Milliyet Gazetesi
Cem Kılıç
16 Aralık 2014
Ve kriz R Kuşağını yarattı!
Ve kriz R Kuşağını yarattı!
Küresel ekonomik krizinin etkileri sürüyor. İşgücü piyasası, gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde, büyümedeki yavaşlamaya bağlı olarak zor günler yaşıyor. İşsizlerin ulaştığı sayı bir yana, işini kaybetmek istemeyen çalışanların yüklendiği görev ve sorumluluklar daha da artıyor. Bu yüzden, R Kuşağını tanımlayabilecek tek bir unsur var, o da işsizlik baskısı.
R kuşağı tanımlamasını ilk kez, dünyanın en büyük insan kaynakları firmalarından biri olan Randstad kullanmış. R Kuşağı (Generation R), ismini İngilizcede durgunluk anlamına gelen recession kelimesinin baş harfinden alıyor. Bu yeni kuşak, kriz döneminde yaşanan işten çıkarmalar nedeniyle sorumlulukları artan, kariyer anlamında daha hızlı gelişen, performansa dayalı işgücü olarak tanımlanıyor.
Bu kuşağa dahil olmak için X, Y, Z kuşaklarında olduğu gibi doğum tarihi, yaş veya yaşam tarzı gibi unsurların hiçbirinin önemi yok. Firmaların küçülmesi sonrasında hala bir işiniz varsa, işten çıkarmalar sonucunda birkaç kişinin işini bir arada üstlenmek ve bu işleri başarıyla yerine getirmek zorunda kaldıysanız, sizler de R Kuşağının birer parçasısınız demektir.
Daha çok çalışma...
2008 krizinin neden olduğu talep daralması, çok sayıda firmanın küçülmesine ve personel kadrolarını daraltmasına yol açtı. Bu durum, unvan ve görev tanımlarını aşan sorumlulukları da üstlenen, bu nedenle de özel sektörde öncelikle tercih edilen, geçmişe göre daha çok çalışan bir işgücü grubu yarattı.
R Kuşağı çalışanları, piyasadaki belirsizlik nedeniyle daha ağır çalışma koşullarını kabul etmeyi iş garantisi olarak görse ve uzun vadeli bir kariyer karşılığında daha düşük ücretlerle ve yan haklarla çalışmayı kabul etseler de, bir gün mutlaka farklı bir işletmede hak ettiği kariyere ulaşacaklarını düşünüyorlar.
Randstadın kürüsel işgücü araştırması gösteriyor ki; R Kuşağı, tüm dünyada çalışan hareketliliğinin artmasına neden oluyor. Bu bağlamda küresel düzeyde çalışanların yüzde 11i, yeni bir iş aradıklarını ifade ediyorlar. Örneğin araştırma kapsamındaki ülkelerden biri olan Türkiyede, başka bir firmada çalışmak isteyenlerin sayısında önemli artış var. Çünkü R Kuşağı temsilcileri, çalıştıkları firmalarda hak ettikleri karşılığı alamadıklarından yakınıyor ve ilk fırsatta bunlara sahip olabilecekleri bir başka firmaya geçmeyi istiyorlar.
Beklentiler yükseliyor
Günümüzde işgücünü zora sokan tek şey, ekonomik koşulların kötüleşmesi ve krizler değil. R Kuşağı, işverenlerin çalışanlardan beklentilerinin artmasına, iş tanımlarının genişlemesine, dolayısıyla işsizlerin işe girmelerinin zorlaşmasına neden oluyor. Diğer taraftan, R Kuşağı çalışanları da en büyük düşmanlarının işveren artan beklentileri olduğunu söylüyor ve şunu ekliyor: Çalışanların donanımları yükseldikçe işveren daha fazlasını talep eder hale geliyor. Bu durum, yüksek niteliklere sahip birini bile işsizlik baskısıyla karşı karşıya bırakabiliyor.
Krizin işgücü piyasalarına yansımaları sürdüğünden, araştırmaya katılanların yüzde 42si işverenlerinin mali performanslarının hala baskı altında olduğunu düşünüyor. Ayrıca, çalışanların yüzde 36sı da işini kaybetmektense ücretinin bir kısmından vazgeçmeyi göze almış.
Ekonomik kriz sonrası tüm dünyada ücretler eskisi kadar artmıyor. Ücretli çalışan sayısındaki azalma ve ücret artışlarının durma noktasına gelmesi, ücretlerin GSYİH içindeki payının azalmasına yol açıyor. Yunanistan, İrlanda, İtalya, Japonya, İspanya ve İngiltere gibi bazı ülkelerde ücretler bırakın artmayı, 2007 yılı düzeyinin bile altında. Dolayısıyla, işini kaybetmektense ücretinin bir bölümünden vazgeçen çalışanların varlığı, şaşırtıcı değil.
R Kuşağını tutabilmek...
Bununla birlikte ülke ekonomileri toparlanıp, işler normale döndükçe, iş değiştirme eğilimi yüksek R Kuşağı çalışanlarını elde tutmak, işverenler için daha zorlaşacak.
Randstad araştırmasına göre, örneğin Türkiyedeki çalışanlar, son 2 yıldır terfiye daha fazla odaklanmış durumda. Bu bağlamda, R Kuşağı temsilcilerinin daha fazla takdir edilmeleri, esnek veya uzun vadeli haklarla motive edilmeleri, harcadıkları ekstra çaba ve çalışma koşulları göz önünde bulundurularak ücret, prim ve terfi düzenlemelerinin yenilenmesi gerekiyor.
Bu yazı 2,696 defa okundu.
Diğer köşe yazıları
Tüm Yazılar
-
15 Nisan 2024
Buluş yapan işçi bedelini nasıl alır?
-
12 Nisan 2024
Yıllık izinle ilgili her şey
-
9 Nisan 2024
Aralıklı çalışmada yıllık izin hakkı
-
8 Nisan 2024
Aralıklı çalışmada kıdem tazminatı
-
6 Nisan 2024
Bayram sonrası telafi çalışması
-
3 Nisan 2024
Yaşlılık yüküne yeni çözüm gerek
-
29 Mart 2024
Fazla çalışmanın ispatı
-
25 Mart 2024
Yoksulluk ve zorla çalıştırma
-
22 Mart 2024
Özel güvenlik ilgi bekliyor
-
18 Mart 2024
Yemek yardımı neden önemli?
-
15 Mart 2024
Ramazanda çalışma hayatı
-
11 Mart 2024
İş sözleşmesi ve işyeri devri farklı
-
8 Mart 2024
Çocuk hakları
-
2 Mart 2024
Dışarıdan primle memur emekliliği
-
26 Şubat 2024
Haftalık çalışma süresi kısalır mı?
-
23 Şubat 2024
Sosyal hareketlilik ve gelir eşitsizliği
-
19 Şubat 2024
Emeklilik için doğum borçlanması
-
16 Şubat 2024
Dövizle ücretin sınırları neler?
-
12 Şubat 2024
Kıdem tazminatı tavanı arttı
-
9 Şubat 2024
Yemek yardımı için sınır var mı? (1)
Yorumlar
+ Yorum Ekle