En Sıcak Konular

Osman Arıoğlu


Osman Arıoğlu
17 Ocak 2020

Merkez Bankası faiz kararı üzerine



Merkez Bankası faiz kararı üzerine

Her zaman olduğu gibi Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın faiz kararı bu defa da en çok merak edilen, farklı tahmin ve beklentilerin olduğu bir konuydu. Tahminler, faizin 250 baz puan indirileceğinden hiç değiştirilmeyeceğine kadar farklı idi. Elbette bu tahminlerin bazısında yönlendirme amacı da taşındığı aşikardır. Nihayet beklenen gün geldi ve 16 Ocak’ta Merkez Bankası, 2020’nin ilk faiz kararını açıkladı ve faiz oranlarını 75 baz puan indirerek 11.25’e getirdi. Bu karar bize gösteriyor ki; geçen bunca tecrübe ile Merkez Bankası elindeki verileri en doğru şekilde kullanmaya başladı. Son üç faiz kararında da aslında aynı hassasiyeti gözlemek mümkün.

Önceki iki faiz kararı da bu anlamda çok daha kritikti. İlk karar öncesinde, önceki başkanın olağandışı bir şekilde görevden alınmasından sonra bir faiz indirimi yapılacağı kesindi ancak oran konusu yine spekülasyona açıktı ve yeni başkan açısından en önemli imtihan niteliğindeydi. 400 baz puanlık indirimle yeni başkan, ‘ben piyasayı takip eden değil yön veren konumda olacağım’ demiş oldu. Esasen enflasyon ile Merkez Bankası gösterge faiz oranı arasında ciddi bir fark açılmıştı ve artık ekonomi yüksek faiz oranından ciddi bir şekilde etkilenmeye başlamıştı. Merkez Bankası’nın o gün için cesur sayılan ancak daha sonra son derece net bir şekilde görülen bu yerinde kararını sonraki 200 baz puanlık indirimi yapan kararı takip etti. Her iki kararda da Merkez Bankası enflasyon ile faiz arasında yine de bir marj bırakmayı tercih etmişti. Bu da ekonomi literatürüne uygun hamleydi. Son faiz kararı ile de enflasyon ile faiz oranları arasında neredeyse herhangi bir marj bırakmayacak noktaya kadar gelmiş oldu. Aslında bu karar da bize göre Merkez Bankası’nın piyasaları takip eden değil beklentileri de içerecek şekilde yönlendirmeyi tercih eden bir pozisyon takip ettiğinin göstergesi olması bakımından anlamlı. Bazı agresif oran bekleyenlerin beklediği kadar agresif de olmayan ancak ben buradayım ve yakın izlemedeyim diyen bir karar oldu. Zaten kararın ilk etkisi de piyasada olumlu ve Merkez Bankası’na güveni yükseltici bir sonuç doğurdu.

Her üç karar da Merkez bankasına olan güveni artırıcı sonuç doğurdu. Bundan sonra, piyasaları dikkatlice yönlendirmek, hem de dikkatlice gözlemlemek ve Merkez Bankası’na güveninin devamı daha kolay olacak. Şayet her şey yolunda giderse, yılın ilk yarısında Merkez Bankası’nın faiz indirimlerine devam edebileceğini ve gösterge faizi tek haneli rakamlar olarak da görebileceğimizi söylemek kehanet olmayacak. Burada temel belirleyici enflasyondaki gelişmeler olacak.

Enflasyon ve faizin hangisinin sebep hangisinin sonuç olduğu konusu hep tartışılır. Bize göre her ikisi de hem sebep hem de sonuç durumunda olabilir. Burada Merkez Bankası ve ekonomi yönetimimin kararlılığı ve onlara olan güven son derece önemli. Elbette genel konjonktürü doğru okuyup ona göre proaktif ve isabetli adımlar atabilmek de bu güvenin ana unsurudur.

