En Sıcak Konular

Bumin Doğrusöz
Ekonomim.com

Bumin Doğrusöz
15 Temmuz 2015

Örtülü Sermaye Uygulamasında Düzeltme



Örtülü Sermaye Uygulamasında Düzeltme

 


Dünya Gazetesi 


Kurumlar Vergisi Kanunu'nun 11. maddesinde kurum kazancının tespitinde örtülü sermaye faizinin gider kabul edilmeyeceği açıklanmış, "örtülü sermaye" müessesesi ise, 12. maddede düzenlenmiştir. Bu düzenlemeye göre, kısaca, özsermayenin üç katını aşan ilişkili kişiden yapılmış borçlanmalar, aşan kısmı itibariyle, örtülü sermaye olarak kabul edilecek ve bu borçlanma karşılığı yapılan kur farkı, faiz, vade farkı gibi ödemeler gider yazılamayacaktır. 

Gider yazılamayan faiz veya faiz kısmı Kanunda, elde eden açısından da temettü (kâr payı) olarak kabul edilmiştir. Bu düzenlemeye göre elde ettiği faiz kâr payı kabul edilen kişi, kurum ise elde ettiği faizi (yani kâr payını) iştirak kazançları istisnasından yararlandıracak, gerçek kişi ise koşulları varsa menkul sermaye iradı olarak beyan edecektir. 

Borç alan kurumun örtülü sermayeyi oluşturan borcun faizini kanunen kabul edilmeyen giderleri arasına almayıp matrahtan indirildiği tespit edilirse, bu husus bir re’sen tarhiyat sebebi oluşturmaktadır. Burada gider yazılan faiz tutarı matrah alınarak re’sen kurumlar vergisi tarhiyatı yapılması gerekmektedir. Çünkü kanun örtülü sermayenin faizini dağıtılan kâr olarak kabul etmiştir. Bu durum aynı zamanda bu faizi gelir yazan kurumda da düzeltme yapılmasını, elde edilmiş ve kâr payı kabul edilen faizin gelirler içerisinden çıkartılarak iştirak kazançları istisnası kapsamına alınmasını gerektirmektedir. Ancak Kanun, borç veren kurumda bu düzeltmenin yapılmasını, bir başka anlatımla bu faizi gelir yazılması dolayısıyla fazla ödenen kurumlar vergisinin ret ve iadesini, örtülü sermayeyi kullanan kurum adına tarh edilen vergilerin kesinleşmiş ve ödenmiş olmasını şart koşmaktadır.

Örtülü sermayeyi kullanan kurumda faiz tutarı matrah alınarak yapılan vergi tarhiyatı neticesinde vergi çıkmaması durumunda, bu şart uyarınca, borç veren kurumda da düzeltme yapılamayacak, faiz iştirak kazançları istisnası kapsamına alınmayacaktır. Burada örtülü sermayeyi kullanan kurumda vergi çıkmaması çok çeşitli sebeplerden, örneğin geçmiş yıl zararlarının yüksekliğinden ileri gelebilir. Ancak bu sebebin konumuz açısından bir önemi yoktur. 

Borç kullandıran kurumda faizin iştirak kazançları istisnası kapsamına alınması için örtülü sermayeyi kullanan kurum adına tarh edilen vergilerin kesinleşmiş ve ödenmiş olması koşulu Kanunda, örtülü sermayeyi kullanan kurum aleyhine faizi giderleştirmemesi dolayısıyla re’sen tarhiyat yapılması hali için öngörülmüştür. 

Bu şartı, Hazine'ye bir taraftan vergi girmedikçe diğer taraftan da çıkmaması gibi bir mantığa dayandırmak mümkündür. Çünkü burada bir taraf vergiyi eksik ödemiştir (aslında diğer taraf da iştirak kazançları istisnasından yararlanamadığı için fazla). Örneğin borç alan örtülü sermayenin 100 TL faizini gider yazmakla kurumlar vergisini 20 TL eksik ödemiştir. Diğer tarafta ise bu yüz lira istisna yerine gelir yazılmakla 20 TL fazla vergi ödenmiştir. Devlet de, eksik ödeyenden 20 lirayı alırsam, fazla ödeyene iade ederim demektedir. Dolayısıyla Devlet 20 TL’yi tahsil ettiğinde diğer kuruma da bu miktarı iade edecek ve kâr - zararı sıfır olacaktır. Alınan ile iade edilen vergi aynı olmakla birlikte Hazine burada, faiz ve cezadan para kazanmaktadır. Bunun elbette ki hukuk mantığı ve etik açıdan tartışması yapılabilir, örtülü sermaye faizi düzenlemesi bu açıdan eleştirilebilir. Ancak bu, şu anda konumuz dışındadır. 

