En Sıcak Konular

Bumin Doğrusöz
Ekonomim.com

Bumin Doğrusöz
26 Mayıs 2022

İade davalarında yürütmeyi durdurmaya teminat engeli



Bu yılın başında 7351 sayılı Kanun’la İdari Yargılama Usulü Hakkında Kanun’un 27. maddesine (4. fıkraya) bir cümle eklendi. Bu cümleye göre; “Vergi kanunları uyarınca iadesi talep edilen vergilere ilişkin olarak açılan davalarda, dava konusu tutarın yüzde ellisi oranında teminat alınmadan yürütmenin durdurulması kararı verilemez”.

Bu cümlenin kanuna eklenme gerekçesi ise özetle; “mükelleflerin iade taleplerinin reddi üzerine veya inceleme sonucu iade yapılabileceğinin bildirilmesi sonucu davalar açıldığı, büyük tutarlı ödemeler söz konusu olduğu, iadenin yürütmeyi durdurma kararına istinaden yapıldığı hallerde ve sonradan inceleme raporunun olumsuz oluştuğu durumlarda, iade alanların geri ödemede zorlandığı, pek çok halde parayı geri alamadığı, hazineni bu yüzden zarara girdiği, bu yüzden % 50 oranında teminat koşulu getirildiği ve bu suretle haksız iadelerin önüne geçilmesinin amaçlandığı” şeklindedir.

Benim anladığım, alacağı iade tutarının yarısı kadar teminat gösterme koşulu ile kişilerin dava açmaktan cayacağı ve böylece hazinenin iadeleri istediği gibi azaltacağı veya iade etmesi gereken tutarı dava süresince yarı oranda azaltması amaçlanmaktadır.

Ancak bu düzenleme, her şeyden önce ve daha önce de vurguladığım gibi Anayasaya aykırıdır. İdari Yargılama Usulü Kanunu’na göre zaten yürütmeyi durdurma kararı işlemin açık hukuka aykırılığı halinde verilebilmektedir. Burada idarenin açık hukuka aykırı işlemine karşı, dava açma yolu anlamsızlaştırılmaya, kişilerin hukuka aykırı işlemlere karşı yargı korumasından yararlanmasında yargının etkinliği azaltılmaya çalışılmaktadır. Bu da yargıya erişim hakkının ihlalini ifade etmektedir. Öte yandan haklı hakka kavuşmanın teminat ve teminatın finansman yüküne katlanma koşuluna bağlanması, aynı zamanda mülkiyet hakkını da ihlal etmektedir. 

Böyle yapacağımıza, idarenin incelemelerini hızlandırsak, iade taleplerinde hızlı ve özel usuller getirsek, böylece alacağına kavuşmak isteyen ve sırf bu yüzden ilave bir finansman yükü taşımak istemeyen hak sahiplerini dava açma zorunda bırakmasak, bu düzenlemeye nazaran çok daha yerinde davranmış oluruz. Mükellefler zaten birikmiş devreden KDV alacakları ile hazineyi gereğinden fazla finanse etmektedir. Buna bir de iade alacaklarının gecikmesini eklemek fazla anlamlı değildir.

Ancak son yıllarda yapılan düzenlemelerde hep olabildiğince idari işlemleri yargı denetiminden kaçırmak, idari işlemleri hukuk denetimi dışında bırakmak gibi örtülü bir saik dikkati çekmektedir. Kanun yollarından vaz geçme müessesesinin ihdası, aflardan yararlanmanın davadan feragat şartına bağlanması, etkin pişmanlıkta davadan vaz geçme veya feragat koşulunun getirilmesi, düzeltme dilekçelerine ihtirazi kayıt konulmasının önüne geçme vb. düzenlemeler veya uygulamalar hep bu saikin varlığını göstermektedir.

Nihayet Samsun Vergi Mahkemesi, E.2021/1500 sayılı dosyasında, yukarıda aktardığımız düzenlemeyi, Anayasaya aykırı görerek, güzel ve haklı gerekçelerle donatılmış başvuru dilekçesi ile Anayasa Mahkemesine taşımıştır. Yüksek Mahkeme bu başvuruya ilişkin ilk incelemesini yapmış (24.2.2022) ve düzenlemenin E.2022/14 sayılı dosya kapsamında esastan incelenmesine karar vermiştir. 

Kanuna eklenen cümle, Anayasa’ya aykırılığının dışında uygulama güçlüğü ve belirsizlikleri de beraberinde getirmektedir. Cümle ile mahkemenin, teminat almadan yürütmeyi durdurma kararı veremeyeceği hükme bağlanmaktadır. Uygulamada o halde Mahkeme, Davacıyı arayıp, “teminatı yatır, lehine karar vereceğiz” demek durumundadır. Bu da ihsası rey’dir. Bu teminatın nereye yatırılacağı da meçhul olduğu gibi, davanın davacı lehine sonuçlanması halinde, bu teminatın finansman yükünün idare tarafından tazmini konusu da düzenlenmemiştir. Yine davanın ilk derece mahkemesinde davacı lehine sonuçlanması halinde teminatın da iadesi normal olarak gerekmekle birlikte, yasada açık düzenleme olmadığından idarenin teminatı yıllarca (kesinleşme tarihine kadar) hiçbir tazmin yükü taşımaksızın iade etmeyeceğini söylemek için de kâhin olmak gerekmemektedir. Bu da dava açanlara ek bir mali külfet yüklenmesi sonucunu doğuracaktır.

Neyse, konu şimdi Anayasa Mahkemesi’nin huzurundadır. Önümüzdeki aylarda bu konudaki kararın belli olacağını düşünüyorum.



Bu yazı 655 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 28 Mart 2024 2023 yılında elde edilen kar payları ve beyan yükümlülüğü
    • 26 Mart 2024 Arabulucuya başvuru ve şüpheli alacak karşılığı
    • 21 Mart 2024 Vergi incelemelerinin pişmanlığa etkisi
    • 19 Mart 2024 Binek otomobillerin giderleri ve elektrikli araçlar
    • 14 Mart 2024 Yıllık beyanda eğitim ve sağlık harcamaları indirimi
    • 12 Mart 2024 Kiraların gerçek gider yöntemi ile beyanında idari yaklaşımlar
    • 7 Mart 2024 Kira gelirlerinin gerçek gider yöntemi ile beyanı
    • 5 Mart 2024 Kiraların vergilendirilmesi ve emsal kira bedeli esası
    • 29 Şubat 2024 Vergi suçları ve hükmün açıklanmasının geri bırakılması
    • 27 Şubat 2024 Özelgeler ve yanıl(t)ma
    • 22 Şubat 2024 Nakdi sermaye artırımını teşvikte 2023 indirim oranı revizesi
    • 20 Şubat 2024 İşletmelerde gider özgürlüğü
    • 15 Şubat 2024 Konut kira gelirlerinde istisna
    • 13 Şubat 2024 Değerli Konutlar Vergisinde muafiyetler
    • 8 Şubat 2024 Değerli konutlar vergisinin 2024 uygulaması
    • 7 Şubat 2024 Afet hukukunun dağınıklığı
    • 1 Şubat 2024 Örtülü sermayenin hesabı
    • 30 Ocak 2024 Her ilmuhaber menkul kıymet midir?
    • 25 Ocak 2024 2023de birden fazla işverenden ücret alanların beyan yükümlülüğü
    • 23 Ocak 2024 Herkesten bilgi istenebilir mi?




    BİZE ULAŞIN: info@resulkurt.com
    TWİTTER/resulkurt34

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    8,178 µs