Milliyet Gazetesi
Cem Kılıç
4 Ağustos 2016
Emeklilik için çok iyi fırsat
Emeklilik için çok iyi fırsat
Milliyet
Bütün çalışanların zorunlu katılım prensibine dayanan bireysel emeklilik sistemini öngören ve Meclis gündemine gelen kanun tasarısı bu haliyle onaylanırsa 1 Ocak 2017’de uygulama başlayacak. Sistemden ilk 2 ay çıkış mümkün olacak.
Ancak sistemde kalan ve prim ödemeye devam eden kişilere devlet yüzde 25’lik prim katkısına ek olarak 1.000 TL daha katkı sağlayacak. Buna ek olarak, emekliliğe hak kazanan kişiler, yıllık gelir güvencesi sigortası da yaptırırsa biriktirdikleri paraya ek yüzde 5 daha devlet katkısı alacaklar. Peki, sistem kimleri kapsıyor ve nasıl işleyecek?
Kanun tasarısı bugünkü haliyle yasalaşırsa, eski adıyla SSK’lılar yani 4/a’lılar ve kamu görevlilerinden 45 yaşın altındakiler kapsamda olacak. Bu kişiler için yetkili şirketler nezdinde bireysel emeklilik hesabı açılacak ve işverenler bu kişilerin maaşlarından kesinti yaparak parayı kişinin bireysel emeklilik hesabına aktaracak.
SGK’nın 2014 yılı istatistiklerine göre 4/a’lıların yüzde 46’sı ve 4/c’lilerin yüzde 66’sı 45 yaşın altında. Bu oranın bugün de korunduğunu varsayarsak, toplamda 6 milyon 505 bin SSK’lı ve 2 milyon memur için zorunluluğun söz konusu olduğunu söylemek mümkün. Yani, toplamda 8 milyon 528 bin kişi için bireysel emeklilik hesabı açılacak. Detayları netleşmemekle birlikte, halihazırda bireysel emeklilik hesabı olan kişilerin hesap açmasının zorunlu olmayacağını tahmin ediyoruz.
Ne kadar prim?
Çalışanların bireysel emeklilik hesabına ödeyecekleri prim miktarı brüt maaşlarına göre değişecek. Ödenecek minimum prim miktarı brüt maaşın yüzde 3’ü olacak. Bakanlar Kurulu bu oranı iki katına kadar artırmaya veya yüzde 1 azaltmaya yetkili olacak. Çalışanlar eğer isterse sisteme ödeyecekleri prim miktarını artırabilecekler. Prim miktarını artıran çalışanların alacağı devlet katkısı da artacak.
Zorunlu katılım çerçevesinde bireysel emeklilik sistemine dahil edilen çalışanlar, sisteme dahil edildikten sonraki iki ay içerisinde sistemden çıkabilecekler. Sistemden çıkan kişilerin hiçbir maddi kaybı olmayacak. Diğer yandan, sisteme dahil olan kişilere ödenen primlerin yüzde 25’i tutarındaki devlet desteğine ek olarak 1.000 TL destek sağlanacak. Sistemden çıkan kişiler bu 1.000 TL’lik destekten yararlanamayacaklar.
Yüzde 5 ek katkı
Sisteme dahil edilen ve emekliliğe hak kazanan kişilere devlet ek yüzde 5’lik katkı daha sağlayacak. Dolayısıyla, en az 10 yıl sisteme prim ödeyip, 56 yaşından sonra sistemden ayrılacak kişilerin o zamana kadar biriken parasına devlet yüzde 5 daha ek katkı sağlayacak. Bu sayede, zorunlu katılımla ikinci bir emekli aylığına hak kazanan kişilere devletin ek bir katkısı daha olacak.
