En Sıcak Konular

Uğur Tandoğan
Ekonomim.com

Uğur Tandoğan
3 Aralık 2013

Ne olacak bu eğitimin hali?



Ne olacak bu eğitimin hali?

Dünya

 

Eski bir hikayedir. Vakti zamanında bir devlet dairesine yeni bir genel müdür atanmış. Adam fırtına gibi esip savuruyormuş. Dediği dedik, astığı astıkmış. Bir gün yanında yardımcısı ile binayı gezerken belgelerin saklandığı arşive uğramış. Arşiv, tıka basa doluymuş. Hemen emri vermiş. “Burasını açın. Bu evrakları yakın; bunlardan kurtulun”. Her emre evet demeye hazır  yardımcı “Derhal efendim” deyip evrakları yakılmak üzere kazan dairesine taşıtmış.  Taşıtma tamamlanınca da Genel Müdürü yakma törenine çağırmış. Allahtan dairede belgelerin önemini bilen bir bilge kişi de varmış. Törene  o da gelmiş. Genel Müdüre laf anlatmanın imkansızlığını bilen bilge kişi, konuya daha değişik bir açıdan yanaşmış.Genel Müdür’e:  “Efendim yine çok isabetli bir karar verdiniz. Evrakları yakalım. Ama dilerseniz bir fotokopilerini alıp öyle yakalım” demiş. Bu fikir, Fırtına Genel Müdür’ün o anlık aklına yatmış. Her emre hazır yardımcıya  “Evet, önce birer fotokopilerini alıp öyle yakın” demiş.

Dershaneler kapansın kapanmasın tartışmasında bu hikayeyi hatırladım.

Asıl sorun nedir?

“Ülkemizin en önemli  sorunu nedir ?”  sorusuna hiç düşünmeden vereceğim cevap “Eğitim” olurdu. Uzun yıllardır  eğitimin içinde birisi olarak bu sorunun gittikçe kangrene dönüştüğünü görüyorum. Uzun yıllardır diyorum, çünkü öğrenme yolculuğum 1957 yılında ilkokulla başladı ve hala devam ediyor. Ve 1972 yılından beri de sıraların öbür tarafında, eğitimci olarak  rol alıyorum. Bu yolculuğun onbir yılı da Amerika Birleşik Devletlerinde geçti. Bu eğitim yolculuğu  içinde ülkemizdeki eğitim kalitesindeki düşüşe tanık oluyorum.

Aşağıdakilerin hangisi nesli

Üniversite sıralarına gelen gençlerimize bakıyorum. Sadece sınava hazırlanmaya dönüşmüş bir sistemden geliyorlar. Buna eğitim demek içimden gelmiyor. Eğitim adı altında, öğrenme hevesi kırılmış, sadece sınava odaklanmış  kuşaklar büyütüyoruz. Büyütüyoruz diyorum, yetiştiriyoruz diyemiyorum. Üniversitede genç,  derste anlatılanlara “Sınavda gelecek mi?” gözüyle bakıyor. Dersin dışında bir şeyler merak edip okumuyor. Dersi  de can kulağıyla dinlemiyor; “eli işte, gözü oynaşta”; oynaşı, cep telefonu. Ders kitabına da sınav öncesi bakıyor. Böyle olunca da sınavda her şeyi karıştırıyor. Sınav olarak da  sadece “Aşağıdakilerden hangisi” biçimine alışmış. Onun dışındaki sorgulamayı beceremiyor. Bir konuyu kendi bakış açısı ile inceleyemiyor, irdeleyemiyor. Bilgiye dayalı yorum yapamıyor. Yorumu, bilgiye dayanmayan, “olsa, olsa” yöntemiyle oluşturulmuş boş sözler olarak alıyor. Anne babasının  “Bizim çocuk zehir gibi akıllı, ama çalışmıyor” söylemine uygun davranıyor.  Gençlerin hepsi yukarda söylediğim gibi değil. Her şeye rağmen kendisini yetiştirmeye çalışan, çaba harcayanlar da var; ama azınlıktalar.

Nereden başlamalı?

