Ekonomim.com
Uğur Tandoğan
12 Temmuz 2016
Eli işte, gözü hangi oynaşta?
Eli işte, gözü hangi oynaşta?
İnsan Kaynakları Yönetimi Derneği (Society for Human Resource Management) Amerika’da bir araştırma yapmış ve şöyle bir soru sormuş: Çalışanların işe bağlılığını (engagement), işe dört elle sarılmalarını sağlamada karşılaştığınız bir numaralı engeliniz nedir? Araştırma küçük ve orta ölçek şirketlerin sahipleri ve yöneticileri ile yapılmış.
Dört engel şöyle çıkmış;
a) Yüksek işgücü devri ve işe yeni girenlerin işe sarılmalarının sağlanması,
b) Kuşaklar arası çatışmalar,
c) Uzaktan çalışanların bağlılığının sağlanması,
d) İşyerinde cep telefonlarının kapattırılmasının sağlanması.
Tahmin edin bakalım, bu dört engel içinde en önde geleni hangisi? Birinci sırada telefon meselesi çıkmış.
Araştırmaya katılanların %31’i işe dört elle sarılmaya bir numaralı engelin, mesai saatlerinde çalışanların cep telefonlarını kapatmalarını sağlamak olduğunu söylemiş. Küçük şirketlerde ve kırsal alandaki şirketlerde bu oranın %44’e ulaştığı görülüyor. Çalışanların telefonlarını kapattırmanın en önemli engel olduğunu belirten kadın yöneticilerin oranı erkeklerden daha fazla.
Bazı kişiler için cep telefonu, bir bağımlılık. Ona dokunmadan, ona bakmadan edemiyorlar. Bu, adeta bu bir fetişizm. “Eli işte, gözü oynaşta” denir. Bu teknoloji çağında oynaş, cep telefonudur. Buna, üniversitedeki derslerimde de, profesyonellere verdiğim eğitimlerde de tanık oluyorum. Her ders döneminin başında derse , ya da her eğitime bir dizi slayt göstererek başlarım. Bir “akıllı telefon” resmi koyarım. “Neden akıllı telefon?” deniyor diye sorarım ve açıklarım. “Bir de “akıllı zincir” var” diye devam ederim. Bu akıllı zincir, tasarımcı, imal eden ve pazarlayandan oluşan bir zincirdir. Neden akıllı olduklarını örneklerle açıklarım. Sonra da “Son kullanıcı akıllı mı?” sorusunu sorarım ve ders sırasında, çalışma sırasında akıllı telefonu ile oynayan kişilerin fotoğraflarını gösteririm. Ve “Akıllı zinciri bozmayın” diye bitiririm. Ama nafile. Ders sırasında akıllı zinciri bozanlara hep rastlarım. Akıllı zinciri bozanlar, bazen üniversitedeki genç lisans öğrencisidir, bazen de doktora veya master öğrencisidir. Ya da şirketinin eğitime yolladığı bir profesyonel, ya da kelli felli iş adamıdır. Bazen bunu gözümün içine baka baka yaparlar. Bazen de “akıllı zinciri” bozanlar gizli gizli yapmaya çalışırlar.
Öte yandan bir akıllı telefonda da kişiyi baştan çıkaracak, onun konsantrasyonunu bozacak her şey mevcuttur. Bir bakarsınız kişiye sevgilisinden bir SMS gelir. Eli mahkum, okuyacak ve cevap verecektir. Ya da Whatsapp’taki grubundan birisi bir karikatür paylaşır; kişi karikatüre bakacaktır. Sosyal medya ise, ayrı bir akıl çelici buluştur. Facebook’u vardır, bir de “Twitter denen bir bela var”dır.(!).
Neden cep telefonu bir engeldir? Çünkü telefon, kişinin konsantrasyonunu bozar. Hangi işi yaparsa yapsın, dikkati dağılan kişinin etkin ve verimli olması düşünülemez. Akıllı telefondaki akıl çelicilerin ne zaman geleceği de belli olmaz. Eğer kişinin iş sırasında telefonu açıksa, her an için aklının iş rayından çıkması, başka alanlara akması kaçınılmazdır. Hele de her an çok dikkat gerektiren bir işte çalışıyorsa, bu akıl çeliciler, hem kendi için hem de çevresindekiler için çok tehlikeli olabilir. Düşünün, Bağdat caddesinde 100 km hızla giden bir hafriyat kamyonu sürücüsünün cep telefonuna sevgilisinden beklediği bir mesaj gelir. Sürücü, gözünü yoldan ayırıp mesajı okur; heyecanlanıp, mesaja cevap yazmaya başlar. Ve ertesi gün gazete manşetleri şöyle okunur“Hafriyat kamyonu yine dehşet saçtı”. Ya da bir hastanede yoğun bakım ünitesinde monitörlerin önünde nöbet tutan bir hemşireyi düşünün. Sosyal medyada paylaşılan “komik hemşire” videolarını güle güle seyreder. Ertesi gün hastane morgunda ağlaşan hasta yakınları nöbet tutar.
Sonuç
Yukarda sözünü ettiğimiz araştırma Amerika’da yapılmış. Ama ülkemizde de yapılsa durum pek farklı olmaz. Cep telefonları işyerlerinde önemli bir sorun. Bu sorunu çözmek için işyerleri mantıklı prosedürler geliştirmeli ve bu prosedürleri ciddi biçimde uygulamalıdır. Eli işte, gözü oynaşta yapılan işten hayır gelmez.
Bu yazı 2,531 defa okundu.
Diğer köşe yazıları
Tüm Yazılar
-
26 Mart 2024
Nereden nereye
-
19 Mart 2024
Çalışma saatleri azalırken
-
12 Mart 2024
Başarılı üç güzel insan
-
5 Mart 2024
Çalışma düzeninde esneklik: Hibrit çalışma
-
27 Şubat 2024
Bir cesur yürek daha durdu
-
20 Şubat 2024
Akıllı telefona akılsızca bağımlılık
-
13 Şubat 2024
Bulutlara nasıl bakıyorsunuz?
-
6 Şubat 2024
İşten çıkarmalar üzücüdür
-
30 Ocak 2024
Etik ve meslekler
-
30 Ocak 2024
Etik ve meslekler
-
23 Ocak 2024
Bir motor yolculuğu
-
16 Ocak 2024
Yeni bir yıla başlarken (2)
-
9 Ocak 2024
Yeni bir yıla başlarken
-
26 Aralık 2023
Toplam ücret paketinde seyahat
-
19 Aralık 2023
Mangal partisi
-
12 Aralık 2023
Toplu işten çıkarmalarda iletişim
-
5 Aralık 2023
Faydalı bir meyve ve zararlı üretimi
-
28 Kasım 2023
Selden geçip kumda boğulmak
-
21 Kasım 2023
İnsan sesine hasretim
-
14 Kasım 2023
Taylor Swift diye bir yıldız
Yorumlar
+ Yorum Ekle