Sanayici yeni yaklaşım bekliyor
25 Nisan 2019 08:35 tsi
Borç yükü altında ezilen ve birçoğu üretim yapamaz hale gelen firmalar için geçmişte uygulanan İstanbul ve Anadolu yaklaşımı modeli tekrar gündemde.
Sanayici yeni yaklaşım bekliyor
DÜNYA
Borç yükü altında ezilen ve birçoğu üretim yapamaz hale gelen firmalar için geçmişte uygulanan İstanbul ve Anadolu yaklaşımı modeli tekrar gündemde.
Ankara Sanayi Odası Başkanı Nurettin Özdebir, daha önceki ekonomik daralma dönemlerinde uygulanan İstanbul ve Anadolu yaklaşımının yeniden gündeme getirilmesini istedi.
Özdebir, "Kriz nedeniyle kaynak kaybına uğrayan ve ağır borç yükü altına giren üretici sektörlere, bankalar aracılığıyla kaynak aktarımı yapılabilir. Bunun için de 2001 yılında gündeme gelen İstanbul Yaklaşımı ve sonrasında ASO olarak önerdiğimiz Anadolu Yaklaşımı yeniden değerlendirilebilir" dedi.
Özdebir'in açıklamasına iş dünyasından destek gelirken bankacılar, yeniden yapılandırma konusunda 'hukuki' alt yapı değişikliklerinin tamamlanması gerektiğini hatırlattı. Özel sektörün kar edebilme kabiliyetini yitirdiğini vurgulayan Özdebir, "Şirketler borçlarını ödeyemediklerinden dolayı zor durumdalar ve birçok şirket batıyor. Firmaların yurt içi ve yurt dışı toplam borcu 2.5 trilyon lirayı buldu" diye konuştu.
Ankara Sanayi Odası Başkanı Nurettin Özdebir, nisan ayı meclis toplantısında yaptığı konuşmada gündemdeki ekonomik gelişmeleri değerlendirdi. Özdebir, İstanbul ve Anadolu yaklaşımının yeniden hayata geçirilmesini önerdiği konuşmasında "Firmaların mali borç/öz kaynak oranı ise yüzde 148 seviyesinde" dedi. Özdebir, bu borcun döndürebilmesi için yatırım ortamının iyileştirilmesi gerektiğini vurguladı. Özdebir, şu değerlendirmeleri yaptı:
Kazançla borç ödenmiyor
Ağustos ayında başlayan kur sarmalı, ekonominin dinamiğini bozmuş, az ithalat, az üretim, az cari açık verip yüksek işsizlik oranı olan bir ekonomiyle karşı karşıya kalmamıza neden olmuştur. İçinde bulunduğumuz ekonomik durumun temeli, aşırı dış borçlanmaya bağlı olduğunu unutmamız gerekir. Döviz cinsi dış borcumuz 448 milyar dolar; net dış borç stokumuz yaklaşık 282 milyar dolardır. Bu borcun büyük bir kısmı özel sektöre ait. Son altı ayda özel sektör kar edebilme kabiliyetini yitirmiş durumda; yani kazanarak borcunu geri ödeyemiyor. Dış borcun alacaklıları herhangi bir devlet değil; büyük bankalar ve fonlar yani uluslararası yatırımcılardır. Bu borcun döndürebilmesi için yatırım ortamının iyileştirilmesi gerekiyor.
Keynesyen politika olmalı
Ekonomilerde ortaya çıkan daralmanın en önemli sonucu, ülkede güven kaybı ve iç talepte ciddi daralmadır; bu gün yaşamış olduğumuzda budur. Şu anda ekonomi politikaları hane halkının ve özel sektörün harcamalarını canlandırmak üzerine odaklanmalıdır. Bunun sağlanamaması durumunda, ekonomi daralma ve sürekli devam eden bir kısır döngüyle karşı karşıya kalacaktır. Uygulanması gereken temel politika tercihi Keynesyen politika olmalı yani talep yetersizliğini maliye politikaları yoluyla aşılması gerekir. İç talebi kısmaya yönelik politika tercihleri ekonominin dinamizminin bozulmasına neden olmaktadır.
Faiz oranları makul olmalı
Şirket battıktan sonra bankaya yardım etmek yerine; verilecek kaynağı batmadan şirketlere aktarmak daha doğru olacaktır. Özellikle bahsi geçen kaynağın, katma değeri ve milli menfaatleri yüksek olan şirketlerin kurtarılması üretimin devam edebilmesi açısından çok daha önemlidir. Özellikle özel sektör yüksek borçluluk rasyosu göz önüne alındığında, özel sektörün borçlarının yapılandırılması için atılacak adımların çok önemli olacağını düşünüyorum. Kredi yapılandırmada faizler ödenebilir bir orana gelmeli. Yapılandırmalar, bir düzenleme ile hükümet ile bankalar arasında koordineli olarak yapılmalı.