OECD ülkelerinde 3 yılda bir yapılmakta olan PISA araştırması vardır. On beş  yaşındaki gençler, fen, matematik ve okuma konularında sınava tutulurlar. Bu araştırmanın ilk ikisinde birinciliği almış Finlandiya’nın bir eğitim bakanının mülakatını izlemiştim. O bakan anlatıyordu: “1974 yılındaki petrol krizinde oturup düşündük. “Bizim zengin kaynaklarımız yok.Tek önemli kaynağımız, insan kaynağı, onu zenginleştirmeliyiz ” fikri benimsendi. Eğitim sistemini  bir bütün olarak ele alıp, modelimizi saptadık ve olaya ana okulundan başladık” Olaya bütünsel bakmak, modeli saptamak ve işe ana okulundan başlamak gerek. Ama her bakan değiştiğinde değişen, yarı pişmiş düşünce kırıntıları ile  yaz boz tahtasına dönen eğitim sistemi ile değil.        

Düşünce yapısını değiştirmek

Eğitim sistemine girmeden önce bu ülkedeki düşünce yapısını yeniden düzenlemeliyiz Önce şu diploma takıntısını kafalardan silmeliyiz. Artık bu dünyada içi dolmamış diplomanın sadece bir kağıt parçası olduğunu herkes anlamalıdır. Kişi kendini geliştirmezse, öğrenmezse bir yerlere gelemeyeceğinin bilincinde olmalıdır. Öğrenmenin de ciddi bir emek istediğini kavramalıdır. Dünya denen bu küresel köyde rekabet ettiğimiz kişinin yanımızdaki aptal değil de, dünyanın en akıllıları olduğunun farkına varmalıyız. Biz eğitimde hâlâ binaya ve teknolojiye takılmış durumdayız. Henüz “insan” faktörünü keşfedemedik. En önemli faktörün öğretmen olduğunu henüz anlayamadık. Eğer eğitimi geliştirmek istiyorsak önce her seviyedeki öğretmenimizi iyi yetiştirmeli ve düzeyini geliştirmeliyiz. Bilgiye, bilgi sahiplerine  önem vermezsek, sadece “vasatistan” oluruz.

Sonuç

Eğitim, uzun soluklu bir maratondur. Sonuçlarını uzun dönemde görürüz. Bu nedenler, teşhisi doğru koymak ve çağdaş bir vizyonla model kurup, onu uygulamak gerek. Yoksa “kapatırız/kapattırmayız” döngüleri içinde dolaşır dururuz.


Bu yazı 2,558 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 26 Mart 2024 Nereden nereye
    • 19 Mart 2024 Çalışma saatleri azalırken
    • 12 Mart 2024 Başarılı üç güzel insan
    • 5 Mart 2024 Çalışma düzeninde esneklik: Hibrit çalışma
    • 27 Şubat 2024 Bir cesur yürek daha durdu
    • 20 Şubat 2024 Akıllı telefona akılsızca bağımlılık
    • 13 Şubat 2024 Bulutlara nasıl bakıyorsunuz?
    • 6 Şubat 2024 İşten çıkarmalar üzücüdür
    • 30 Ocak 2024 Etik ve meslekler
    • 30 Ocak 2024 Etik ve meslekler
    • 23 Ocak 2024 Bir motor yolculuğu
    • 16 Ocak 2024 Yeni bir yıla başlarken (2)
    • 9 Ocak 2024 Yeni bir yıla başlarken
    • 26 Aralık 2023 Toplam ücret paketinde seyahat
    • 19 Aralık 2023 Mangal partisi
    • 12 Aralık 2023 Toplu işten çıkarmalarda iletişim
    • 5 Aralık 2023 Faydalı bir meyve ve zararlı üretimi
    • 28 Kasım 2023 Selden geçip kumda boğulmak
    • 21 Kasım 2023 İnsan sesine hasretim
    • 14 Kasım 2023 Taylor Swift diye bir yıldız




    BİZE ULAŞIN: info@resulkurt.com
    TWİTTER/resulkurt34

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    9,035 µs