En Sıcak Konular

Bumin Doğrusöz
Ekonomim.com

Bumin Doğrusöz
7 Temmuz 2010

İş kazası tazminatının giderleştirilmesi



İş kazası tazminatının giderleştirilmesi
05.07.2010 | Bumin Doğrusöz

 İş hayatında işletmeler, başta işçilerin geçirdikleri iş kazaları nedeniyle ödenen tazminatlar olmak üzere çok çeşitli sebeplerle tazminat yükümlülüğü altında kalabilmektedir.
Bu tazminatların bazıları taraflar arasındaki sulh sözleşmesine, bazıları mahkeme kararına, bazıları da mahkemeden vazgeçme ve şikâyetçi olmama karşılığında, yani yine sulh sözleşmesi sonucu ödenmektedir.
Biz bu yazımızda, bu tazminatların gider olabilme özelliği üzerinde durmak istiyoruz.
Benzer düzenlemeleri Kurumlar Vergisi Kanunu'nda da bulunan Gelir Vergisi Kanunu'nun 40/3. maddesine göre "İşle ilgili olmak şartıyla mukavelenameye veya ilama veya kanun emrine istinaden ödenen zarar, ziyan ve tazminatlar" gider olarak yazılabilir. Buna karşılık aynı kanunun "kanunen kabul edilmeyen giderler"i düzenleyen 41/6. maddesine göre "teşebbüs sahibinin suçlarından doğan tazminatlar" gider yazılamaz.
İki maddeye göre, ticari faaliyetle ilgili olmak ve suç oluşturmamak koşulu ile sözleşmeye, mahkeme kararına veya kanun emrine istinaden ödenen tazminatların gider yazılabilecek; buna karşılık tazminata yol açan fiilin kanunlarla suç kabul edildiği hallerde tazminat, sözleşmeye, mahkeme kararına veya kanun emrine istinaden ödense dahi gider yazılamayacaktır.
Suç kavramı, hukuk düzeninin ceza veya güvenlik tedbiri yaptırımına bağladığı yasaklanmış davranışı ifade etmektedir. Dolayısıyla iş kazasının oluşumunda işverenin suç niteliğinde fiili söz konusu değilse, bize göre işçiye (veya mirasçılarına) yahut yaptığı masrafların rücuu dolayısıyla SGK'ya ödenen tazminatın gider yazılabilmesi gerekmektedir.
Kurumlar Vergisi Kanunu'nda da (md. 11/g) aynı esaslar benimsenmiştir. Buna karşılık madde gerekçesi hukuk kavramlarını son derece özensiz olarak kullanmış olup, bir yerde suç sayılan fillerden, bir yerinde de kusur sayılan hallerden söz etmektedir. Ancak bunun hiçbir önemi yoktur. Çünkü Vergi Usul Kanunu 3. maddesinde açıkça, lafzın açık olduğu, başka bir yorum yönteminin kullanılması yolunu kapatmıştır. Zaten yasama organının görüşünü yansıtmayan, sadece tasarıyı hazırlayanın görüşü niteliğinde olan ve yayımlanmayan, dolayısıyla herkes tarafından bilinmesi zorunluluğu söz konusu olmayan gerekçelere göre yorum, mümkün değildir.
Buna karşılık Maliye Bakanlığı teşkilatının vermiş olduğu pek çok özelgede, kanunun lafzi yorumu ile çelişir şekilde, işverenin ödediği tazminatın işverenin kusurlu olduğu orana tekabül eden kısmının gider yazılamayacağı görüşü kabul edilmektedir.
Kısacası bakanlık, kanunun lafzında yer alan "suç" kavramını, "kusur" olarak anlamaktadır. Oysaki kusur, farklı bir kavramdır. Nitekim konuyu bakanlık görüşü doğrultusunda irdeleyen çalışmalarda da bu yönde görüşler yer almaktadır. (Burçin Dikmen – Alper Demir, İşle İlgili Ödenen Tazminatların Vergi Kanunları Karşısındaki Durumu, Vergi Dünyası Temmuz 2010, sf: 21 vd.; Hasan Yalçın, Giderler, İstanbul 2010, sf: 554; Recep Bıyık – Aydın Kıratlı, Giderler ve İndirimler, Ankara 2007 sf 299). Nitekim inceleme raporları da bu görüş doğrultusunda hazırlanmaktadır.
Oysa kusur, kısaca ve kabaca "bilerek veya bilmeyerek bir fiili gereği gibi yapmamak veya gerekli özeni göstermemek" şeklinde tanımlanabilir. Bir kişi fiilinde kusurlu olabilir ama suçlu olmayabilir. Bütün kusurlu hareketler, aynı zamanda suç oluşturmaz. Bu nedenle bakanlığın görüşüne katılamıyoruz.
Yargı anlayışında ise konu farklı değerlendirilmektedir. Danıştay 3. Dairesi'nin 5.4.1995 gün ve E.1994/2892 K.1995/1147 sayılı kararında, bir iş kazası nedeniyle işçisine kusuru oranında mahkeme kararına göre tazminat ödeyen ve ödediği tazminatı gider yazan bir mükellef aleyhine, tazminatın işverenin kusuru dolayısıyla ödendiği ve bu sebeple gider yazılamayacağı sebebiyle yapılan cezalı tarhiyatı, teşebbüs sahibine olayın oluşumu dolayısıyla suç izafe edilmediği gerekçesiyle kaldırmıştır. Pek yeni tarihli Vergi Mahkemesi kararları da bu yöndedir. Doktrinde de bu görüşü benimseyen yazarlar mevcuttur. (Mehmet Maç, Kurumlar Vergisi, İstanbul 2005, sf: 504)
Görüldüğü gibi yargı idarenin aksine ve haklı olarak, kanunun açık olan lafzına itibar etmektedir.
Bakanlığın görüşü zaten kendi içinde de tutarsızdır: Çünkü mahkeme zaten kusur oranına göre tazminat kararı vermektedir. Örneğin iş kazası geçiren işçinin zararı 100 lira ve işveren % 70 kusurlu kabul edildi ise mahkeme işvereni 70 lira tazminata mahkûm edecektir. Bakanlık görüşüne göre kusura tekabül eden bu tazminatın tamamının gider yazılmaması gerekmektedir. Oysa bakanlık, ödenen 70 lira tazminatın % 70 kusur oranına tekabül eden 49 lirasının gider yazılamayacağını, bakiye 21 liranın gider yazılabileceğini kabul etmektedir. Zaten kusur oranında ödenen tazminatın yine kusur oranına tekabül eden kısmının gider yazılamayacağı görüşü, bu noktada ayrıca anlamsızlaşmaktadır.
Bu nedenle bizce, idarenin gereksiz ihtilaflarla uğraşmak yerine görüşünü gözden geçirmesinde fayda var.



