İnternet Haber
Çalışma Yaşamı
Bünyamin Esen
10 Nisan 2015
YÖK Akademik Kadrolara Adil Kriterler Getirilmeli
YÖK Akademik Kadrolara Adil Kriterler Getirilmeli
İstanbuldan okurumuz Emre Karagül soruyor: Bünyamin bey, üniversiteyi bu sene bitirdim, Ekonomi bölümünden mezun oldum. Okuduğum üniversitede asistanlık kadrosuna başvurmak istiyorum. Bir hocama danıştım, kadrolar açılıyor ama diğer hocaların seçmek istediği tanıdık öğrenciler alınıyor, işin zor dedi. YÖKün sayfasından ilanları inceliyorum, onlar da sanki biri alınsın diye yanlı olarak açılıyor, acayip şartlar istiyorlar. Mesela ben Ekonomi bölümü mezunuyum diye İktisat Fakültesi mezunu isteyen kadroya kabul etmiyorlar. Oysa Ekonomi ve İktisat ayni şey. Böyle saçmalık olmaz. Asistanlık kadrolarında adil bir kriter getirilemez mi? Lütfen sesimizi duyurun.
Sayın okurum, ülkemiz son yıllarda bir niceliksel bir yükseköğrenim sıçraması yaşadı.
On yıl önce sadece yetmiş beş olan üniversite sayısı son rakamlara göre 175in üzerine çıktı. Her ilimizde müstakil bir üniversite kuruldu, bilimsel çalışma alanları ve kürsüler hızla oluşturulmaya başlanıldı.
Ancak konu eğitim-öğretim olunca niceliksel yükseliş otomatik olarak niteliksel yükselişi de beraberinde getirmiyor.
Ne yazık ki, uluslararası indekslere göre Türkiyede üretilen orijinal akademik çalışmaların sayısında benzer bir artışı henüz göremiyoruz. Türkiyede üretilen bilimsel çalışmalara atıf sayısı yıllar itibariyle bırakın yükselmek düşüyor. Dahası self-citation dediğimiz kendi çalışmasına atıflar çıkartıldığında vaziyet çok daha vahim
Araştırma Konseyleri Kurulmalı
Niceliksel artışın yanında niteliksel artışın sağlanabilmesinin en önemli iki boyutu bulunuyor:
Birincisi bilimsel çalışmalara, orijinal buluş ve bilimsel üretimlere kaynak ayırabilmemiz, Know-How üreten bilimsel çalışmaları desteklememiz gerekiyor.
Türkiyenin acilen bir Sosyal Bilimler Araştırma Konseyi bir de Fen Bilimleri Araştırma Konseyini oluşturması, bunları adil dağıtılacak şekilde burs ve araştırma fonları ile teçhiz etmesi gerek.
Bu da yetmez, bu bursların ve fonların tümüyle uluslararası kriterler dahilinde, objektif, dengeli dağıtılması gerekir. Ahbap çavuş ilişkilerine, siyasi veya hemşerilik baskılarına akademide yer yok
Akademik Kadrolar Ülkenin Geleceği İçin Stratejik Önemde
İkinci temel sorun ise nitelikli öğretim elemanı ve akademisyen yetiştirilmesi
Türkiyenin nitelikli Prof, Doç, Dr., Araştırma Görevlisi, Öğretim Görevlisi gibi akademisyenleri yetiştirmesi, bunları üniversitelerinde tutabilmeyi başarması gerek.
Önümüzdeki on yıl içerisinde, yeni açılan üniversiteler de düşünüldüğünde, ülkemizde 60 bin akademisyene ihtiyaç olduğu söylenmekte.
Sayısal olarak değil kalite olarak da dünya çapında hocalara muhtacız.
O kadar muhtacız ki, akademik kadrolar bu ülkenin geleceği için stratejik öneme sahip, 2023 ekonomik hedefleri için olmazsa olmaz mesabesinde
Bunun için ise akademik kadroların dağıtılması, tahsisi, işe alım, terfi gibi hususlar çok çok önemli
Yönetmelik Tarihi Bir Milat Oldu
YÖK öğretim üyesi alımlarında adil kriterler oluşabilmesi için 2008 yılında Öğretim Üyesi Dışındaki Öğretim Elemanı Kadrolarına Atamalarda Uygulanacak Merkezi Sınav İle Giriş Sınavlarına İlişkin Usul Ve Esaslar Hakkında Yönetmeliki yayınladı.
Bu yönetmelik ile gerek bilim sınavlarında, gerek mülakatlarda gerekse kadro başvurularında adil kriterler getirildi. ALESin bir yüzdesi, lisans veya yükseklisans notunun bir yüzdesi, yabancı dil puanının bir yüzdesi alınıyor, mükala notu ile bu notlar harmanlanıyor.
Dahası tüm kadrolar YÖK web sitesinden ilan ediliyor, isteyen başvurabiliyor.
Eskiden bu kriterler olmadığı için her üniversite hatta her bölüm kendi meşrebine göre öğrenci alır, akademik kadrolar siyasi kadrolaşmanın yolu olarak görülürdü. Gaziye girebilecek asistan ile Mülkiyeye girebilecek asistanın siyasi görüşü çok etkili olurdu. Zaten kadrolar ilan edilmez, gizliden dağıtılırdı.
