Ekonomim.com
Uğur Tandoğan
1 Eylül 2015
Telefon şirketiniz sizi neyinizden tanır?
Telefon şirketiniz sizi neyinizden tanır?
Bir iş adamı arkadaşım beni şirketinden aradı. Söyle bakalım dedi Senin telefon şirketin seni neyinden tanır? İkimiz de aynı servis operatörünü kullandığımızdan espriyi anladım. X şirketi beni sesimden tanır dedim. Çünkü bu operatörde X beni sesimden tanır diyerek kendinizi tanıyor ve işlemlerinizi yapıyorsunuz. Arkadaşım sinirli sinirli şöyle dedi Sen öyle san. X seni kaşenden tanır. Ben de Nasıl yani? diye merakla sordum. Arkadaşım anlattı.
Anadoluda iki haftalık bir iş seyahatine çıkmış. Yanında da akıllı telefonu varmış. Bir sabah telefon edecek olmuş, edememiş. Ama telefonunun akıllı kısmı çalışıyormuş; telefon, mesajını vermiş. Sim hatası. Her elektronik aygıta bu durumlarda yapılacak şeyi yapmış; telefonu kapatıp açmış. Yine aynı mesajı almış. Servis operatörünü gösteren yere bakmış: Geçersiz sim yazıyor. Hemen bulunduğu ilçedeki telefon tamircisine gitmiş. Tamirci kartı çıkarmış, temizlemiş, yeniden takmış. Yine çalışmamış. Bu kez kartı başka bir telefona takıp denemişler. Onda da çalışmayınca kararı vermişler: Sim kartı bozulmuş.
Hikayenin burasında arkadaşımı rahatlatmak için araya girdim. Canım ne olacak? Sim kartı nedir ki; puldan küçük bir devre. Atla deve değil ya; koskoca iş adamısın, öder parasını yenisini alırsın.
İş adamı arkadaşım güldü ve şöyle konuştu: Evet ben de öyle sanmıştım. Ama konu o kadar basit değilmiş. Telefon tamircisi sordu 'Şahsi hat mı? Şirket hattı mı?' 'Şirket hattı' dedim. Tamirci yüzünü buruşturdu. İşlerin zor olacağını o anda anlamıştım. Telefon tamircisi telefon şirketinin ilçedeki bayisini aradı. Sonra bana döndü. 'İl merkezindeki iletişim merkezine şirketinizin belgeleri ile gitmeniz gerekiyormuş.' dedi. Kendi kendime düşündüm: Ne şirket belgesi yahu? X şirketi beni sesimden tanır.
İş adamı arkadaşım, burnundan soluyordu. Ben yine rahatlatması için Evet, tanır tabi. Bunu deyince seni tanırlar. Ne belgesi böyle... dedim.
Arkadaşım şöyle devam etti: Ben de buna güvenerek müşteri hizmetlerine telefon ettim. Şöyle diyeceklerini umuyordum: 'Gidin bir iletişim merkezimize. Oradan bize telefon ederler. Siz de oradan bize şunları tekrarlarsınız 'X beni sesimden tanır. Bu şekilde sistem sizi tanımış olur. Hemen sim kartınızı çıkarırlar.' Ama maalesef öyle olmadı. Müşteri hizmetlerindeki kişi sim kartı çıkarmak için gerekli belgeleri sıraladı: Şirket imza sirküleri, şirketin vergi levhası, kimliğiniz. Ve en son şey beni öldürdü: Şirket kaşesi. Düşünebiliyor musun? Hiçbir güvenirliği olmayan, parasını verince her yerde yaptıracağın kaşe. Kendimi bir devlet dairesinde sandım, ürktüm. Şirketin malını mülkünü satmayacaktım. Sadece telefonuma taktıkları sim kartı bozulmuştu. Onu yenileyecektim.
Ben de bunun üzerine şöyle dedim: X beni sesimden tanır yerine, X beni kaşemden tanır desinler daha gerçekçi olur.
İş adamı arkadaşım konuşmasını şöyle noktaladı: İşte sırf bu iş için iş seyahatimi yarıda kesip İstanbula döndüm. Çünkü telefon benim için çok önemli. Tüm banka işlemlerimi bu telefonla yapıyorum. Müşterilerimle iletişimimi bu telefonla sağlıyorum. Telefon, benim dünyaya bağlantım. Şimdi bu belgeleri alıp doğru rakip şirketlerden birisine gideceğim. Bakalım bu saçmalık onlarda da var mı?
Bir yorum
Size hepimizin başına gelebilecek veya gelmiş olan bir olay anlattım.
Şimdi iletişimde 4.5 G konuşuluyor. Çok hızlı olacakmış. Acaba müşteri hizmeti hangi hızda olacak? Acaba hizmeti sunan firmalardaki süreçleri tanımlayanların kafa yapıları bu 4.5 Gyi üreten beyinler seviyesinde mi?
Kullanılan teknoloji çok gelişmiş olabilir. Ama gelişmişlik, bütünlük demektir. Eğer bir iletişim şirketi, sattığı bir ürün bozulmuşsa, bunu para ile yenilemek için hâlâ imza sirküleri, vergi levhası ve kaşe(!) (şaka gibi) istiyorsa gelişmiş değildir.
Şimdi size bir dost tavsiyesi: Eğer iş adamı iseniz, seyahate çıktığınızda imza sirkülerinizi, vergi levhanızı da yanınızda taşıyınız. Hele hele kaşenizi hiç unutmayınız. Şirketiniz sizi sesinizden tanıyacak diye de güvenmeyin. Aslında sizi sadece cüzdanınızdan tanıyor...
Bu yazı 2,081 defa okundu.
Diğer köşe yazıları
Tüm Yazılar
-
26 Mart 2024
Nereden nereye
-
19 Mart 2024
Çalışma saatleri azalırken
-
12 Mart 2024
Başarılı üç güzel insan
-
5 Mart 2024
Çalışma düzeninde esneklik: Hibrit çalışma
-
27 Şubat 2024
Bir cesur yürek daha durdu
-
20 Şubat 2024
Akıllı telefona akılsızca bağımlılık
-
13 Şubat 2024
Bulutlara nasıl bakıyorsunuz?
-
6 Şubat 2024
İşten çıkarmalar üzücüdür
-
30 Ocak 2024
Etik ve meslekler
-
30 Ocak 2024
Etik ve meslekler
-
23 Ocak 2024
Bir motor yolculuğu
-
16 Ocak 2024
Yeni bir yıla başlarken (2)
-
9 Ocak 2024
Yeni bir yıla başlarken
-
26 Aralık 2023
Toplam ücret paketinde seyahat
-
19 Aralık 2023
Mangal partisi
-
12 Aralık 2023
Toplu işten çıkarmalarda iletişim
-
5 Aralık 2023
Faydalı bir meyve ve zararlı üretimi
-
28 Kasım 2023
Selden geçip kumda boğulmak
-
21 Kasım 2023
İnsan sesine hasretim
-
14 Kasım 2023
Taylor Swift diye bir yıldız
Yorumlar
+ Yorum Ekle