Osman Arıoğlu
26 Temmuz 2019
Merkez Bankasından cesur hamle
Merkez Bankası’ndan cesur hamle
Son günlerde, birinci gündem maddesini Merkez Bankası oluşturmaya başlamıştı. Zira Merkez Bankası Başkanı ani bir şekilde görevden alınmış, yerine yardımcısı Murat Uysal getirilmişti. Bu değişiklikten sonra piyasalar Merkez Bankası’nın temmuz toplantısında anlamlı bir faiz indirimi yapacağı beklentisini zaten satın almaya başlamıştı. Son açıklanan haziran enflasyon rakamları sonrasında gösterge faiz ile enflasyon arasında yaklaşık sekiz puan bir fark söz konusuydu. Piyasadaki durgunluk ve artan bütçe açığı piyasalarda yeni bir nefes gerekliliğini kaçınılmaz hale getirmişti.
Dış dünyadaki gelişmeler
Bu yılın ilk aylarında hem ABD’de hem de AB’de artık parasal genişlemenin sınırına gelindiği, faiz artırım sürecinde olan ABD Merkez Bankası’nın yıl içerisinde kaç defa faiz artırımını yapacağı tahminleri yapılmaktaydı. Oysa geçtiğimiz ay içerisinde başlayan ve temmuzda daha da belirginleşen durum; ABD ve AB’nin piyasalardaki durgunluğu gidermek ve kendi ihracat kapasitelerini artırmak için parasal genişlemeye devam edeceklerini ve faiz hadlerinde bırakın artırımı, indirim yoluna gitmeleri normal bir beklenti haline gelmişti. Merkez bankamızın faizde 425 baz puanlık indirim yaptığı bugünde Avrupa Merkez Bankası da faiz oranlarında bir değişiklik yapmadığını açıkladı. AB’de de gelişmeler beklentiler doğrultusunda yaşandı. Şimdi sırada ABD Merkez Bankası var. Normal şartlarda Fed tarafından da 25 baz puanlık bir faiz indirimi yapılacağı neredeyse piyasalarda satın alınmış durumda.
Siyasi havadaki iyileşme
Türkiye genel siyasi durumuna bakıldığında da S400 meselesi sonrasında ABD tarafından Türkiye’ye ciddi bir yaptırım uygulanmayacak olması noktasında kanaatlerin belirginleşmesi, ABD Başkanı Trump’ın bu meselede Türkiye’yi haklı buluyor olması ve akabinde de yaklaşık 28 aydır ABD’de tutuklu bulunan Halk Bankası eski Genel Müdür Yardımcısı Hakan Atilla’nın serbest bırakılarak Türkiye’ye dönmesi, ortamın anlamlı bir faiz indirimi açısından son derece uygun hale geldiğinin net göstergesi durumundaydı.
Aslında piyasada genel olarak 300 baz puanlık bir indirim normal karşılar durumdaydı. Ard arda gelen bu olumlu gelişmelerin sonucunda Merkez Bankası açısından daha anlamlı bir faiz indirimi için ciddi bir psikolojik fırsat yakalanmış durumdaydı. Bence Merkez Bankası bu fırsatı son derece doğru şekilde değerlendirdi. Faiz hadlerinde 425 baz puanlık indirim de gösterge faizin yüzde 20 psikolojik sınırının altına, yüzde 19.75’e inmesini sağlamış oldu. Bu uygun ortam sayesinde ilk anda döviz kurunda ufak yönlü bir yukarı hareket olsa da kısa süre içerisinde bu dalgalanma yerini sükûnete bırakmış oldu.
Önümüzdeki dönemde özellikle ABD Merkez Bankası kararından sonra döviz kurunda bir miktar daha aşağı yönlü seyrini devam edebileceği ve bunun da Merkez Bankası açısından yeni bir faiz indirimi fırsatı oluşturacağını söylemek kâhinlik olmayacaktır. Merkez Bankası faiz kararının arkasından mevduat faizlerinden başlayan ve kredi faizleri ile devam edecek olan aşağı yönlü seyir, yatırım ortamının iyileşmesi ve piyasaların canlanması sürecini beraberinde getirecek. Doğal olarak, piyasalardaki canlanma ölçüsünde vergi gelirlerinde de iyileşme görülecektir. Döviz kurlarında düşük olmayan ancak istikrarlı hale gelen süreç ile ihracat artışında olumlu seyrin devam etmesi normal bir beklenti olacaktır. Bütün bunlar Türkiye’de normalleşme sürecinin başladığının önemli bir göstergesi olacaktır.
Esasen Türkiye’de ekonomideki kırılganlıklardaki birinci etkeninin siyasi gerginlikler olduğunu bir kez daha net bir şekilde örmüş olduk. Ümit ediyoruz ki, bu iyimser hava yapısal reformlarla devam eder, böylece de enflasyonda tekrar tek haneli rakamları görmemiz uzak olmaz. Sonuçta da Türkiye yeniden yan sanayisini güçlendiren, teknoloji ve ihracat kapasitesi ile gelişimini devam ettiren bir ülke konumuna gelir. Elbette turizmden kaynaklanan döviz girişlerinin de bu olumlu seyre ciddi bir katkısının olduğunu unutmamak gerekir. Bütün bu gelişmelerin sonucunda 2023 hedeflerine yakınsamak mümkün olabilecek.
Bu yazı 1,501 defa okundu.
Diğer köşe yazıları
Tüm Yazılar
-
18 Mart 2024
Cari açık gidişatı
-
4 Mart 2024
Döviz nereye?
-
19 Şubat 2024
Bir Danıştay DDK kararı ve damga vergisi uygulaması
-
5 Şubat 2024
Anayasa Mahkemesinin enflasyon muhasebesine ilişkin kararı kimleri etkileyecek?
-
22 Ocak 2024
Anayasa Mahkemesinin enflasyon düzeltmesine ilişkin kararı
-
8 Ocak 2024
Bilmediğini bilmemek veya cehaletin dayanılmaz cazibesi
-
25 Aralık 2023
Ademi Tahsis İlkesi
-
11 Aralık 2023
Enflasyon muhasebesi uygulaması
-
27 Kasım 2023
Ekonomilerde stagflasyon ihtimali
-
13 Kasım 2023
Faiz artırımlarının sonuna geliniyor mu?
-
30 Ekim 2023
Nice 100 yıllara
-
16 Ekim 2023
İsrail-Filistin savaşı ve ekonomiye etkileri
-
2 Ekim 2023
Parite nereye?
-
18 Eylül 2023
OVP ne söylüyor?
-
4 Eylül 2023
Son Merkez Bankası kararları ve geleceğe bakış
-
11 Kasım 2022
Sermaye kaybı nedeniyle sermaye artırımında yeni düzenleme
-
19 Şubat 2021
Finansman gider kısıtlaması uygulaması başladı
-
9 Haziran 2020
Kambiyo muamele vergisi uzun süreli olmayabilir
-
1 Haziran 2020
Biraz parasal genişleme hemen enflasyon yaratmaz
-
20 Nisan 2020
Koronavirüs önlemleri
Yorumlar
+ Yorum Ekle