En Sıcak Konular

Uğur Tandoğan
Ekonomim.com

Uğur Tandoğan
21 Ocak 2025

Bu dünyadan Jimmy Carter geçti-2



Amerika Birleşik Devletleri 39. Başkanı Jimmy Carter 100 yaşında öldü. Bir dönem (1977-1981) başkanlık yaptı. İkinci dönem için de adaylığını koydu ama seçimi Ronald Reagan’a karşı kaybetti. 

Son yazımda onun siyasi hayata atılıncaya kadar geçirdiği evreyi ve kişiliğinin gelişmesine katkı sağlayan deneyimlerini aktarmıştım. Bu yazımda da özü sözü bir olmuş, siyasal yaşamda çok az rastlanan bir başkanın buna örnek olacak bazı olaylarına yer vereceğim.

Başkan oluşu

Jimmy Carter  başkanlık seçimine  girdiğinde ülkede tam bir güven krizi yaşanıyordu. Buraya nasıl gelinmişti? İkinci kez başkan seçilen (1972) Richard Nixon’ın bu döneminde “Watergate skandalı” ortaya çıkmıştı. Demokrat Parti’nin merkezi Watergate binasında idi. “Başkanı Yeniden Seçtirme Komitesi” tarafından kiralanan beş kişi gizlice girdikleri bu binada yakalandılar. Bakan Nixon, bu olayla ilgisinin bulunmadığını söyleyerek suçu inkâr etti. Ancak yalanı ortaya çıkınca Temsilciler Meclisi Adalet Komisyonu, Temmuz 1974'te Nixon'ın yargılanmasına karar verdi. Bunun üzerine Başkan Nixon istifa etti ve yerine Başkan Yardımcısı Gerald Ford başkan oldu ve Ford başkanlık yetkisini kullanarak Nixon’u affetti. Bu şekilde Richard Nixon yargılanmaktan kurtuldu. Diğer taraftan ABD, Vietnam’dan askerlerini çekmek zorunda kalmıştı. 

Ülkede 1973 petrol krizi ve Vietnam Savaşı harcamalarının etkisiyle oluşan zor bir ekonomik durum yaşanıyordu. Şöyle ki: Bir taraftan yüksek enflasyon, diğer taraftan yüksek işsizlik vardı. (Ekonomi literatüründe buna “stagflation” denir). Öte yandan dolar değer kaybediyordu ve devlet harcamaları yüksekti.

Jimmy Carter işte böyle bir ortamda Cumhuriyetçi Gerald Ford’a karşı  başkanlığa adaylığını koydu. Washington D.C. siyasi dünyasından olmayan, “Dışardan biri/bir yabancı” olarak gelen Jimmy Carter, “dürüstlüğünü” öne çıkararak seçim kampanyasını yaptı. Amerikan kamuoyuna “Size yalan söylemeyeceğim” dedi ve 1977 yılında başkan oldu.

Enerji konusu

Jimmy Carter’ın başkanlığı döneminde uğraştığı en önemli konulardan birisi enerji sorunu idi. Sorunun çözümüne uzun vadeli bir bakış açısı ile yanaşıyordu.

Jimmy Carter, 1977 yılının Haziran ayında bir gün basın mensuplarını ve seçkin bir davetli grubunu Beyaz Saray’ın çatısında bir açılışa çağırdı. Sıcak su için çatıya döşenen güneş enerjisi panellerinin açılışını yaptı. Bu, güneş enerjisinin önemini ve verilen değeri göstermek açısından anlamlı bir çıkış idi. 

Carter, enerji sorunu konusundaki kararlı tutumunu sürdürdü. Örneğin, 1978 yılında 3 Mayıs’ı “Güneş Günü ( Sun Day)” ilan etti.  İlk Güneş Günü’nde Federal Solar- araştırma tesisinde şiddetli yağmur altında yaptığı konuşmada güneşin üstünlüğünü şöyle belirtmişti: “Güneş ışığına kimse ambargo koyamaz. Sularımızı zehirlemez. Pis koku ve dumandan arınmıştır.  Hiçbir kartel güneşi kontrol edemez. Geriye sadece bu gücü toplamak, depolamak ve kullanmak kalıyor.”

Carter’ın alternatif enerji kaynakları ve enerjide tasarruf konusundaki tutkusu sadece sözde kalmamıştı. Araştırma için bütçeye kaynak koydurmuştu. Evinde güneş panelleri koyacaklar ya da rüzgar enerjisi kullanacaklar için vergi indirimi paketleri hazırladı. Güneş enerjisi ile ilgili araştırma yapmak için fon ayırdı. Otoyollarda maksimum hız sınırını 55 mile çekti. Ancak ondan sonra gelen 40. Başkan Donald Reagan tümüyle serbest piyasa yaklaşımına inanmış biri olarak bu fonları kıstı ve söz konusu vergi indirimlerini kaldırdı. Ve de Beyaz Saray’ın tepesine konmuş olan güneş panellerini kaldırttı.

