Ekonomim.com
Uğur Tandoğan
9 Mayıs 2019
Abiler çoğaldıkça
“Abi”ler çoğaldıkça
Bu abi, başka abi
İlkokuldaki bir çocuğa sormuş adam: “Aritmetikte hangi konulara geldiniz? Dört işlemleri gördünüz mü? Örneğin, bölme biliyor musun?” Çocuk kendinden emin: “Evet biliyorum” demiş. Adam: “O zaman sana bir soru sorayım: Diyelim ki, elinde dört çikolata var. Bunu ağabeyinle eşit olarak bölüştün. Senin kaç çikolatan olur, abinin kaç çikolatası olur?” Çocuk kendinden emin biçimde cevap vermiş: “Abimin üç, benim de bir çikolatam olur”. Adam hayal kırıklığı içinde itiraz etmiş: “Olur mu? Sen bölme işlemini bilmiyorsun? Çocuk gayet sakin cevap vermiş: “Ben bölme işlemini biliyorum da amca, siz abimi bilmiyorsunuz”
Adam, bir aritmetik sorusu sormuştu. Doğru cevap, olması gereken cevap, beklenen cevap “iki” olacaktı. Ama “Abi faktörü” hesaba girince durum değişmişti. Gerçek yaşamda da bazen aynen yukarıdaki fıkradaki “Abi”ler ile karşılaşırız.
Külhanbeyi Abiler
Yeni tanıştığınız bir kişinin duruşuna, haline, tavrına, konuşmasına bakıp belli bir görüş oluşturursunuz. Örneğin, ilk kez karşılaştığınız kişi kaba saba konuşmaktadır. Külhanbeyi tavırları vardır. Sizin o zamana kadar edindiğiniz deneyimlere göre böyle kişiler “Delikanlı abi” olarak bilinir. Böyle kişilerin özü sözü birdir. Ne demişler, “Yiğidi öldür, hakkını ver”; biraz kaba da olsalar da yufka bir yüreğe sahiptirler. Ama kişiyi tanıdıkça bir bakarsınız bu abi, olması gereken “Delikanlı abi” değildir. Ne özü birdir ne de sözü. Yüreği şefkat değil, kin doludur. Kalıbına bakarak onu “Delikanlı” sanmışsınızdır. Çünkü onu, kafanızdaki kalıba göre olması gerektiği gibi düşünmüşsünüzdür. Halbuki o, fıkradaki türden bir “Abi” dir.
Trafikteki “Abi”ler
Trafik, olması gerektiği gibi düşünüp yanıldığımız başka bir arenadır. Örneğin, tek yön yolda ilerliyorsunuz. Yol sizindir; siz öyle sanırsınız. Ancak bir bakarsınız karşınıza bir araba çıkıverir. “ Yazık, yanlışlıkla ters yola girmiş herhalde” dersiniz. Siz öyle sanırsınız. Çünkü siz, medeni bir dünyada olması gerekeni düşünmektesinizdir. Adam size selektör yapar ve geri gitmenizi ister. Ona, ters yoldan geldiğini söylersiniz. Ancak “Abi” zorbadır. Tipinize bakarak, sizi ürküteceğini sanır. Hatta arabasından çıkarak size doğru gelmeye başlar. Ancak son anda durur. Çünkü arkanıza başka arabalar gelmiştir. Onların da sürücüleri arabalarından inmiştir. Ve o arabalarda da “Başka abiler” vardır. Arabasına biner, geri geri gitmeye başlar.
Şirketler ve Abiler
İş dünyasında da benzer durumlarla karşılaşırız. Örneğin, gider bir sigorta şirketine evinizi sigorta ettirirsiniz. Deprem olur, evinizde hasar oluşur. Zararınız ödenecek sanırsınız. Çünkü siz normal mantığınızla düşünürsünüz. Öyle ya, yoksa niye sigortaya prim ödeyesiniz ki? Ama sigorta şirketi ödememek için ipe un serer ve zararı ödemez. Çünkü o şirketteki “Abi”lerin mantığında sigorta poliçesi, sadece zarar oluşmadığı zamanlarda, sadece onlar kazandığında geçerlidir.
Kurumlar ve Abiler
Bu durum, kurum diye bildiklerimizde de karşımıza çıkar. Nedir bir kurumun özelliği? Kurum, kural demektir. Kurum, kişilere bağlı değildir. Belli ilkeleri ve bu ilkelere dayanan kuralları vardır. Tüm kararlar bu kurallara göre alınır. Kurum, tutarlılık demektir. Kurumda verilen kararlar birbiri ile çelişmez. Çünkü kararlar aynı mantık ve ilkeye dayanır. Ama bir bakarsınız, kararlar çok keyfi çıkıyor. Hiçbir tutarlılığı yok, birbiri ile çelişiyor. Sorun nerededir? Sorun, yanılgıdadır. Çünkü, kurum sandığınız, kurum değildir. Çünkü orada da yetkili “Abi”ler vardır. Kurumluğu, sadece tabelasında kalmış bir ibaredir.
Sonuç
İlişkilerde karşı taraftan belli davranışlar bekleriz: “Delikanlı” ise, delikanlı gibi davranmasını; trafikte herkesin kurallara uymasını; kurumsa, kurum gibi davranmasını. Ama olmaz, her yerde zaman zaman, fıkradaki gibi “Abi”lere rastlarız. “Abi”ler çoğaldıkça bu örnekler artar; “Abi”ler arttıkça da uygar dünyadan uzaklaştığınızı hissedersiniz. Çünkü uygarlık, bir kurallar manzumesidir. Eğer bu olmazsa yaşam, balta girmemiş bir ormanda yaşamaktan farksız olur.
Bu yazı 1,722 defa okundu.
Diğer köşe yazıları
Tüm Yazılar
-
8 Temmuz 2025
Çarşıya kiraz geldi de hoppala bu ne fiyat
-
1 Temmuz 2025
Bir pazar macerası ve sığırlar
-
24 Haziran 2025
Bir araştırma ve düşündürdükleri
-
17 Haziran 2025
Trafik cezaları üstüne
-
10 Haziran 2025
Beşer şaşar, yapay zek? da
-
3 Haziran 2025
Kitaplar ve anıları
-
27 Mayıs 2025
Yaban
-
20 Mayıs 2025
Temiz tuvalet uygarlık göstergesidir
-
13 Mayıs 2025
Her iş insanda biter
-
6 Mayıs 2025
Başlamadan biten programlar galerisi
-
29 Nisan 2025
Meslek ve üniversite seçimi
-
22 Nisan 2025
Otoriter rejimler ve üniversiteler
-
15 Nisan 2025
Genç işsizliği ve düşündürdükleri
-
8 Nisan 2025
Esas mesele saat mi?
-
25 Mart 2025
Tek yol demokrasidir
-
18 Mart 2025
İhtiyaçlar ve liderlik
-
11 Mart 2025
Geçen hafta ne yaptınız?
-
4 Mart 2025
Delinen sigara yasağı ve düşündürdükleri
-
25 Şubat 2025
Bir yargı öyküsü ve düşündürdükleri
-
11 Şubat 2025
Yapay zeka ve toplumların aptallığı gelişirken
Yorumlar
+ Yorum Ekle