En Sıcak Konular

Bumin Doğrusöz
Ekonomim.com

Bumin Doğrusöz
10 Şubat 2010

Anayasa Mahkemesi kararının ücretlerde yaşama geçmesi



Anayasa Mahkemesi kararının ücretlerde yaşama geçmesi
08.02.2010 | Bumin Doğrusöz

 Geçen cumartesi günkü Habertürk gazetesinin ekonomi ekinde, Anayasa Mahkemesi'nin ücretlerin vergilendirilmesi ile ilgili kararının ücretlerin vergilendirilmesi üzerindeki etkisi ve fazladan ödenen vergilerin iadesi konusunda dava hakkı ile ilgili bir geniş haber yer aldı. Ancak haberi ve bu konuda görüşüne başvurulan çeşitli kişilerin, özellikle hukukçu olmayanların açıklamalarını okuyunca benim bile kafam karıştı. Bu konuda görüşü alınarak yayımlananlardan biri de ben olunca, konuyu köşemde tekrar değerlendirmek zorunlu hale geldi.
5479 sayılı yasanın 1. maddesiyle Gelir Vergisi Yasası'nın 103. maddesinde yer alan Gelir Vergisi tarifesi değiştirilerek ücretlilerde yüzde 15-20-25-30-35, diğer Gelir Vergisi yükümlülerinde yüzde 20-25-30-35-40 olarak uygulanan ikili tarife, dört oranlı tek tarife haline getirilmiş, Gelir Vergisi'ne tabi tüm gelirlerin, yüzde 15-20-27-35 arasında değişen oranlara göre vergilendirileceği öngörülmüş, diğer gelir unsurlarıyla birlikte ücret gelirleri de dilim oranları ve tutarları değişen yeni tarifeye tabi tutulmuştu. Söz konusu yasa ile getirilen yeni tarifede Gelir Vergisi'ne tabi gelirlerden 40.000 liradan fazlasının yüzde 35 oranında vergilendirileceği belirtilmişti.
8 Ocak 2009 günlü Resmi Gazete'de yayımlanan E. 2006/95 K. 2009/144 sayı ve 15.10.2009 tarihli kararı ile Anayasa Mahkemesi, 5479 sayılı kanunun 1. maddesiyle değiştirilen Gelir Vergisi Kanunu'nun 103. maddesinde yer alan "40.000 YTL'den fazlasının 40.000 YTL'si için 9190 YTL" ifadesinden sonra gelen "...fazlası yüzde 35 oranında..." ibaresinin, "ücret gelirleri" yönünden anayasaya aykırı olduğuna ve yayımından 6 ay sonra yürürlüğe girmek üzere iptaline karar verdi. Aslında bu kararın sonucunun 15 Ekim'de açıklanmış olması dolayısıyla bir sürpriz etkisi yaratmadı.
Bu iptal kararının açıklandığı 15.10.2009 tarihinden sonra, 2009 yılında uygulanan tarifeye göre brüt ücret gelirleri 50.000 TL'yi aşan ve dolayısıyla ücretlerinin söz konusu rakamı aşan kısmı yüzde 35 oranında vergilendirilen ücretliler, kendilerinden kesilen vergilerle ilgili olarak işverenlerine muhtasar beyanname ekinde ihtirazi kayıt dilekçesi verdirerek dava açabilirler. Aslında bize göre bu davanın ücretliler tarafından açılabilmesi için ihtirazi kayda da gerek yoktur. Çünkü burada mükellef konumunda olan ücretliler ne vergiyi hesaplamakta ne kesmekte ve ne de idareye ödemektedirler. Bu işler ve işlemler, kanunun verdiği yetkiye istinaden, idare ile mükellef arasında bir üçüncü kişiyi oluşturan, vergi sorumlusu sıfatını haiz işverenler tarafından yapılmaktadır.
Dava açma süresi, ücretlilere ödemenin yapıldığı günden itibaren 30 gündür. Bu davada, kesilen verginin tamamının iptalinin değil, yüzde 27 ile yüzde 40 arasındaki vergi farkının iptalinin talep edilmesi gerekmektedir.
Bu davaların açılmasında uygulamada iki noktada tereddüt oluşmuştur. Bunlardan birincisi, ücret ödemelerinin geç yapıldığı hallerde dava açma süresinin de ödemeye göre hesaplanıp hesaplanmayacağı konusundadır. İdari Yargılama Usulü Kanunu'na göre tevkif (stopaj) suretiyle ödenen vergilerde dava açma süresi hak sahiplerine ödemenin yapıldığı günü izleyen günden itibaren işlemeye başlayacaktır. Ancak Gelir Vergisi Kanunu stopajın yapılmasını, nakden veya hesaben ödeme tarihine bağlamış olması dolayısıyla buradaki ödemeyi de "nakden" veya "hesaben" ödeme olarak anlamak gerekmektedir. Bu nedenle dava açma süresinin hesabında, nakdi ödemenin geç yapıldığı hallerde, ücrete hak kazanılan ve dolayısıyla bordro yapılan tarihin dava açma süresinin hesabında dikkate alınması gerekecektir.
Bu konudaki ikinci tereddüt ise bu davanın işveren tarafından bu durumdaki ücretliler için toplu olarak açılıp açılamayacağıdır. Uygulamada bazı işverenlerin ücretlilerden vekâlet veya temsil yazıları toplayarak bu davayı açtıkları görülmektedir. Bize göre bu mümkün değildir. Yargı anlayışında da bu davanın mükellefler tarafından açılması gerekmektedir. Çünkü verginin eksilmeye yol açtığı malvarlığı mükellef durumundaki ücretlinin malvarlığıdır. Davanın idare aleyhine sonuçlanması halinde, alacak hakkı ücretli lehine oluşacaktır. Ücretli ile işveren arasındaki hizmet akdinde ücretinin net olarak kararlaştırılmış olunması, bana göre, bu durumu etkileyen bir unsur değildir.
Anayasa Mahkemesi'nin ücretlilerle ilgili iptal kararı, kararın Resmi Gazete'de yayımlanmasından 6 ay sonra yürürlüğe girecektir. Ancak iptal hükmü, Resmi Gazete'de kararın yayımından önce Yüksek Mahkeme'nin Maliye Bakanlığı'na resmen duyurduğu kararı ile sabit hale gelmiştir. Öte yandan Anayasa Mahkemesi'nin yürürlük için verdiği süre, yasama organına yöneliktir.
Yargı anlayışında mahkemelerin anayasaya aykırılığı sabit olmuş hükümleri kararlarına esas alamayacakları pek yerinde olarak benimsendiğinden, inancımız bu davaların kazanılacağı yönündedir.
Ancak şunu da belirtmeliyim ki, 15 Ekim 2009 öncesi veya sonrasında dava açılmamış dönemler için Anayasa Mahkemesi'nin iptal ettiği yüksek orana göre fazla vergi ödemiş ücretlilerin, bu fazla ödenen vergileri düzeltme talebi ve daha sonra yargı yolu ile geri almaları, bana göre mümkün değildir.



