En Sıcak Konular

Cem Kılıç
Milliyet Gazetesi

Cem Kılıç
25 Mayıs 2014

Meslek hastalıkları her gün öldürüyor



Meslek hastalıkları her gün öldürüyor

 

 

Milliyet

 

İş kazalarını kimse görmezden gelemiyor. Ancak meslek hastalıklarının üstü örtülmeye çalışılıyor. Kamuda 1000 madenciden 24’ünde meslek hastalığı çıkarken, özel sektörde hastalık oranı ‘sıfır’ olarak görünüyor!

Soma’daki facia dikkatleri iş kazalarına çevirdi. Fakat iş kazası kadar meslek hastalıkları da çok önemli. İş kazası gerçekleştiği an etki gösteriyor. Meslek hastalığı ise uzun bir kuluçka dönemi sonunda ortaya çıkıyor ve kalıcı hasarlar bırakabiliyor. Diğer yandan meslek hastalıklarının tespit edilmesi çok zor olduğu için, meslek hastalığına yakalanan işçilerin haklarını elde etmeleri de neredeyse imkansız hale geliyor.

İş kazasına uğrayanlar, gerçekleşen kazanın sonuçları net ve görünür olduğu için haklarını öyle ya da böyle elde edebiliyor. Ancak meslek hastalıklarında işçinin hangi işyerindeki çalışma koşulları neticesinde bu hastalığa yakalandığını tespit zor olduğu için haklarını almaları çok zor olabiliyor.

SGK İstatistiklerine göre toplam 724 işyeri kömür ve linyit çıkarılması işinde faaliyet gösteriyor. Bu işyerlerinde toplam sigortalı çalışan sayısı 54 bin 581. Bu sektörde toplam 231 meslek hastalığı kayıtlara geçmiş. Meslek hastalıklarının yüzde 90’ı madenlerde yaşanıyor. Meslek hastalığı bakımından riskli sektörler arasında metal, inşaat ve tekstil de bulunuyor. Bu açıdan bakıldığında kömür çıkartmanın öldürmüyorsa, süründürdüğünü söylemek mümkün.

Tespiti çok zor

 Meslek hastalığı, sigortalının yaptığı işin niteliğinden dolayı tekrarlanan bir sebeple veya işin yürütüm şartları yüzünden uğradığı geçici veya sürekli hastalık, bedensel veya ruhsal özürlülük hali olarak tanımlanıyor. Toz, gürültü, ergonomik olmayan sandalyeler gibi nedeniyle gerçekleşen rahatsızlıklar meslek hastalığı olarak değerlendiriliyor. Madencilerde en çok solunum yetmezliği, pnömokonyoz (toza bağlı akciğer hastalığı) gibi meslek hastalıklarına rastlanıyor.

İşçiye meslek hastalığı tespitinin konulmasında farklılıklar var. Özel sektörde işyeri hekimi ve özel hastaneler tarafından meslek hastalıklarının tespiti yapılıyor. İşyeri hekiminin uzman olmaması veya işveren tarafından baskı görmeleri neticesinde meslek hastalıklarını tespit edememeleri durumu yaşanıyor. Diğer yandan Türkiye Taş Kömürü İşletmeleri’nde çalışan işçilerin meslek hastalıklarının tespiti meslek hastalıkları hastaneleri tarafından yapılıyor. Böyle olunca da kamuda çalışan işçilerin meslek hastalıkları çok daha kolay tespit edilebiliyor. Sağlık Bakanlığı’nın verilerine göre, madencilerde en çok görünen pnömokonyoz hastalığının kamu işçilerinde görünme oranı her 1000 işçide 24 iken, özel sektörde çalışan madencilerde bu oran sıfır. Özel sektöre ait madenlerde çalışanların hastalığının tespit edilmemesi, bu rahatsızlıkları yaşamadıkları anlamına gelmiyor. Meslek hastalıklarına ilişkin bilgi eksikliği ve meslek hastalıklarının ortaya çıkmasındaki gecikme nedeniyle mağdur olmaları durumu yaşanıyor.

 Hastalıkların işten ayrıldıktan ne kadar süre sonra ortaya çıktığında meslek hastalığı olarak değerlendirileceği yönetmelikle belirlenmiş. Dolayısıyla çalışanların periyodik muayenelerinde tespit edilmeyen rahatsızlıkların ilerde ortaya çıkabilecek meslek hastalıklarının üstünü örtmesi durumu yaşanabiliyor.

