Ekonomim.com
Uğur Tandoğan
3 Kasım 2015
İnsan olmak, akıllı olmaktan zor mu?
İnsan olmak, akıllı olmaktan zor mu?
Jeff Bezosun bir anısı
Yazları dedemin Texastaki çiftliğinde geçirirdim. Çiftlikteki her işe yardım ederdim. Örneğin, yel değirmenlerinin tamiri, sığırların aşılanması gibi. Dedemlerin üye olduğu bir Karavan Kulübü vardı. Kulüp, her yıl Amerika ve Kanadada gezi düzenlerdi; dedemler de katılırlardı. Ben de onlarla gezerdim. O yılki gezide 10 yaşında idim. Arabanın arkasındaki koltukta oturuyordum. Arabayı dedem sürüyordu. Anneannem de yanında oturuyor ve sürekli sigara içiyordu. O yıl bir kamu spotu görmüştüm. 'Sigaradan her nefes, ömrünüzden 2 dakika alıyor' diyordu. Hemen bir hesap yaptım. Önde oturan anneannemi dürttüm ve şöyle dedim: 'Yaptığım hesaba göre içtiğiniz sigaralarla ömrünüzden 9 yıl harcadınız.'
Çocuk aklımla onlardan bir takdir bekliyordum. 'Aferim sana, ne akıllı çocuksun sen öyle. Nasıl da hesapladın?' diyeceklerini sanıyordum. Öyle olmadı. Anneannem hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladı. Dedem ise arabayı kenara çekip durdurdu. Benim tarafıma gelip kapıyı açtı, inmemi bekledi. Sonra da birlikte arabanın arkasına gittik. Sanırım beni ilk kez azarlayacaktı. Ama o öyle bir süre sessiz durdu ve gayet sakin şöyle konuştu. 'Jeff, nazik ve iyi huylu olmanın akıllı olmaktan daha zor olduğunu bir gün sen de anlayacaksın.'
Amazonun kültürü nazik mi?
Yukardaki ifadeler, Amazon şirketi kurucusu Jeff Bezosun Princeton Üniversitesi 2010 yılı mezunlarına yaptığı konuşmadan. O Bezos ki, internetin yılda % 2300 büyüdüğünü görünce içinde uyanan isteğe karşılık vererek, iyi para kazandığı işini bırakıp internet üstünden kitap satışına başlamış. Kurduğu şirket Amazon, bugün bir dev. Bezos, şüphesiz akıllı birisi. Ancak kurduğu şirkette çalışma ortamının hiç de nazik olmadığı iddia ediliyor.
The New York Times gazetesinde yayınlanan makalede (Inside Amazon: Wrestling)
Big Ideas in a Bruising Workplace, 5 Ağustos, 2015) Amazondaki şirket kültürü şiddetli biçimde eleştiriliyor. Şirket için şunlar söyleniyor: Çalışanların, toplantılarda birbirini acımazsızca eleştirmesi bekleniyormuş. Gece yarısı gelen elektronik postalara cevap vermesi isteniyormuş; eğer cevap gelmezse, telefon mesajı ile hesap soruluyormuş. Çalışanlar, birbirlerini yöneticilerine gammazlıyormuş. Bunu nasıl yapacakları telefon rehberlerinde adım adım tanımlanıyormuş. Yeni işe girenlerin şirkette kalma süreleri 1-2 yılı geçmiyormuş. Kanser, düşük yapma veya özel hayatlarında yaşadıkları bir sorun nedeni ile performansları düşenler adil olmayan biçimde değerlendiriliyor ve kendilerini toparlama fırsatı verilmeden kapı önüne konuyormuş. Şirketin eski bir insan kaynağı yöneticisi buna Kasıtlı Darvinizm (Purposeful Darwinizm) diyormuş.