Öte yandan uygulamada, ki daha çok holding veya grup şirket yapılandırmalarında, borcun örtülü sermayeyi oluşturduğunu, borç ilişkisinin iki tarafı da pek çok halde başlangıçta bilmekte ve bu yüzden başlangıçtan itibaren borç alan faizi kanunen kabul edilmeyen gider (KKEG) yapmakta, borç veren de aldığı faizi iştirak kazançları istisnasından yararlandırmaktadır. Bu uygulama yasa karşısında olağandır ve bir sorun yoktur. Burada alacaklı kurum nezdinde bir “düzeltme”den değil, “uyumlu hareket”den söz edilebilir.

Ancak uygulamada bu uyumlu hareket tarzını da Maliye Bakanlığı, yukarıda aktardığımız “düzeltmede”ki şart kapsamında değerlendirmektedir. Yani düzeltmede aranan, borçlu için re’sen vergi tarh edilmiş ve bu verginin ödenmiş olması koşulunu bu duruma da uygulamakta ve borç alan faizi KKEG yapsa dahi, diğer tarafın iştirak kazancı istisnasından yararlanmasını, borç alanın vergi ödemesi koşuluna bağlamaktadır. Bu durumda, borçlu kurumun mali zararı dolayısıyla vergi ödememesi halinde, borç veren kurumunda aldığı faiz için iştirak kazançları istisnasından yararlanamayacağı kabul edilmektedir. Yakın tarihli özelgelerde ortaya konulan görüş bu şekildedir. 

Kurumlar Vergisi 1 sayılı Uygulama Genel Tebliği’nde de yer almayan bu görüşün her hangi bir dayanağına rastlayamadığımız gibi, özelgelerde de ortaya konulan yasal bir gerekçe bulunmamaktadır. Ancak bu görüşün, kanunun düzeltme için öngördüğü düzenlemeden esinlendiği açıktır.

Bu görüşün değerlendirilmesi ve yargı organlarının konuya bakışı ise köşemizin sınırları dolayısıyla gelecek yazımızda.


Bu yazı 2,279 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 28 Mart 2024 2023 yılında elde edilen kar payları ve beyan yükümlülüğü
    • 26 Mart 2024 Arabulucuya başvuru ve şüpheli alacak karşılığı
    • 21 Mart 2024 Vergi incelemelerinin pişmanlığa etkisi
    • 19 Mart 2024 Binek otomobillerin giderleri ve elektrikli araçlar
    • 14 Mart 2024 Yıllık beyanda eğitim ve sağlık harcamaları indirimi
    • 12 Mart 2024 Kiraların gerçek gider yöntemi ile beyanında idari yaklaşımlar
    • 7 Mart 2024 Kira gelirlerinin gerçek gider yöntemi ile beyanı
    • 5 Mart 2024 Kiraların vergilendirilmesi ve emsal kira bedeli esası
    • 29 Şubat 2024 Vergi suçları ve hükmün açıklanmasının geri bırakılması
    • 27 Şubat 2024 Özelgeler ve yanıl(t)ma
    • 22 Şubat 2024 Nakdi sermaye artırımını teşvikte 2023 indirim oranı revizesi
    • 20 Şubat 2024 İşletmelerde gider özgürlüğü
    • 15 Şubat 2024 Konut kira gelirlerinde istisna
    • 13 Şubat 2024 Değerli Konutlar Vergisinde muafiyetler
    • 8 Şubat 2024 Değerli konutlar vergisinin 2024 uygulaması
    • 7 Şubat 2024 Afet hukukunun dağınıklığı
    • 1 Şubat 2024 Örtülü sermayenin hesabı
    • 30 Ocak 2024 Her ilmuhaber menkul kıymet midir?
    • 25 Ocak 2024 2023de birden fazla işverenden ücret alanların beyan yükümlülüğü
    • 23 Ocak 2024 Herkesten bilgi istenebilir mi?




    BİZE ULAŞIN: info@resulkurt.com
    TWİTTER/resulkurt34

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    7,871 µs