Ekonomim.com
Bumin Doğrusöz
28 Temmuz 2016
İhtilaflı borçlarda vergi affı ve eksiklikler
İhtilaflı borçlarda vergi affı ve eksiklikler
Geçen yazımda vergi barışını yeniden ihdas etmeyi amaçlayan “Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılmasına İlişkin Kanun Teklifi”nin kapsamını genel olarak aktarmıştım. Bu yazımda, teklifin ihtilaflı vergi borçlarında neler getirdiği ve eksik düzenlemeleri üzerinde duracağım.
Kanun teklifi ihtilaflı vergi borçlarını çeşitli şekillerde değerlendirmektedir. Sırasıyla aktaralım.
1. Henüz dava açma süresi geçmemiş, uzlaşmaya başvurulmuş, uzlaşma günü gelmemiş veya uzlaşma sağlanamamış olmakla birlikte dava açma süresi içinde bulunulan yahut dava açılmış ve henüz ilk derece vergi mahkemesinde görülmekte olan cezalı vergi tarhiyatları için mükellefler Kanundan yararlanmak isterlerse, vergi aslının yarısı ile normal vade tarihinden Kanunun yayım tarihine kadar Yİ-ÜFE aylık değişim oranına göre hesaplanacak faizi ödemeyi kabul ederlerse, vergi aslının geri kalan kısmı, ceza, ve gecikme faizi kendilerinden tahsil edilmeyecektir.
2. Kanunun yayımı itibariyle ilk derece mahkemesinde sonuçlanmış ve halen itiraz veya temyiz yahut karar düzeltme aşamasında veya bu yollara başvuru süresi içerisinde olan cezalı vergi tarhiyatları : Eğer cezalı tarhiyat vergi mahkemesince iptal edilmişse mükellef, vergi aslının %20’si ile bu tutar üzerinden normal vade tarihinden Kanunun yayım tarihine kadar Yİ-ÜFE aylık değişim oranına göre hesaplanacak faizi ödemeyi kabul ederlerse, vergi aslının geri kalan kısmı, ceza, ve gecikme faizi kendilerinden tahsil edilmeyecektir. Eğer cezalı tarhiyat vergi mahkemesince tasdik edilmişse mükellef, vergi aslının tamamı ile bu tutar üzerinden normal vade tarihinden Kanunun yayım tarihine kadar Yİ-ÜFE aylık değişim oranına göre hesaplanacak faizi ödemeyi kabul ederlerse, ceza, ve gecikme faizi kendilerinden tahsil edilmeyecektir. Kararın kısmen tasdik kısmen iptal şeklinde olması halinde ise tasdik olunan ve iptal edilen kısımlara %100 ve %20 oranları ayrı ayrı uygulanıp, bu tutarlar üzerinden yine Yİ-ÜFE uygulanması ile birlikte vergi aslının kalan kısmı ile ceza ve gecikme faizi tahsil edilmeyecektir
3. Kanunun yayımı tarihi itibariyle verilen en son kkararın üst mahkeme kararı (yerine göre BİM veya Danıştay) olması ve kararın bozma kararı olması halinde, yukarıda 1 olarak aktardığımız duruma, kısmen bozma kısmen onama kararı olması halinde bozulan kısım için yine yukarıda (1) olarak aktardığımız duruma onan kısım için yukarıda (2) olarak aktardığımız duruma göre hareket edilecektir.
