Ekonomim.com
Uğur Tandoğan
26 Kasım 2013
Her tür ayrımcılık sağlıksızdır
Her tür ayrımcılık sağlıksızdır
Ders zilimiz çalmış, kimya öğretmenimiz sınıfa girmişti. Öğretmenimiz kürsüdeki sandalyesinden kalkarak sınıfa göz gezdirdi. Kendi kendine söylendi. Demek daha gelmedi. Derse başlamıştık ki, sınıfın kapısı çalındı. İçeriye giren arkadaşımız Özür dilerim Hocam, tren gecikti. Onun için derse geç kaldım dedi. Öğretmen, arkadaşımızı yanına çağırdı. Demek tren gecikti ha deyip tokadı yapıştırdı. Otur yerine haylaz diye bağırdı. Öğretmenimizi hiç bu kadar kızgın görmemiştik. Dövme huyu yoktu. İlk kez birisine tokat atıyordu. Belli ki çok kızmıştı; dudakları titriyordu.
Öğretmenimiz, hırsı yatışınca anlatmaya başladı. Haylaz!!! Demek tren gecikmiş? Trenden birlikte indik, ama beni görmedi. Önde bir kız, arkasında bu, ben de onların arkasında.İstasyondan çıktık yürüyoruz. Bizimki kıza arkadaşlık teklif ediyor. Kız oralı değil. Ama duymanız lazım: Bu haylaz nasıl yalvarıyor kıza. Oğlum, biz de genç olduk. Her şeyin bir yakışığı var. Erkekliğin bir gururu var. Erkek adam bir kıza bu kadar yalvarmaz. Öğretmenimizin neye kızdığı anlaşılmıştı. Daha ilginci, kimya öğretmenimiz kadındı.
Nereye baksan erkek
Yukardaki olay yıllarca önce Pertevniyal Lisesinde geçti. O zaman Pertevniyal Lisesi maalesef bir erkek lisesi idi. Maalesef diyorum, çünkü sırf erkek lisesinde okumak iyi bir deneyim değildi.
Amerikada evli bir arkadaşımıza kayınvalidesi ziyarete gelmişti. Arkadaşımız karısı ile üniversitenin bir binasındaki 35-40 metrekarelik bir stüdyo dairede oturuyordu. Bir haftasonrası Nasılsın? diye sormuştum kendisine. Abi, bunaldım. Nereye baksan kaynana demişti. İşte sırf erkek okulu da böyle bir şeydi. Nereye baksanız erkek görüyordunuz.
İstanbula geldiğimizde Fatihe yerleşmiştik. Evimize yakın iki okuldan birisi olduğu için Pertevniyal Lisesini seçmiştik. Günler evden okula , okuldan eve olarak geçiyordu. Sosyal hayatım yoktu. Bazıları kimya öğretmenimizin hışmına uğrayan arkadaşımızın yolunu seçerlerdi. Bazıları kız okullarının önüne giderlerdi. Benim öyle huylarım, o tür cesaretim yoktu.
Liseden üniversiteye
Lise böylesine erkekli-erkekli geçti. Üniversite dönemi geldi. İstanbul Teknik Üniversitesine girdim. Burasının da bizim erkek lisesinden farkı yoktu. Makina Fakültesinde bizim sınıf 181 kişi idi ve hepsi erkekti. Yine Nereye baksan erkek sendromunu yaşıyordum. Sosyal yaşam yine sıfırın altında seyrediyordu. Sık sık mimarlık fakültesi yemekhanesine giderdik; ama mimarlığa olan merakımızdan değil(!). Otobüste, dolmuşta yanıma bir kadın oturduğunda çok çekinirdim; araya çantamı koyardım. Tecavüzcü Coşkun gibi algılanmaktan korkardım.
O zaman Bakırköye taşınmıştık. Aynı mahallede oturan bir sınıf arkadaşıma Sosyalleşmeliyiz. Bu böyle olmaz demiştim. O dönem halkevleri vardı. Önce Bakırköy Halkevi, sonra Yeşilköy Halkevine gitmeye başladım. Yaşamım kurtuldu, sosyal davranış olarak orada tedavi oldum.
Tüm pazar günüm Halkevinde geçmeye başladı. Halk oyunları, Türk halk müziği ve Türk sanat müziği çalışırdık. Kızlı erkekli çalışırdık. Çok iyi arkadaşlıklarımız oldu. Kız, artık karşı cins olmaktan çıkmış, erkek arkadaş gibi bir arkadaş olmuştu. Karşıdaki artık dişi veya erkek değil, insandı. O dönem, ülkemizde sağ ve sol çatışması vardı. Şöyle de bir kural koymuştuk: Halkevinden içeri girince siyaset yok, müzik ve dans vardı. O sanat ortamı sağ-sol ayırımcılığını da ortadan kaldırmıştı.
Sonuç
Okulların kız ve erkek okulu diye ayrılmasının tartışıldığı bir dönemde yaşıyoruz. Sırf erkek okullarında okumuş birisi olarak rahatlıkla söyleyebilirim ki, bu sağlıklı bir yaklaşım değildir. Her tür ayırımcılık, doğa yasalarına ve insanlık onuruna aykırıdır.
Bu yazı 2,481 defa okundu.
Diğer köşe yazıları
Tüm Yazılar
-
2 Nisan 2024
Yalan söylemenin yeni biçimleri
-
26 Mart 2024
Nereden nereye
-
19 Mart 2024
Çalışma saatleri azalırken
-
12 Mart 2024
Başarılı üç güzel insan
-
5 Mart 2024
Çalışma düzeninde esneklik: Hibrit çalışma
-
27 Şubat 2024
Bir cesur yürek daha durdu
-
20 Şubat 2024
Akıllı telefona akılsızca bağımlılık
-
13 Şubat 2024
Bulutlara nasıl bakıyorsunuz?
-
6 Şubat 2024
İşten çıkarmalar üzücüdür
-
30 Ocak 2024
Etik ve meslekler
-
30 Ocak 2024
Etik ve meslekler
-
23 Ocak 2024
Bir motor yolculuğu
-
16 Ocak 2024
Yeni bir yıla başlarken (2)
-
9 Ocak 2024
Yeni bir yıla başlarken
-
26 Aralık 2023
Toplam ücret paketinde seyahat
-
19 Aralık 2023
Mangal partisi
-
12 Aralık 2023
Toplu işten çıkarmalarda iletişim
-
5 Aralık 2023
Faydalı bir meyve ve zararlı üretimi
-
28 Kasım 2023
Selden geçip kumda boğulmak
-
21 Kasım 2023
İnsan sesine hasretim
Yorumlar
+ Yorum Ekle