Dayıbaşı sistemi

 Günümüzde gelişmiş ülkeler “decent work” yani düzgün iş anlamına gelen kavramı tartışıyorlar. Bu kavram henüz bizim için yeni bir kavramken, Soma faciasıyla uluslararası literatüre utanç duyacağımız, tam Türk işi denilecek, yepyeni bir kavram kazandırmış olduk; “dayıbaşı sistemi.”

Dayıbaşı sistemi taşeron sistemi içerisinde taşeronluk anlamına da gelebilir. Bu kavram, tartışmalı ve işçilik haklarının yok edildiği bir çalışma düzeninde insanların üretim için yarıştırılması, ücretlerin performansla ilişkilendirilmesi yerine tamamen kölelik düzeninde görülen ilkel bir ödüllendirmeyi ifade ediyor.

En ilkel değerlendirme

 Çalışanlar arasından birer “dayıbaşı” seçiliyor, bunlar ekiplerini kuruyor ve yaptıkları fazladan üretime göre fazladan para alıyorlar. Ekstradan gelen para dayıbaşına gidiyor. Çalışanlara, dayıbaşının insafına göre üç - beş kuruş ilave ücret veriliyor. Yani tam bir kölelik.

 Ancak bunda sendikanın da payı var. Çünkü bu işleyişi bilmemeleri mümkün değil. Sendikanın şimdi aklına geliyor ve disiplin kurulunu çalıştırmaya karar veriyor. Ne var ki olan oldu, giden gitti...
 
Tablo görünenden daha da kötü

 SGK’nın rakamları sadece kayıtlı madenleri ve sigortalı çalışanları kapsıyor. Maden İşleri Genel Müdürlüğü’nün ruhsat verilerine göre işletme ruhsatı sayısı 13 bin 382. Yani maden arama işi kayıtların çok ötesinde. Bu rakama kömür dışındaki madenler de dahil. Ancak çok küçük 30 - 40 kişinin çalıştığı pek çok madenin varlığı biliniyor. Soma gibi çok büyük bir madende alınmayan önlemlerin, daha küçük madenlerde alınmış olma ihtimali çok düşük. Tablonun çok daha vahim olduğunu söylemek mümkün. Dolayısıyla ruhsat verilmesinden başlayarak, taşeron, dayıbaşı adı ne olursa olsun madende tehlike yaratan bütün unsurların temizlenerek yeni bir sayfa açılması gerekiyor. Aksi taktirde ne yazık ki Soma faciası son olmayacak. Her gün aynı endişelerle madene inmek zorunda kalan işçilerimizin yasını tutmaya devam edeceğiz. 



Bu yazı 2,287 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 22 Nisan 2024 Geride kalanlara aylık bağlanması
    • 15 Nisan 2024 Buluş yapan işçi bedelini nasıl alır?
    • 12 Nisan 2024 Yıllık izinle ilgili her şey
    • 9 Nisan 2024 Aralıklı çalışmada yıllık izin hakkı
    • 8 Nisan 2024 Aralıklı çalışmada kıdem tazminatı
    • 6 Nisan 2024 Bayram sonrası telafi çalışması
    • 3 Nisan 2024 Yaşlılık yüküne yeni çözüm gerek
    • 29 Mart 2024 Fazla çalışmanın ispatı
    • 25 Mart 2024 Yoksulluk ve zorla çalıştırma
    • 22 Mart 2024 Özel güvenlik ilgi bekliyor
    • 18 Mart 2024 Yemek yardımı neden önemli?
    • 15 Mart 2024 Ramazanda çalışma hayatı
    • 11 Mart 2024 İş sözleşmesi ve işyeri devri farklı
    • 8 Mart 2024 Çocuk hakları
    • 2 Mart 2024 Dışarıdan primle memur emekliliği
    • 26 Şubat 2024 Haftalık çalışma süresi kısalır mı?
    • 23 Şubat 2024 Sosyal hareketlilik ve gelir eşitsizliği
    • 19 Şubat 2024 Emeklilik için doğum borçlanması
    • 16 Şubat 2024 Dövizle ücretin sınırları neler?
    • 12 Şubat 2024 Kıdem tazminatı tavanı arttı




    BİZE ULAŞIN: info@resulkurt.com
    TWİTTER/resulkurt34

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    7,222 µs