Bu düzenlemeye göre vergi mahkemesinde davayı kazanan veya kaybeden bir mükellefin davasında son karar vergi mahkemesi kararının bozulması yönünde ise vergi aslı yönünden yarısının ödenmesi suretiyle kanundan yararlanılabilinecektir. Kanun teklifi bu durumu, dosya yeniden vergi mahkemesinde görüleceği için, davayı başa dönmüş kabul etmekte ve vergi aslının %50’sinin ödenmesini öngörmektedir. Ancak kısmen bozma kısmen onama kararı bulunan hallerde kanun teklifi durumu, vergi mahkemesince bu karara uyulmuş gibi kabul etmekte, üst mahkemenin kararının mükellef aleyhine sonuç doğuracak kısmında %50, mükellef lehine sonuç doğuracak kısmında ise %20 ödeme yapılmasını öngörmektedir. Ancak burada ilk Kararın mükellef lehine veya aleyhine olmasına göre bir ayırım tam olarak yapılamamış, bozma veya onamaya vergi mahkemesi kararının bozulması veya onanmasından ziyade –zorlama yorumla- tarhiyatın iptali veya tasdiki anlamları yüklenmeye çalışılmış ve neticede kötü uygulamaya elverişli, içsel çelişkisi olan bir düzenleme karşımıza çıkmıştır. Bu nedenle bu düzenlemenin gözden geçirilmesi gerekmektedir.
Teklifte asla vergi cezalarının; aslın, dava konusu edilmeyerek önceden ödenmiş olması veya dava konusu edilmediği için kesinleşmiş borç olarak Kanundan yararlanılarak yapılandırılmış olması halinde tamamen kaldırılması yönünde düzenleme önerilmektedir. Asla bağlı olmayan vergi cezaları içinse, cüz’i oranda ödemelerle aftan yararlanma olanağı sağlanmaktadır. Ancak teklifte vergi aslı ve/veya cezasının dışında bunlar ödenerek veya ödenmeksizin tek başına dava konusu yapılmış gecikme zam veya faizleri ile ilgili bir düzenleme yoktur. İhtilaflı haldeki bu faiz veya zamlar için de özel bir düzenlemeye ihtiyaç vardır. Çünkü bu konuda da, bir kısmı ilk derece mahkemesinde bir kısmı temyiz merciinin önünde olan çok sayıda / önemli miktarda ihtilaf vardır. Özellikle bu konudaki davaları kazanmış olup, ihtilafları halen temyiz merciinde olanlara, bu yükümlülükler yerine hesaplanacak Yİ-ÜFE tutarının %10 veya 20’si gibi bir ödeme yükümlülüğü öngörülürse, bu ihtilaflar da ortadan kalkmış olacaktır. Bu maddeye göre ödeme koşul ve taksit sürelerini ise gelecek yazımda aktaracağım.
Bu yazı 2,407 defa okundu.
Diğer köşe yazıları
Tüm Yazılar
-
25 Nisan 2024
Kurumlarda örtülü sermaye
-
18 Nisan 2024
Emisyon primleri istisnası ve sorunları
-
16 Nisan 2024
Kurumlar vergisinin oranının saptanması
-
4 Nisan 2024
Avans kar payları ne zaman beyan edilir?
-
28 Mart 2024
2023 yılında elde edilen kar payları ve beyan yükümlülüğü
-
26 Mart 2024
Arabulucuya başvuru ve şüpheli alacak karşılığı
-
21 Mart 2024
Vergi incelemelerinin pişmanlığa etkisi
-
19 Mart 2024
Binek otomobillerin giderleri ve elektrikli araçlar
-
14 Mart 2024
Yıllık beyanda eğitim ve sağlık harcamaları indirimi
-
12 Mart 2024
Kiraların gerçek gider yöntemi ile beyanında idari yaklaşımlar
-
7 Mart 2024
Kira gelirlerinin gerçek gider yöntemi ile beyanı
-
5 Mart 2024
Kiraların vergilendirilmesi ve emsal kira bedeli esası
-
29 Şubat 2024
Vergi suçları ve hükmün açıklanmasının geri bırakılması
-
27 Şubat 2024
Özelgeler ve yanıl(t)ma
-
22 Şubat 2024
Nakdi sermaye artırımını teşvikte 2023 indirim oranı revizesi
-
20 Şubat 2024
İşletmelerde gider özgürlüğü
-
15 Şubat 2024
Konut kira gelirlerinde istisna
-
13 Şubat 2024
Değerli Konutlar Vergisinde muafiyetler
-
8 Şubat 2024
Değerli konutlar vergisinin 2024 uygulaması
-
7 Şubat 2024
Afet hukukunun dağınıklığı
Yorumlar
+ Yorum Ekle