Dost acı konuşur

Jimmy Carter’ı diğer Amerikan başkanlarından ayıran en önemli özelliği dürüstlüğü ve açık sözlülüğü idi. Halkına doğruları açık ve net olarak aktarması idi. Onun 15 Temmuz 1979 tarihinde televizyondan halka yaptığı konuşması, ne kadar farklı bir başkan olduğunu anlatması bakımından çok önemlidir.

Nasıl bir ortam vardı? İran’da İslami devrim olmuş ve ikinci bir petrol krizi çıkmıştı. Yapılan kamuoyu araştırmasında ülkede tam bir güven sorunu yaşandığını gösteriyordu. Halkın çoğunluğu demokrasiye güvenini kaybetmişti ve hükümetin sorunların üstesinden geleceğinden emin değildi. Bunu üzerine Carter, Amerikan siyasi literatürüne “Keyifsiz konuşma” (Malaise speech) diye geçen o acı konuşmayı yaptı.

Carter, konuşmayı enerji sorunu için planlamıştı. Ama başkanlık dinlenme kampı olan Camp David’e çağırdığı politikacıları ve halktan kişileri dinleyince konuşmanın ana vurgusu değişti. Genel kanı, birincil endişenin enerji değil, “Ahlâk ve maneviyat krizi” olduğu idi. Yaptığı konuşmadan bazı ilginç pasajlar şöyle: “Biz çalışkanlığımız, güçlü ailelerimiz, dostluk ilişkilerimiz ve tanrıya olan inancımızla gurur duyan bir millettik. Ama birçoğumuz zevk-ü sefaya ve tüketime tapar olduk. Kimlikler artık kişinin ne yaptığı ile değil de sahip olduklarıyla tanımlanır oldu.

Amerikan’ın maneviyat krizinin belirtileri her tarafta. Tarihte ilk kez Amerikan halkının çoğunluğu gelecek 5 yılın geçmiş 5 yıldan daha kötü olacağına inanıyor. Halkımızın üçte ikisi oy kullanmıyor. Amerikan işçisinin prodüktivitesi düşüyor. Amerikalıların gelecek için tasarruf etme isteği seviyesi, diğer Batılı milletlerin istek seviyesinin altında kalıyor.”

Son söz

Jimmy Carter ilk başkanlık seçiminde halka hep gerçekleri söyleyeceği sözünü vermişti. Başkanlık döneminde buna sadık kaldı. Yukarda sözünü ettiğim konuşma da bu doğrultuda Amerikan kamuoyuna yapılmış keskin bir öz eleştiridir. 

Liderlikte dürüstlük, olmazsa olmaz bir niteliktir. Lider, yol göstericidir. Gerektiği anda, popülerliğinin zedeleneceğini bilse bile gerçekleri halkına açıklamaktan çekinmemelidir. Ne demişler: Dost acı konuşur. 



Bu yazı 90 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 4 Şubat 2025 DeepSeek ve düşündürdükleri
    • 28 Ocak 2025 Yine yandık, yine öldük
    • 21 Ocak 2025 Bu dünyadan Jimmy Carter geçti-2
    • 7 Ocak 2025 Bu dünyadan Jimmy Carter geçti (1)
    • 31 Aralık 2024 Nasıl bir yıl olmasın?
    • 24 Aralık 2024 Diplomalı beceriksizler eline düşmemeliyiz
    • 17 Aralık 2024 Telekomünikasyonda kalitesizlik tekeli
    • 10 Aralık 2024 Kravatın yeniden yükselişi
    • 3 Aralık 2024 Cesaret
    • 26 Kasım 2024 Saçmalıklar
    • 19 Kasım 2024 Tıkanan kavşaklar sorunumuz
    • 12 Kasım 2024 Mutsuz toplum
    • 5 Kasım 2024 Süt meselesi
    • 29 Ekim 2024 Patates kızartması meselesi
    • 22 Ekim 2024 Avrupanın hasta insanı olma yolunda
    • 15 Ekim 2024 Kalbe dolan ilk bakış gibi, ilk iş deneyimi de unutulmaz
    • 9 Ekim 2024 Gençlerimizi, geleceğimizi kaybediyoruz
    • 1 Ekim 2024 Bir düğünün düşündürdükleri
    • 24 Eylül 2024 Eşeğin büyüğü ahırda
    • 17 Eylül 2024 Olimpiyat sonuçları kaçınılmazdı




    BİZE ULAŞIN: info@resulkurt.com
    TWİTTER/resulkurt34

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    9,023 µs