Ekonomim.com
Bumin Doğrusöz
10 Temmuz 2018
Kontrol edilen yabancı kurum kazancı (2)
Kontrol edilen yabancı kurum kazancı (2)
Önceki yazımızda Kurumlar Vergisi Kanunu'nun (KVK) 7. maddesinde düzenlenen “kontrol edilen kurum kazancı” müessesesini irdelemeye başlamıştık. Kısaca bu müessese ile; tam mükellef gerçek kişi ve kurumların -ilişkisiz olsa bile- doğrudan veya dolaylı olarak ayrı ayrı ya da birlikte sermayesinin, kâr payının veya oy kullanma haklarının en az %50 sine sahip oldukları yurt dışı iştiraklerinin kurum kazançları, aşağıdaki koşullarla Türkiye’de kurumlar vergisine tabi tutulmuştur.
1) İştirakin toplam gayrisafi hasılatının %25 veya fazlasının faaliyet ile orantılı sermaye, organizasyon ve eleman istihdamı suretiyle yürütülen ticarî, ziraî veya serbest meslek faaliyeti dışındaki faiz, kâr payı, kira, lisans ücreti, menkul kıymet satış geliri gibi pasif nitelikli gelirlerden oluşması.
2) Yurt dışındaki iştirakin ticarî bilânço kârı üzerinden %10’dan az oranda gelir ve kurumlar vergisi benzeri toplam vergi yükü taşıması.
3) Yurt dışında kurulu iştirakin ilgili yıldaki toplam gayrisafi hasılatının 100 bin TL karşılığı yabancı parayı geçmesi.
Ancak kanunun bu maddesinin gerekçesinde bu konuya ilişkin yanlış açıklama yapılmış ve bu kârın hesap dönemi içerisinde sahip olunan en yüksek hisseye göre hesaplanacağı belirtilmiştir. Bu açıklamada konu, kontrol oranına ilişkin olarak tasarıda yer alan açıklama ile karıştırılmıştır. Yıl içerisinde önceleri %75 hisseye sahip tam mükellef kurumun kasım ayı içerisinde %20 hissesini satsa, alabileceği kâr payı %55 olacaktır. Oysa kanunun amacı tam mükellef kurumların yurt dışında elde edecekleri söz konusu kâr paylarını, yurt dışında kâr dağıtımı veya Türkiye’ye getirme koşulu aranmaksızın vergilemektir. Yoksa amaç, hukuken elde edilemeyecek bir kâr payını, varsayım olarak matraha almak değildir. Neyse ki 1 sayılı Kurumlar Vergisi Genel Tebliği'nde, yanlış gerekçeye itibar olunmaksızın, haklı ve yerinde olarak yurt dışı iştirakin hesap dönemi sonundaki pay oranına itibar olunacağı görüşü benimsenmiştir.
Öte yandan yurt dışı iştirakin vergi yükünün hesabında, diğer ülkelerdeki iştiraklerinde ödediği vergilerin dikkate alınmaması da bir haksızlıktır. Yurt dışında kontrol edilen kurum niteliğindeki iştirakin kazançlarını, yüksek vergi oranına/yüküne sahip ülkelerdeki iştiraklerinin pasif nitelikte olmayan faaliyetlerinden elde etmesi halinde, bu haksızlık açıkça ortaya çıkmaktadır.
Burada akla gelen bir diğer konuda Türkiye’deki kurumun kontrol edilen kurum ile karşılıklı iştirak ilişkisi içerisinde bulunmasıdır. Bu durumda Türkiye’den dağıtılan kârın kontrol edilen kuruma isabet eden kısmı izleyen yıl tekrar Türkiye’de kurumlar vergisine tabi tutulacak ve çifte vergileme ortaya çıkacaktır. Bu nedenle kontrol edilen kurumun, Türkiye’deki pay sahibi kurumdan veya onun aracılığı ile elde edilen kazancın kontrol edilen kurum kazancı olarak kabul edilmemesi gerekmektedir.
Bu maddenin uygulanmasında yurt dışındaki iştirakin ödemiş olduğu gelir üzerinden alınan vergiler, yurt dışında ödenen vergilerin mahsubuna ilişkin hükümlere göre Türkiye’de hesaplanan kurumlar vergisinden mahsup edilebilecektir. Böylece yurt dışı iştirakin kazancı üzerinden çifte vergileme yapılması önlenmiş olacaktır. Yurt dışında kurulu iştirakin elde ettiği gelirleri üzerinden ileride kâr payı dağıtımında bulunması halinde, elde edilen kâr paylarının daha önce Türkiye’de bu madde kapsamında vergilenmiş kısmı üzerinden tekrar kurumlar vergisi hesaplanmayacaktır.
Kontrol edilen kurumun tespiti, kazancının belirlenmesi ve kontrolü ile ilgili olarak sağlıklı bir belgelendirme yükümlülüğünün öngörülmemesi de bence bir eksikliktir.
Bu yazı 1,143 defa okundu.
Diğer köşe yazıları
Tüm Yazılar
-
28 Mart 2024
2023 yılında elde edilen kar payları ve beyan yükümlülüğü
-
26 Mart 2024
Arabulucuya başvuru ve şüpheli alacak karşılığı
-
21 Mart 2024
Vergi incelemelerinin pişmanlığa etkisi
-
19 Mart 2024
Binek otomobillerin giderleri ve elektrikli araçlar
-
14 Mart 2024
Yıllık beyanda eğitim ve sağlık harcamaları indirimi
-
12 Mart 2024
Kiraların gerçek gider yöntemi ile beyanında idari yaklaşımlar
-
7 Mart 2024
Kira gelirlerinin gerçek gider yöntemi ile beyanı
-
5 Mart 2024
Kiraların vergilendirilmesi ve emsal kira bedeli esası
-
29 Şubat 2024
Vergi suçları ve hükmün açıklanmasının geri bırakılması
-
27 Şubat 2024
Özelgeler ve yanıl(t)ma
-
22 Şubat 2024
Nakdi sermaye artırımını teşvikte 2023 indirim oranı revizesi
-
20 Şubat 2024
İşletmelerde gider özgürlüğü
-
15 Şubat 2024
Konut kira gelirlerinde istisna
-
13 Şubat 2024
Değerli Konutlar Vergisinde muafiyetler
-
8 Şubat 2024
Değerli konutlar vergisinin 2024 uygulaması
-
7 Şubat 2024
Afet hukukunun dağınıklığı
-
1 Şubat 2024
Örtülü sermayenin hesabı
-
30 Ocak 2024
Her ilmuhaber menkul kıymet midir?
-
25 Ocak 2024
2023de birden fazla işverenden ücret alanların beyan yükümlülüğü
-
23 Ocak 2024
Herkesten bilgi istenebilir mi?
Yorumlar
+ Yorum Ekle