Bu yazı 3,728 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 18 Nisan 2024 Emisyon primleri istisnası ve sorunları
    • 16 Nisan 2024 Kurumlar vergisinin oranının saptanması
    • 4 Nisan 2024 Avans kar payları ne zaman beyan edilir?
    • 28 Mart 2024 2023 yılında elde edilen kar payları ve beyan yükümlülüğü
    • 26 Mart 2024 Arabulucuya başvuru ve şüpheli alacak karşılığı
    • 21 Mart 2024 Vergi incelemelerinin pişmanlığa etkisi
    • 19 Mart 2024 Binek otomobillerin giderleri ve elektrikli araçlar
    • 14 Mart 2024 Yıllık beyanda eğitim ve sağlık harcamaları indirimi
    • 12 Mart 2024 Kiraların gerçek gider yöntemi ile beyanında idari yaklaşımlar
    • 7 Mart 2024 Kira gelirlerinin gerçek gider yöntemi ile beyanı
    • 5 Mart 2024 Kiraların vergilendirilmesi ve emsal kira bedeli esası
    • 29 Şubat 2024 Vergi suçları ve hükmün açıklanmasının geri bırakılması
    • 27 Şubat 2024 Özelgeler ve yanıl(t)ma
    • 22 Şubat 2024 Nakdi sermaye artırımını teşvikte 2023 indirim oranı revizesi
    • 20 Şubat 2024 İşletmelerde gider özgürlüğü
    • 15 Şubat 2024 Konut kira gelirlerinde istisna
    • 13 Şubat 2024 Değerli Konutlar Vergisinde muafiyetler
    • 8 Şubat 2024 Değerli konutlar vergisinin 2024 uygulaması
    • 7 Şubat 2024 Afet hukukunun dağınıklığı
    • 1 Şubat 2024 Örtülü sermayenin hesabı




    BİZE ULAŞIN: info@resulkurt.com
    TWİTTER/resulkurt34

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    7,015 µs