellikle SGK bildirgelerinden dolayı onbinlerce liralık bir ödeme
yapılabilmektedir.
Umarız yeni
sistem hazırlıklarında tüm bu hususlar dikkate alınır ve adil bir vergi sistemi
kurulur.
Değerli okuyucumuz,
Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
· Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
· Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
· Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
· Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
· Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
· Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
· Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
· Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.
Yorumlar
+ Yorum Ekle