En Sıcak Konular

Osman Arıoğlu


Osman Arıoğlu
28 Haziran 2019

Kur savaşları



Kur savaşları

Dünya ekonomisinde 2009 krizi sonrasında halen beklenen büyüme ivmesi yakalanamadı. Hatırlanacağı üzere başta ABD ve Avrupa ülkeleri olmak üzere gelişmiş ülkeler dünya krizinden çıkma konusunda 2009 sonrasında piyasadaki para arzını artırma yolunu seçmişlerdi. Bu, aslında o güne kadar ekonomileri krize giren ülkelere verilen tavsiyeler ile uyuşmayan bir durumdu.

Öteden beri krize giren ülkelere klasik tavsiyeler kemer sıkma ve ek vergiler koyma diye özetleyebileceğimiz bir reçete iken, gelişmiş ülkeler bunların yerine, piyasadaki likiditeyi artırıp, borç ertelemeleri yoluyla piyasayı canlandırmaya çalıştılar. Bu sayede de krizi aşarken normalde krize düşen ülkelerin varlık değerleri ucuzlayıp bu değerler başkaları tarafından alınması gibi bir sonuç olması gerekirken, bu durum tam olarak gelişmiş ekonomiler bakımından söz konusu olmadı. Bunda en önemli neden, gerek ABD doları ve gerekse Euro’nun rezerv para olarak tüm dünyadan talep görüyor olmasıydı. Bu nedenle artan para arzı bu ülkelerde enflasyona neden olmadı. Bu ülkeler ekonomik canlılık paralelinde piyasaya sürdükleri bu paraların bir kısmını geri çekme programı uygulamaya başladılar. Bununla da ekonomide aşırı bir enflasyonist etkiye neden olunmadan piyasanın regüle edilmesi hedefleniyordu.

Bu ülkeler bunun yanında bir de faiz artırımları yolu ile yine ekonomideki regülasyonu devam ettirmek üzere politika tedbirlerini önceden ilan etmişlerdi. Buna örnek olarak ABD Merkez Bankası Fed’in başlattığı faiz artışlarının piyasa gidişatına göre 2019 yılında da en az üç defa ile devam edeceği tüm piyasaların beklentisi halindeydi. Ancak 2019 gelişmekte olan ülke ekonomilerinde beklendiği kadar canlanmanın yaşanmadığının görülmesi ile birlikte, bu faiz artırımı yarışı ve beklentisi yerini ekonomiyi biraz daha hareketlendirmek üzere şimdilik ertelenmiş görünüyor. Nitekim geçtiğimiz günlerde yapılan Fed toplantısı kararları ile görüldü ki, şimdilik faiz artırımı gündemden çıkmış, belki de duruma göre bir faiz indirimi beklentisi bile söz konusu olabilecek.

Avrupa tarafına bakıldığında da durum çok farklı değil. AB ekonomileri de henüz yeterince toparlanabilmiş değil. Bırakın Yunanistan, İspanya gibi ekonomileri, İtalyan ekonomisi bile daha riskli durumunu koruyor bir halde devam ediyor. Hal böyle olunca da şu anda bütün dünyanın birinci meselesi dünya ekonomisindeki sağlıklı büyüme trendinin tekrar yakalanması hedefi olarak devam ediyor. Gün geçtikçe ülke ekonomileri yerine uluslararası şirketlerin tercihleri daha bir önemli hal almaya başlayacak gibi görünüyor.

Ülkemizdeki duruma baktığımızda da, ekonomimizde yeterince canlanmanın henüz yakalanamamış olduğunu, bunda her ne kadar daha sonra alınan tedbirlerle döviz borçluluğunun sınırlanmasına rağmen, geçmişten gelen yüklerin artan döviz kurları nedeniyle oluşturduğu tedirginlik ekonomide herkesi biraz daha bekle gör havasına sokmuş oldu. Görünüşe göre bu gidişat biraz daha devam edecek gibi. Günümüzde ekonomiler siyasete ve özellikle de uluslararası siyasi gelişmelere çok daha duyarlı olduğundan, bu tedirginlikte Türkiye-ABD, Türkiye-Rusya ve Türkiye-AB ilişkilerindeki tansiyonun seyri öncelikle kur üzerinde, devamında da ekonomi üzerinde doğrudan etki göstermeye devam ediyor. Esasen şu anda dünyada başta gelişmiş ülkeler olmak üzere ekonomik anlamda sorunların devam ettiği ve bu sorunların giderek daha belirgin hale gelen kur savaşları ile devam edeceğini söylemek kahinlik olmayacaktır.


Bu yazı 1,586 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 22 Nisan 2024 Yeme içme ürünlerinde katma değer vergisi oran değişikliği tartışması
    • 1 Nisan 2024 Fed faiz indirimi ne zaman?
    • 18 Mart 2024 Cari açık gidişatı
    • 4 Mart 2024 Döviz nereye?
    • 19 Şubat 2024 Bir Danıştay DDK kararı ve damga vergisi uygulaması
    • 5 Şubat 2024 Anayasa Mahkemesinin enflasyon muhasebesine ilişkin kararı kimleri etkileyecek?
    • 22 Ocak 2024 Anayasa Mahkemesinin enflasyon düzeltmesine ilişkin kararı
    • 8 Ocak 2024 Bilmediğini bilmemek veya cehaletin dayanılmaz cazibesi
    • 25 Aralık 2023 Ademi Tahsis İlkesi
    • 11 Aralık 2023 Enflasyon muhasebesi uygulaması
    • 27 Kasım 2023 Ekonomilerde stagflasyon ihtimali
    • 13 Kasım 2023 Faiz artırımlarının sonuna geliniyor mu?
    • 30 Ekim 2023 Nice 100 yıllara
    • 16 Ekim 2023 İsrail-Filistin savaşı ve ekonomiye etkileri
    • 2 Ekim 2023 Parite nereye?
    • 18 Eylül 2023 OVP ne söylüyor?
    • 4 Eylül 2023 Son Merkez Bankası kararları ve geleceğe bakış
    • 11 Kasım 2022 Sermaye kaybı nedeniyle sermaye artırımında yeni düzenleme
    • 19 Şubat 2021 Finansman gider kısıtlaması uygulaması başladı
    • 9 Haziran 2020 Kambiyo muamele vergisi uzun süreli olmayabilir




    BİZE ULAŞIN: info@resulkurt.com
    TWİTTER/resulkurt34

    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    6,918 µs