Amazon, tam bir kapalı kutu. Her seviyede çalışana bir gizlilik protokolü imzalatılıyormuş. Şirket çalışanlarının, basınla ilişkisi sansürlü imiş. Ancak belli kişilerin basınla konuşmasına izin veriliyormuş. The New York Times yazarları, söz konusu makaleyi hazırlarken buna yakından tanık olmuşlar.
Dijital Taylorizm
Frederick Taylor 20. yüzyılın ilk zamanlarında yaşamış Amerikalı bir mühendis. Bilimsel yönetim yaklaşımının kurucusu. Fabrikalarda prodüktiviteyi artırmak için üç ilke benimsemiş ve uygulamış: Karmaşık işlerin küçük parçalara ayrılması; işçinin yaptığı her şeyin ölçülmesi; ücretin performansa dayandırılması ve yüksek performans gösterene yüksek ücret verilmesi, düşük olanlara yol verilmesi. Bilimsel yönetim ilkelerinin ilk uygulayıcısı bir kapitalist, Henry Ford. Öte yandan siyasal yelpazenin öbür tarafından bu fikirlere sahip çıkan birisi de, Vladimir Lenin. Lenin, bilimsel yönetimi, sosyalizmin yapı taşlarından birisi olarak tanımlamış. Fabrikada başlayan Taylorizm, şimdinin dijital dünyasında yeniden gündemde (Digital Taylorism; The Economist; September 12, 2015). Jeff Bezos da hizmet sektöründe ve beyaz yakalı çalışanlar için de bunu uyguluyor.
Sonuç
The New York Times, söz konusu makaleyi yayınlayınca tarihinin rekor sayıda okuyucu yorumunu almış. Herkes kendi işyerindeki, Amazona benzer koşullardan söz etmiş. Demek ki, Dijital Taylorizm yaygın bir uygulama.
Bu yaklaşım doğru mu, yanlış mı konusu biraz karmaşık. Rekabetin kıran kırana olduğu bir dünyada prodüktiviteye odaklanmak kaçınılmaz. Öte yandan, kimse kimseyi zorla çalıştırmıyor. Sıcaklığa dayanamayanlar mutfağı terk edeceklerdir. Sorunu, yine pazar sistemi çözecek. Mutfağı fazla sıcak tutarak elde edilen kazanım, mutfağı terk edenlerin yerini doldurma maliyetine eşitlenince bir denge oluşacak. Tabi bir de işin insanlık boyutu var. Jeff Bezozun dedesinin lafından esinlenirsek: insan olmak, akıllı olmaktan daha zordur.
Bu yazı 2,274 defa okundu.
Diğer köşe yazıları
Tüm Yazılar
-
23 Nisan 2024
Genç işsizliği
-
16 Nisan 2024
İklim değişimi hayati bir konudur
-
2 Nisan 2024
Yalan söylemenin yeni biçimleri
-
26 Mart 2024
Nereden nereye
-
19 Mart 2024
Çalışma saatleri azalırken
-
12 Mart 2024
Başarılı üç güzel insan
-
5 Mart 2024
Çalışma düzeninde esneklik: Hibrit çalışma
-
27 Şubat 2024
Bir cesur yürek daha durdu
-
20 Şubat 2024
Akıllı telefona akılsızca bağımlılık
-
13 Şubat 2024
Bulutlara nasıl bakıyorsunuz?
-
6 Şubat 2024
İşten çıkarmalar üzücüdür
-
30 Ocak 2024
Etik ve meslekler
-
30 Ocak 2024
Etik ve meslekler
-
23 Ocak 2024
Bir motor yolculuğu
-
16 Ocak 2024
Yeni bir yıla başlarken (2)
-
9 Ocak 2024
Yeni bir yıla başlarken
-
26 Aralık 2023
Toplam ücret paketinde seyahat
-
19 Aralık 2023
Mangal partisi
-
12 Aralık 2023
Toplu işten çıkarmalarda iletişim
-
5 Aralık 2023
Faydalı bir meyve ve zararlı üretimi
Yorumlar
+ Yorum Ekle