Şimdi ise, sınavı iyi olan, puanı alan sıralamaya giriyor, kadroya ulaşıyor.
Akademik Kadrolara Adil Kriterler Getirilmeli
Ancak, herşey gülgül gülistanlık değil. Yönetmelik öyle boş bir alan var ki hala eski sistem, yani meşrebine göre öğrenci seçme aracı olarak kullanılıyor.
Üniversiteler Araştırma Görevlisi ve Öğretim Görevlisi, Okutman gibi kadroları ilan ederken hiç adil olmayan, kişiye özgü kadro açılmış izlenimi veren, subjektif kriterler koyuyorlar.
Siyaset Bilimi bölümüne araştırma görevlisi alacak bir üniversite açtığı kadroya sırf önceden belirlenmiş kişi almak için belirli bir hizmet yılı şart koşuyor, belirli bir akademik mezuniyeti, örneğin Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi mezuniyetini kabul ediyor.
Siyaset Bilimi, Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler, Politik Bilimler, Siyasal Bilimler, Politika, Siyaset Bilimi ve Yönetim gibi bölüm mezunları bu kadroya başvuramıyor.
Başka bir örnekle Sosyal Politika bölümünde okuyor olmak kriteri getirilen kadroya mezun biri kabul edilmiyor.
Halbuki tüm bu bölümler aslında açılan kadronun aranılan niteliklerinden. Zira hepsi ayni anabilim dalının farklı isimleri.
Ana Bilim Dalı Kriteri Getirilmeli
YÖKün bu boşluğa derhal müdahale etmesi gerek. Türkiye 2023 ekonomik hedeflerine ulaşacak ise akademik kadrolar adamına göre dağıtılamaz, dağıtılmamalı
Bunun için kadro kritlerinin anabilimdalı kriterine bağlanması gerek.
Açılan bir kadroya konulacak kriter adeta önceden alınması planlanan birini tarif eder şekilde değil, anabilim dalını şart koşar nitelikte olmalı.
Aynen ÖSYM standartlarında olduğu gibi YÖK önceden hangi akademik kadrolara hangi anabilim dalı mezunlarının başvurabileceğini belirlemeli.
Keza mezun olmak yada mezun olacak durumda olmak farklı değerlendirilmemeli..
Ayni doğrultuda hizmet yılı kriterlerinin hangi kadrolar için ne kadar aranabileceği ayrıntılı olarak belirlenmeli
Kadro İlanlarında Anabilim Dalı Kriter Olmalı
Elbette ki bölümlerin kendi ihtiyaçları doğrultusunda belirli bir bölüm mezunlarını istihdam etmek istemeleri doğu bir uygulama.
Ancak akademide eskiden beri gördüğümüz ahbap-çavuş istihdam sistemini kırmanın tek yolu objektif kriterler getirmek.
İlanlarda spesifik bir mezuniyet yerine Anabilim dalı uygulamasına geçilmesi hem bölümlerin istedikleri alandan öğrenci istihdam etmelerini sağlar, hem de objektifliği korur.
Türkiyenin akademik üretim yapabilmesi, dünya çapındaki indekslere yüksek atıf sokabilmesinin yolu artık yüksek öğrenimde vizyoner bir istihdam sistemine geçmekten geçiyor.
Yoksa bir üniversite şu görüşten diğeri öte görüşten kadrolaşmaya devam eder, yazık olur bu ülkenin emeklerine
---
Kıssadan Hisse
Gerçek bilgi, hiçbir şey bilmediğini bilmekten geçer.
Socrates
---
Bu yazı 2,245 defa okundu.
Diğer köşe yazıları
Tüm Yazılar
-
20 Temmuz 2023
Vergilendirmede delilin hukuka uygunluğu
-
25 Ağustos 2020
İş yeri kiralarında yenilikler - 2
-
5 Ağustos 2020
Boşta geçen günler emeklilik sağlamaz
-
8 Ağustos 2016
Şehit yakınlarına kadro nasıl verilecek?
-
1 Ağustos 2016
Devlet darbe mağdurlarına sahip çıkıyor
-
20 Haziran 2016
SGK teşviklerinden nasıl yararlanırsınız?
-
13 Haziran 2016
Yurt dışı borçlanmasıyla erken emeklilik
-
30 Mayıs 2016
Hangi çalışanların ücreti bankadan ödenecek?
-
23 Mayıs 2016
SGK günleriniz başkasına yattıysa
-
16 Mayıs 2016
Emekli maaşınızı nasıl arttırırsınız?
-
6 Mayıs 2016
Emekli maaşınızda kesinti olursa ne yaparsınız?
-
2 Mayıs 2016
Ödenen GSS primleri geri verilecek mi?
-
28 Nisan 2016
Gençlerin GSS borcu nasıl silinecek?
-
19 Nisan 2016
Hamileyi işe almayan patron yandı!
-
18 Nisan 2016
Sigortasız çalışan ne yapmalı?
-
15 Nisan 2016
Gizli işsizliğe dikkat!
-
11 Nisan 2016
Kıdem tazminatı almanın ipuçları
-
7 Nisan 2016
Emeklilik yaşı nasıl hesaplanır?
-
6 Nisan 2016
Memurlar nasıl mazeret izni alabilir?
-
8 Ocak 2016
Deneme süresinde sigortasız çalıştıran yandı!
Yorumlar
+ Yorum Ekle