En Sıcak Konular

Uğur Tandoğan
Ekonomim.com

Uğur Tandoğan
5 Ağustos 2014

Yöneticiyi kriz anları tartar



Yöneticiyi kriz anları tartar

 


Bir olay  

Bir eğitimdeydim. Öğle yemeği arası vermiştim. Eğitim alan şirketin yetkilisi “Hocam, yemeği dışarda yiyeceğiz. Size kuru fasulye ikram edeceğiz. Ama bu özel bir kuru fasulye. Bir itirazınız olur mu?” dedi. Ben de “Ne demek! İtirazım olmaz tabii. Üstelik kuru bizim milli yemeğimiz. Buyurun gidelim” dedim. (O devirde ayran henüz milli içeceğimiz olarak ilan edilmemişti (!) ) Hep birlikte lokantaya gittik. Lokanta, Anadolu’da gördüğümüz türden ufak bir aşçı dükkanı değildi; büyük bir işletme idi. Siparişlerimizi verdik, beklerken ben de çevreyi incelemeye başladım. 

Oturduğum yerden mutfak görünüyordu. Genişçe bir mutfaktı. Mutfağın salona açılan büyük servis penceresi vardı. Garsonlar, siparişleri bu pencereden alıyorlardı. Servis trafiği hızlı idi. Dolu tabaklı tepsiler alınıyor, boş tabaklı tepsiler geri veriliyordu. Yarı otomatik çalışan bir fabrikanın montaj hattı gibiydi. 

Her şey böyle tıkır tıkır çalışırken sanki birisinin nazarı değdi. Bir genç garson, 10-15 kadar dolu tabağın bulunduğu tepsiyi servis penceresinden aldı. Ancak menzilindeki masaya doğru dönerken tepsiye bir eğim verdi ve yerçekimi devreye girdi. Tüm tabaklar büyük bir gürültü ile mutfağın önüne yayıldı. Sanki, kuru fasulye kazanının içine bir futbol topu düşmüştü. Yer bir anda porselen kırıkları ve kuru fasulye ile doldu. Yemeğin salçası sahneye daha bir renk kattı. Operasyon durdu. 

Kazayı yapan genç garson daha şaşkınlığını atamamıştı. Olay yerine 50 yaşlarındaki şef geldi. Bağırma çağırma bekliyordum. Adam, tam bir orkestra şefi gibi ekibi yöneterek ortalığı temizletmeye başladı. Hani casus filmlerinde gizli servisin cinayeti sonrası bir temizlik ekibi gelir. Ve cinayet mahalli temizlenir, tüm deliller yok edilir ya. İşte burada da aynen böyle oldu. Üç dakika içinde ortalık tertemizdi ve operasyon durduğu yerden devam etti. 

Yemek sonunda dışarı çıkarken kapı önünde bizi uğurlayan şefe “Biraz önceki temizleme operasyonunuza hayran kaldım; sizi kutlarım. Ne kadar süredir lokanta işindesiniz?” dedim. Şef büyük bir alçakgönüllülük içinde teşekkür etti. Ve “Burada bir yıl. Ama 25 yıl İsviçre” dedi. 

Bir yorum 
Yönetmek, kolay iş değildir. “Yönetim bilim midir, sanat mıdır?” sorusunun cevabında sanat kısmı ağır basar; çalışanları bir hedefe yönelterek iş yaptırma sanatı. 

Yukarıdaki olayda hedef, zor bir hedef değildi. “Alt tarafı bir temizlik işi” diyebilirsiniz. Ancak bunun seri biçimde ve müşteriyi rahatsız etmeden yapılması gerekirdi. İşte şef bunu başardı. 

Seriliği ne sağladı? Temizlik ekibinde iş bölümü mükemmeldi. Kimin ne yapacağı belli idi. Kişiler de işlerini seri biçimde yapıyorlardı. Kişilerin etkin bir biçimde devreye sokulması zamanını şef ayarlıyordu. 

Müşteri neden rahatsız olmadı? Çünkü hiçbir bağrış çığrış yoktu. Her şey tam bir profesyonellik içinde yapıldı. Bunu sağlayan da şefti. Tam bir beyefendi idi, öfk elenmedi, ağzını bozmadı. Yönetimindeki birisi önemli bir hata yapmıştı. Şef, hatayı yapana değil, sorunun çözümüne odaklanmıştı. Kazayı doğal bir olgu olarak görüp, soğukkanlı olarak sorunu çözmüştü. Şefin soğukkanlılığı, emrinde çalışanları da soğukkanlı yapmıştı. 

Son söz  

Yönetici iseniz kendinize şu soruyu sorunuz: Emrinizdeki birisi bir hata yaptığında yukardaki şef kadar soğukkanlı olabiliyor musunuz? Hatayı yapana mı, hatanın açtığı yarayı tamire mi odaklanıyorsunuz? Şimdi de aynı şekilde yöneticinizi değerlendiriniz ve bakın bakalım bir kriz anında terbiyesini muhafaza edebiliyor mu? Unutmayınız, kriz anları, bir yöneticinin yöneticilik becerisini ve karakterini ölçen bir mihenk taşıdır. 

Tanrı sizi öfkesini bile kontrol edemeyen, ağzı bozuk yöneticilerden korusun.


Bu yazı 2,187 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 2 Nisan 2024 Yalan söylemenin yeni biçimleri
    • 26 Mart 2024 Nereden nereye
    • 19 Mart 2024 Çalışma saatleri azalırken
    • 12 Mart 2024 Başarılı üç güzel insan
    • 5 Mart 2024 Çalışma düzeninde esneklik: Hibrit çalışma
    • 27 Şubat 2024 Bir cesur yürek daha durdu
    • 20 Şubat 2024 Akıllı telefona akılsızca bağımlılık
    • 13 Şubat 2024 Bulutlara nasıl bakıyorsunuz?
    • 6 Şubat 2024 İşten çıkarmalar üzücüdür
    • 30 Ocak 2024 Etik ve meslekler
    • 30 Ocak 2024 Etik ve meslekler
    • 23 Ocak 2024 Bir motor yolculuğu
    • 16 Ocak 2024 Yeni bir yıla başlarken (2)
    • 9 Ocak 2024 Yeni bir yıla başlarken
    • 26 Aralık 2023 Toplam ücret paketinde seyahat
    • 19 Aralık 2023 Mangal partisi
    • 12 Aralık 2023 Toplu işten çıkarmalarda iletişim
    • 5 Aralık 2023 Faydalı bir meyve ve zararlı üretimi
    • 28 Kasım 2023 Selden geçip kumda boğulmak
    • 21 Kasım 2023 İnsan sesine hasretim




    BİZE ULAŞIN: info@resulkurt.com
    TWİTTER/resulkurt34

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    6,574 µs