Tasarruflar artacak
Ülkemizde ne yazık ki, bireysel tasarruf oranı çok düşüktür. Emeklilik fonu varlıklarının Gayri Safi Yurtiçi Hâsıla’ya oranının OECD ülkelerindeki ortalaması yüzde 37 iken ülkemizde bu oran yüzde 5 seviyesindedir. Bu çerçevede, Bireysel Emeklilik Sistemi tasarruf seviyesinin yükseltilmesinde en önemli araç olarak görülmektedir. Zorunlu katılımlı bireysel emeklilik sistemi bu anlamda düşük olan tasarruf oranını artıracak bir unsur olacaktır.
Bireysel emeklilik sisteminin kitlelere ulaşmasını sağlayacak bir model olan zorunlu katılım, bir işyerinde çalışmaya başlayan kişilerin otomatik olarak bir emeklilik planına dâhil edilmesi şeklinde işlemekte olup, çalışanların hızlı ve kolay bir biçimde bireysel emeklilik sistemine dâhil olmasını sağlamaktadır. Bireysel emeklilik sisteminde katılımcı sayısını arttırmaya, tasarruf olgusunun tüm kitleleri kapsamasına ve tabana yayılmasına yönelik olan bu sistem, ABD, İngiltere, Yeni Zelanda, İtalya gibi birçok ülkede uygulanmaktadır.
Güvenli gelecek
Ülkemizdeki demografik yapıya baktığımızda, bugün için genç bir nüfusa sahip olmamız söz konusu olmakla birlikte, nüfusun yaşlanmakta olduğu da görülmektedir. Yaşlanan nüfusun sosyal güvenlik sistemine etkisi, emekli sayısının çalışan sayısına oranının artması şeklinde ortaya çıkmaktadır. 1980 yılında 3.3 çalışan bir emeklinin maaşını karşılamakta iken 2020 yılında 1.6 çalışan bir emeklinin maaşını ödemek durumunda kalacaktır. Bu durum, sosyal güvenlik sistemini negatif yönde etkilemekte ve başta bireysel emeklilik sistemi olmak üzere sosyal güvenliğin yükünü azaltacak faktörlerin devreye girmesini gerektirmektedir. Özellikle 2008 yılından sonra çalışma hayatına başlayan kişiler için emeklilik aylığı bağlama oranının düşüklüğü göz önüne alındığında, kişilerin emekliliklerinde ek gelir ihtiyaçlarının artacağı net bir şekilde görülmektedir. Bu açıdan, sistemin çalışanlara güvenli bir gelecek sunduğu ve işleyiş açısından da sorun yaratmayacağı söylenebilir.
Bu yazı 2,504 defa okundu.
Diğer köşe yazıları
Tüm Yazılar
-
22 Nisan 2024
Geride kalanlara aylık bağlanması
-
15 Nisan 2024
Buluş yapan işçi bedelini nasıl alır?
-
12 Nisan 2024
Yıllık izinle ilgili her şey
-
9 Nisan 2024
Aralıklı çalışmada yıllık izin hakkı
-
8 Nisan 2024
Aralıklı çalışmada kıdem tazminatı
-
6 Nisan 2024
Bayram sonrası telafi çalışması
-
3 Nisan 2024
Yaşlılık yüküne yeni çözüm gerek
-
29 Mart 2024
Fazla çalışmanın ispatı
-
25 Mart 2024
Yoksulluk ve zorla çalıştırma
-
22 Mart 2024
Özel güvenlik ilgi bekliyor
-
18 Mart 2024
Yemek yardımı neden önemli?
-
15 Mart 2024
Ramazanda çalışma hayatı
-
11 Mart 2024
İş sözleşmesi ve işyeri devri farklı
-
8 Mart 2024
Çocuk hakları
-
2 Mart 2024
Dışarıdan primle memur emekliliği
-
26 Şubat 2024
Haftalık çalışma süresi kısalır mı?
-
23 Şubat 2024
Sosyal hareketlilik ve gelir eşitsizliği
-
19 Şubat 2024
Emeklilik için doğum borçlanması
-
16 Şubat 2024
Dövizle ücretin sınırları neler?
-
12 Şubat 2024
Kıdem tazminatı tavanı arttı
Yorumlar
+ Yorum Ekle