En Sıcak Konular

Bumin Doğrusöz
Ekonomim.com

Bumin Doğrusöz
15 Eylül 2015

Vergi kanunlarının anlamsız maddeleri



Vergi kanunlarının anlamsız maddeleri

 

 

Dünya

 

Bu yazımızın konusunu, 5020 sayılı yeni Kurumlar Vergisi Kanunu'nun “Muafiyet, istisna ve indirimlerin sınırı” başlıklı 35. maddesini esas alarak irdelemek istiyorum. Madde üç fıkradan oluşmaktadır. Yazımızı ilgilendiren ilk iki fıkra sırasıyla aşağıdaki şekildedir. 

“(1) Diğer kanunlardaki muafiyet, istisna ve indirimlere ilişkin hükümler, kurumlar vergisi bakımından geçersizdir.
(2) Kurumlar vergisi ile ilgili muafiyet, istisna ve indirimlere ilişkin hükümler, ancak bu Kanun, Gelir Vergisi Kanunu ve Vergi Usul Kanunu'na hüküm eklenmek veya bu kanunlarda değişiklik yapılmak suretiyle düzenlenir.”

Bugünkü yazımızda bu maddeden hareketle benzer maddelerin her hangi bir hukuki değerinin olup olmadığını tekrar irdelemek istiyoruz. Bu yeniden irdelemeyi gerektiren sebep ise, geçtiğimiz hafta fakültede yaptığımız 3 doktora sınavında sormamıza rağmen, hukukilikten uzak cevaplar almış olmamız. Bir diğer neden de şu anda masamda duran bir KDV kitabında, KDV Kanunu'nda yer alan benzer düzenleme açıklanırken, KDV istisnalarının artık sadece KDV Kanunu'nda yapılabileceği anlatılmakta, kitabın içinde ise bu düzenlemeden sonra diğer kanunlarda yapılan istisna düzenlemeleri tartışılmadan geçerli kabul edilip anlatılmakta. 

Bu tip maddeler, ihdasından önce diğer kanunlarla geçmişte tanınmış muafiyet ve istisnaların artık geçerli olmayacağına yönelik her hangi bir anlam ifade etmemektedir. Çünkü kanunlarla genellikle bu tip hükümler getirilirken, geçmişte yapılmış çeşitli düzenlemelerin geçerliliğini sürdürdüğü de geçici maddelerle kabul edilmektedir. (Örneğin KVK geçici md. 1/9). 

O halde burada, aktardığımız ilk iki fıkra birlikte değerlendirilerek, “kurumlar vergisi ile ilgili olarak ileride tanınacak muafiyet, istisna ve indirimlerin, ancak bu Kanuna, Gelir Vergisi Kanunu'na veya Vergi Usul Kanunu'na hüküm eklenmek veya bu kanunlarda değişiklik yapılmak suretiyle düzenlenebileceği, diğer kanunlarla tanınacak muafiyet, istisna ve indirimlerin kurumlar vergisi bakımından geçersiz olacağı” yorumu yapılabilir. Acaba böyle bir yorum doğru ve hukuken muteber olabilir mi?

Aktardığım 35. madde, 5422 sayılı eski Kurumlar Vergisi Kanunu'nda da mükerrer 45. madde olarak vardı. Gerek 5520 sayılı Kanunun 35. maddesi gerekse eski yılı Kurumlar Vergisi Kanunu'nun mükerrer 45. madde hükmünün benzerleri, diğer bazı vergi kanunlarımızda da yer almıştır (Emlak Vergisi Kanunu md. 22, Katma Değer Vergisi Kanunu md. 19, Özel Tüketim Vergisi Kanununun md. 10). 

Konumuza dönersek, bu noktada karşılaşan sorun, 5520 sayılı Kanun'un 35. maddesinin kanunlaşmasından sonra, kanun koyucunun başka herhangi bir kanunda kurumlar vergisine ilişkin bir indirim, istisna veya muafiyet hükmüne yer verip veremeyeceği, vermesi halinde yeni hükmün geçerli olup olamayacağıdır. Bu sorun anılan kanunlardaki mevcut hükümler dolayısıyla daha önce de yaşanmıştır. Örneğin Emlak Vergisi Kanunu’ndan sonra yürürlüğe giren 2868 sayılı Kanunun 24’üncü maddesinde, Emlak Vergisi Kanunu’nda herhangi bir değişiklik yapılmaksızın, İşçi Sigortaları Kurumu'nun emlak vergisinden muaf olması öngörülmüştür. Aynı şekilde 2863 sayılı kanunla taşınmaz kültür varlıklarına emlak vergisi muafiyeti, Emlak Vergisi Kanunu’nda değişiklik yapılmaksızın getirilmiştir. Katma Değer Vergisi Kanunu’nun 19. maddesinin yürürlüğünden sonra 2935 sayılı Olağanüstü Hal Kanunu’nun 4’üncü maddesinde verilen yetkiye dayanılarak çıkarılan 285 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 3. maddesinde, Olağanüstü Hal Bölge Valiliği’nin ihtiyacı olan mal ve hizmetlerin teslimi katma değer vergisinden muaf tutulmuştur.     Nitekim eski Kurumlar Vergisi Kanunu'nun mükerrer 45 maddesinin kabulünden sonra kabul edilen 4054 sayılı “Rekabetin Korunması Hakkında Kanun” ile oluşturulan “Rekabet Kurumu”nun (md.20) gelirleri, kurumlar vergisinden muaf tutulmuştur (md.63). Kurumlar Vergisi Kanunu'nun bu hükmüne rağmen, Ar-Ge teşviki amaçlı mevzuatta Ar-Ge şirketlerine kurumlar vergisi istisnası getirilmiştir.

