En Sıcak Konular

Mustafa Cerit
Karar

Mustafa Cerit
16 Şubat 2018

Çalışma Hayatı ve Sosyal Güvenlik



Çalışma Hayatı ve Sosyal Güvenlik

Karar

Bugün için çalışma hayatı, yani işçi işveren ilişkileri geçmişe göre daha karmaşık hal almış, modern toplumlarda devlet çok daha etkili olarak yer alır hale gelmiştir.

Çalışma hayatının bir kısmı olarak “sosyal güvenlik kavramı”, alınacak kamusal tedbirlerle hastalık, doğum, iş kazası, işsizlik, işgöremezlik, yaşlılık, ölüm gibi nedenlerle ortaya çıkabilecek sıkıntılara karşı toplumun kendi kendini korumasıdır. Karşılaşılan bu durumlar kişilerin gelirinin azalmasına veya giderinin artışına yol açan durumlardır.

Sosyal güvenlik sisteminin temeli, kişinin karşılaşacağı ve hayatı için tehlike oluşturacak olaylara karşı bir güvence arayışıdır.

İlk başlangıçta kişisel sonra karşılıklı yardıma dayanan sosyal güvenlik uygulamaları modern sosyal güvenlik sistemlerinin çekirdeğini oluşturur. Günümüzde sosyal güvenlik kavramının önemli bir kısmını da sağlıkla ilgili alanlar oluşturmaktadır.

Hastane ve hekim hizmetleri, ilaç alımı ve kullanımı ile ilgili hususlar gibi.

Sanayileşme ile riskler artmış, buna paralel olarak da sosyal güvenlik sistemlerinin kapsamı genişlemiştir.

İLK ÖRNEK YUSUF PEYGAMBER

Bilinen en eski sosyal güvenlik sistemi örneğini Eski Mısır’da Yusuf Peygamber’in organize ettiği rivayet edilmektedir. Yusuf Peygamber’in yedi bolluk yılında çok geniş stoklar yaptığı ve izleyen yedi kıtlık yılında bunların dağıtımını yaptığı; böylece tasarrufla harcama arasında etkili bir denge kurarak, yaşam standartlarında muhtemel derin değişmeleri önlediği belirtilmektedir. Daha sonraları Eski Roma, Yunan ve Mısır’da İ.Ö. 2000 yıllarında yoksul ve muhtaçlara yardım eden kurumların varlığından söz edilmektedir.

DİNİ KURULUŞLARIN ROLÜ ÖNEMLİ

Sanayileşme öncesi toplumlarda dini kurum kuruluşlarının hayır işleri sosyal güvenliğinin esasını oluşturmaktadır. Felsefi düşüncelerde görülen değişiklikler bu alanda da görülmüş,  uygulama buna göre şekillenmeye başlamıştır. Montesquieu’nun “Sokakta dağıttığımız sadaka ile devlet yükümlülüğü yerine getirilmiş olmaz; devlet tüm vatandaşlara belli bir güvence sağlamak, yiyecek, elbise vermek ve sağlığına aykırı olmayacak bir yaşam düzeyi hazırlamakla yükümlüdür.” ifadesi tam da değişen felsefi bakış açısını göstermektedir(A. Güzel, A.R. Okur, “Sosyal Güvenlik Hukuku”, Beta Basım).

OSMANLI'DA SİSTEM

Osmanlı Devleti’nde görülen sosyal güvenlik uygulamalarını üç başlık altında sınıflandırabiliriz;

1. Aile içi yardımlaşmalar,

2. Dini yardımlar,

3. Mesleki kuruluşlarda yardımlaşmalar,

Aile içi yardımlaşmalar, daha çok tarım toplumlarında görülen aile bireylerinin yaşlılık, hastalık veya sakatlık durumlarında birbirine muhtaçlıkları halinde destek olma durumlarıdır. Ülkemizde halen bu gün bile kırsal kesimde ciddi bir uygulama alanı olduğunu söyleyebiliriz. Dini kurallara dayanan “hayır kurumları” Osmanlı’da yoksulların korunması bakımından ciddi rol üstlenmiştir. Zekat, fitre, sadaka ve bağışlar yoluyla fakirlere yardımlar yapılmıştır. Vakıflar daha organize sayılabilecek sosyal yardım kuruluşlarıdır. Osmanlı Devletinin son zamanlarında Darülaceze, Darüleytam ve Kızılay gibi kurumlar sosyal yardım konusunda önem kazanmıştır.

Mesleki kuruluşların oluşturduğu “loncalar”da ise kendi usta ve çıraklarından toplanan yardımlar, aidatlar o meslek üyelerinin mağduriyetlerini gidermekte kullanılmıştır. Özellikle tezgâh ve el sanatlarına dayalı tarım dışı alanlarda yer bulmuştur. Loncaların uyguladığı sosyal yardımlar dini temelli yardımlara göre daha kurumsal uygulama alanı bulmuştur. Karar ailesinde başlangıç mahiyetindeki bu yazıdan sonra, bu köşede her Salı çalışma hayatı ve sosyal güvenlikle ilgili güncel konuları ele almaya, sizlerden gelen soruları cevaplamaya çalışacağım. İş mevzuatı, çalışma hayatı, sosyal güvenlik sistemi, uygulanan teşvikler, emeklilik hakkında sorularınızı zaman ve zemin el verdiği ölçüde bu köşeden cevaplamaya çalışacağım
.



Bu yazı 1,844 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 7 Haziran 2018 Taşerondan kadroya geçen işçilerin yıllık izinleri
    • 27 Mart 2018 Patron işçiye bodroyu imzalatmak zorunda değil
    • 20 Mart 2018 Bağ-Kurluya ölüm aylığı bağlanma şartları
    • 13 Mart 2018 Bağ-Kur başlangıcı geriye gider mi?
    • 6 Mart 2018 İlave istihdam teşviki nasıl hesaplanır?
    • 27 Şubat 2018 Prim teşviklerinden yararlanabilmek için asgari şartlar
    • 20 Şubat 2018 Şirketlerin yararlanabileceği prim teşvikleri
    • 16 Şubat 2018 Çalışma Hayatı ve Sosyal Güvenlik




    BİZE ULAŞIN: info@resulkurt.com
    TWİTTER/resulkurt34

    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    7,381 µs