Şu anda dünyadaki trend negatif faiz veya düşük faiz ile ekonomileri canlandırma yönünde. Gelişmiş ülkeler yeniden büyüme sağlayabilmek için bir hayli çaba sarf ediyorlar. Bunun bariz bir örneği geçen yıl faiz artırımı yapacağını söyleyen Fed’in bırakın artırımı faiz indirimleri yaptığı bir yılı geride bıraktık. Gelişmiş ülke merkez bankalarının çoğu piyasayı canlandırmak için ya indirim veya faizi sabit tutma yoluna gitmek zorunda kaldı. Bütün bu etkenlerin toplu sonucu Türkiye’de de enflasyonun hızla düşmesi ve faiz indirimleri ile piyasada geçen yıl yüzde 29-30’lara varan kredi faizlerinin yüzde 11 civarlarına gelmesini sağlayan bir ortamın oluşmasına neden oldu.

Merkez Bankası cesur fakat dengeli kararları nedeniyle takdiri hak ettiğinin altını çizmek gerekiyor. Zira, gaza getirmek isteyenlerin dediği gibi iki puan veya üzerinde bir faiz indirimi yapmayarak, piyasa gidişatını okuyamayan bir mesaj vermediği gibi faiz indirimlerinden vaz geçtiği gibi bir yanlış bir algı da oluşturmamak adına faiz enflasyon arasındaki marjı neredeyse tamamen kullanarak 75 baz puanlık bir in indirime gitti.

Umarız çevresel şartlarda, özellikle siyasi gerginliklerin çözülmeye devam etmesi ile beraber Türkiye’de yatırım ortamı yeniden canlanacağı ve 2020 büyümenin ivme kazandığı bir yıl olur. Tekrar belirtmek isteriz ki, hepimiz aynı gemideyiz. Ülkede faiz oranlarının iyileşmesi yatırım ortamının elverişli hale gelmesini sağlayacak, ekonomik istikrar ile de istihdamın gelişmesi ve ülkenin milli gelir seviyesine yükselmeye devam etmesi ihracat ve turizmin de daha olumlu etkilenmesi sayesinde bu iyi gidiş kalıcı hale gelecek. Yeter ki, başta hukuk alanı olmak üzere her alanda güven unsurunu geliştirici adımlarla ilerleyelim.


Bu yazı 1,209 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 1 Nisan 2024 Fed faiz indirimi ne zaman?
    • 18 Mart 2024 Cari açık gidişatı
    • 4 Mart 2024 Döviz nereye?
    • 19 Şubat 2024 Bir Danıştay DDK kararı ve damga vergisi uygulaması
    • 5 Şubat 2024 Anayasa Mahkemesinin enflasyon muhasebesine ilişkin kararı kimleri etkileyecek?
    • 22 Ocak 2024 Anayasa Mahkemesinin enflasyon düzeltmesine ilişkin kararı
    • 8 Ocak 2024 Bilmediğini bilmemek veya cehaletin dayanılmaz cazibesi
    • 25 Aralık 2023 Ademi Tahsis İlkesi
    • 11 Aralık 2023 Enflasyon muhasebesi uygulaması
    • 27 Kasım 2023 Ekonomilerde stagflasyon ihtimali
    • 13 Kasım 2023 Faiz artırımlarının sonuna geliniyor mu?
    • 30 Ekim 2023 Nice 100 yıllara
    • 16 Ekim 2023 İsrail-Filistin savaşı ve ekonomiye etkileri
    • 2 Ekim 2023 Parite nereye?
    • 18 Eylül 2023 OVP ne söylüyor?
    • 4 Eylül 2023 Son Merkez Bankası kararları ve geleceğe bakış
    • 11 Kasım 2022 Sermaye kaybı nedeniyle sermaye artırımında yeni düzenleme
    • 19 Şubat 2021 Finansman gider kısıtlaması uygulaması başladı
    • 9 Haziran 2020 Kambiyo muamele vergisi uzun süreli olmayabilir
    • 1 Haziran 2020 Biraz parasal genişleme hemen enflasyon yaratmaz




    BİZE ULAŞIN: info@resulkurt.com
    TWİTTER/resulkurt34

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    7,378 µs