Kıdemde 'Avusturya Modeli'
Kıdem Tazminatı konusu maalesef 10 yıldan fazla zamandır tartışıp çözemediğimiz bir sorun. Hükümetimiz tarafından zaman zaman gündeme getiriliyor ama ne yazık ki bir türlü sonuçlandırılamıyor. Bu konunun artık popülizmden uzak, işletmelerimize ek yük getirmeyecek ve ülke gerçeklerine uygun bir şekilde sonuçlandırılması gerekir. Görüyoruz ki tartışmalar bizim Ankara Sanayi Odası olarak 2009 yılında önerdiğimiz Avusturya Modeli çerçevesinde yürüyor. Konunun taraflarının ve bizim de geçmişte söylediklerimiz ilgili bakanlıkların kayıtlarında var. Biz Ankara Sanayi Odası olarak 10 yıldır bu konuya ilişkin yaptığımız tespitler ve önerilerimizin arkasındayız.
Yabancıyı beklerken yerli çıktı
Yatırım bütçemiz açık verdi, bizler yabancı yatırımcının ülkeye gelmesini tartışırken, yerli sermayenin çıktığını görüyoruz. Türkiye'den yurt dışına giden (ODI) ve yurt içine gelen (FDI) doğrudan yatırımların seyrini gösteren ODI/FDI 3.4 puan yükselerek yüzde 24.8'den yüzde 28.2'ye çıktı. ODI/FDI oranındaki yükseliş, Türkiye'de yerleşiklerin, yani yerli sermayenin yurt dışına çıkışının, yabancıların Türkiye'ye girişinden daha hızlı arttığını söylüyor.
İstihdam kabiliyeti kayboldu
İşsizlik sorunu gündemin ilk sıralarına yükselmiştir. Bu yıl yeni istihdam yaratamadığımız gibi 872.000 kişinin işsiz kalmasına neden olmuşuz, yani ekonomimizin istihdam yaratma kabiliyeti kaybetti. Özellikle genç işsizlik oranın yüzde 26,7 seviyelerine yükselmesi oldukça düşündürücü. Evrensel bir eğitim sistemi inşa etmemiz gerekiyor.
Hane halkı dolardan çıkmalı
Hane halkının dolardan çıkması ekonomi ve MB açısından olumlu bir durum olacaktır. Seçim süreci artık geride kalmıştır, ekonomi üzerine odaklanılması zaruret haline gelmiştir. Hem içeriye hem de dışarıya güven telkin etmemiz gerekiyor. Öngörülebilirliğin artması büyüme açısından olumlu bir sinyal olacaktır.
Hukuki alt yapı sağlamlaştırılmalı
ASO Başkanı Özdebir'in önerisini sorduğumuz bankacılık sektörü temsilcileri de yapılandırmada bankacılık sektörünün daha fazla teknik donanıma ihtiyacı olduğunu belirterek "Hukuki alt yapının sağlamlaştırılması gerekiyor" dedi. Bankacılık sektörünün hali hazırda elinde bir yapılandırma metninin olduğuna da işaret eden bankacılar, kurulması için çalışılan Gayrimenkul Fonu ve Enerji Fonu'nun da bu saikle atılmış önemli adımlar olduğuna işaret etti.
ANADOLU'DAN ÖZDEBİR'E DESTEK
Adnan Ünverdi
Gaziantep Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı
Anadolu yaklaşımı daha önce de denenen bir modeldi. Özellikle şu günlerde şirketlerin rahatlaması ve bankalara karşı yükümlülüklerini yerine getirebilmeleri için olumlu bir yaklaşım olur diye düşünüyorum.
Tuncay Yıldırım
Gaziantep Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı
Türkiye'nin lokomotifi Anadolu şehirleridir. Gaziantep, Konya, Adana gibi lokomotif olan şehirlerde bunun uygulanması piyasaya nefes aldırarak hareketlendirecek ve ticareti daha da yükseltecektir. Konuyla ilgili Sayın Nurettin Özdemir'in yaklaşımına tamamen katılıyoruz. 9 ay önce hükümet kurulduğunda bakanlığa da yazılı olarak beklentilerimizi vermiştik. Yapılandırma kişiye özel değil, genel olmalı.
Ömer Gülsoy
Kayseri Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı
2006 yılında yasalaşan "Anadolu Yaklaşımı" yeniden gündeme getirilebilir. Bilindiği gibi, 250 kişiden az yıllık çalışanı olan veya net satış hasılatı/bilançosu 25 milyon lirayı geçmeyen işletmelerin banka borçları yeniden yapılandırılmıştı. Firmalarımız, finansal güçlük içerisinde. Yine benzer ölçütler belirlenip, Anadolu Yaklaşımı uygulanarak kredi borçlarının yapılandırılması zamanı gelmiştir.
Ayhan Kızıltan
Mersin Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı
Bu çözüm önerisine tamamen katılıyorum. Türkiye'nin ve iş dünyasının böyle bir desteğe ihtiyacı var. Firmalarımızın büyük nakit ve geçmişe dönük ödeme sıkıntısı var. Bu sıkıntıyı çözecek çok etkin bir önlem alınması gerekiyor. Bu noktada Ankara Sanayi Odasının yaptığı bu öneriyi destekliyoruz. Bu model tabii ki köklü bir çözüm getirmeyecektir. Köklü çözüm için ekonomide çok daha kapsamlı düzenlemelere ihtiyacımız var. Bu model, firmaların nakit ihtiyacına ve geçmişe dönüş yapılandırmalarına çözüm olacak, önlerini görmelerini sağlayacak daha güvenli bir zemin hazırlayacak, ekonomiye nefes aldıracaktır.
Bu haber 1,478 defa okundu.
Yorumlar
+ Yorum Ekle