Bu yazı 3,353 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 28 Mart 2024 2023 yılında elde edilen kar payları ve beyan yükümlülüğü
    • 26 Mart 2024 Arabulucuya başvuru ve şüpheli alacak karşılığı
    • 21 Mart 2024 Vergi incelemelerinin pişmanlığa etkisi
    • 19 Mart 2024 Binek otomobillerin giderleri ve elektrikli araçlar
    • 14 Mart 2024 Yıllık beyanda eğitim ve sağlık harcamaları indirimi
    • 12 Mart 2024 Kiraların gerçek gider yöntemi ile beyanında idari yaklaşımlar
    • 7 Mart 2024 Kira gelirlerinin gerçek gider yöntemi ile beyanı
    • 5 Mart 2024 Kiraların vergilendirilmesi ve emsal kira bedeli esası
    • 29 Şubat 2024 Vergi suçları ve hükmün açıklanmasının geri bırakılması
    • 27 Şubat 2024 Özelgeler ve yanıl(t)ma
    • 22 Şubat 2024 Nakdi sermaye artırımını teşvikte 2023 indirim oranı revizesi
    • 20 Şubat 2024 İşletmelerde gider özgürlüğü
    • 15 Şubat 2024 Konut kira gelirlerinde istisna
    • 13 Şubat 2024 Değerli Konutlar Vergisinde muafiyetler
    • 8 Şubat 2024 Değerli konutlar vergisinin 2024 uygulaması
    • 7 Şubat 2024 Afet hukukunun dağınıklığı
    • 1 Şubat 2024 Örtülü sermayenin hesabı
    • 30 Ocak 2024 Her ilmuhaber menkul kıymet midir?
    • 25 Ocak 2024 2023de birden fazla işverenden ücret alanların beyan yükümlülüğü
    • 23 Ocak 2024 Herkesten bilgi istenebilir mi?




    BİZE ULAŞIN: info@resulkurt.com
    TWİTTER/resulkurt34

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    8,101 µs