Geçmişte, uygulamada bu sonradan getirilen hükümler, Emlak Vergisi Kanunu'nun 22 veya Katma Değer Vergisi Kanunu'nun 19. maddelerine rağmen geçerli olmuştur. Maliye Bakanlığı mükerrer 45. maddeye dayanarak rekabet kurulunu vergilendirmemiştir.

Bu gibi durumlarda iki kanun arasında çelişki olduğunda sorun, kanun koyucunun hangi iradesine itibar edileceği şeklinde belirmektedir. Önceki ve sonraki kanun hükümleri arasında çelişme olduğunda ve sonraki kanun metninde kanun koyucunun, ilga ile ilgili açık bir hüküm koymadığı hallerde, zımni ilga söz konusu olur. Vergi kanunları genel nitelikte kanunlardır. Önceki ve sonraki kanunlar, genel nitelikte ise, sonraki kanun, öncekini yürürlükten kaldırır. Önceki kanun genel nitelikte ise, sonraki kanun özel nitelikte ise özel kanunun düzenlediği konularda, yine genel kanun üstü kapalı (zımni) olarak ilga edilmiş sayılır.

Nitekim vergi idaresinin, Emlak Vergisi Kanunu’nun 22. maddesine dayanarak 2868 sayılı Kanun'la (md.24) İşçi Sigortaları Kurumu'na tanınan muafiyeti kabul etmemesi ve emlak vergisi tarhiyatı yapması dolayısıyla çıkan ihtilaflar, Danıştay İçtihatları Birleştirme Kurulu'na kadar yansımış ve kurul sorunu, yukarıda açıkladığımız esaslar çerçevesinde çözümlemiş ve sonraki kanun olan özel nitelikteki 2868 sayılı Kanun'un genel kanun niteliğindeki Emlak Vergisi Kanunu’nun 22. maddesini üstü kapalı (zımni) olarak ilga edilmiş sayılacağına hükmetmiştir. (Danıştay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulu E. 1987/3 K. 1988/1 T. 11.2.1988) 

Dolayısıyla buradan çıkan sonuca göre, ne Kurumlar Vergisi Kanunu'nun 35. maddesinin ilk iki fıkrasının ne de diğer vergi kanunlarındaki benzer düzenlemelerin, ne geçmişe yönelik ne de geleceğe yönelik olarak bir hüküm ifade etmesi veya bir anlam taşıması olası değildir. Kanunlarda bu tür hükümlere yer verilmesi, gelecekte çıkarılacak kanunlara peşinen sınırlama konulması, kanun koyucunun gelecekteki iradesine adeta ipotek konması anlamını ifade etmektedir. Yasa koyucunun bu tür hükümlerde oluşan iradesine, Anayasaya hükmü gibi bir işlev yüklenmeye çalışmaktadır. Oysa, Anayasa dışında hiçbir kanun hükmü, gelecekte çıkarılacak kanunları sınırlayan veya kanun koruyucunun gelecekteki iradesini ipotek altına almaya çalışan bir anlam ifade edemez. Bu nedenle bu tür hükümler, yalnızca ileride kanun koruyucunun dikkate alması istenilen birer temenni hükmü niteliğindedir. Daima esas olan kanun koyucunun son ve en yeni olan iradesidir. Dolayısıyla hukuki sonuçlar doğurmayan bu tür hükümler uygulamada, vergi iradesinin hatalı yorumlar yapmasına ve gereksiz yere pek çok ihtilaf çıkmasına yol açmaktadır. Umarım hazırlandığı söylenen yeni gelir vergisi ve vergi usul tasarılarında böyle anlamsız düzenlemeler yer almaz.


Bu yazı 2,190 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 28 Mart 2024 2023 yılında elde edilen kar payları ve beyan yükümlülüğü
    • 26 Mart 2024 Arabulucuya başvuru ve şüpheli alacak karşılığı
    • 21 Mart 2024 Vergi incelemelerinin pişmanlığa etkisi
    • 19 Mart 2024 Binek otomobillerin giderleri ve elektrikli araçlar
    • 14 Mart 2024 Yıllık beyanda eğitim ve sağlık harcamaları indirimi
    • 12 Mart 2024 Kiraların gerçek gider yöntemi ile beyanında idari yaklaşımlar
    • 7 Mart 2024 Kira gelirlerinin gerçek gider yöntemi ile beyanı
    • 5 Mart 2024 Kiraların vergilendirilmesi ve emsal kira bedeli esası
    • 29 Şubat 2024 Vergi suçları ve hükmün açıklanmasının geri bırakılması
    • 27 Şubat 2024 Özelgeler ve yanıl(t)ma
    • 22 Şubat 2024 Nakdi sermaye artırımını teşvikte 2023 indirim oranı revizesi
    • 20 Şubat 2024 İşletmelerde gider özgürlüğü
    • 15 Şubat 2024 Konut kira gelirlerinde istisna
    • 13 Şubat 2024 Değerli Konutlar Vergisinde muafiyetler
    • 8 Şubat 2024 Değerli konutlar vergisinin 2024 uygulaması
    • 7 Şubat 2024 Afet hukukunun dağınıklığı
    • 1 Şubat 2024 Örtülü sermayenin hesabı
    • 30 Ocak 2024 Her ilmuhaber menkul kıymet midir?
    • 25 Ocak 2024 2023de birden fazla işverenden ücret alanların beyan yükümlülüğü
    • 23 Ocak 2024 Herkesten bilgi istenebilir mi?




    BİZE ULAŞIN: info@resulkurt.com
    TWİTTER/resulkurt34

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    9,434 µs