Ekonomim.com
Uğur Tandoğan
4 Ağustos 2015
Çanakkale zor geçiliyor
Bir anlamlı etkinlik
Feribottan denize atladılar. Karaya 1915 metre vardı. Sahilden büyük alkış koptu. Karaya çıktıklarında da alkışlandılar. Kendilerine madalya takıldı. Yaşları 15 ile 85 arasında, 768 kişi idi. Bundan 100 yıl önce de (25 Nisan 1915) binlercesi bu koydan karaya çıkmıştı. Ama böyle karşılanmadılar. Çıkanların 33 bini bir daha memleketlerine sağ dönemedi. Çünkü 1915 yılında karaya çıkanlar Anzak askerleri idi. Avustralya ve Yeni Zelanda askerlerinin oluşturduğu kolordunun askerleri (ANZACs-Australian and New Zealand Army Corps). Geçtiğimiz hafta 1 Ağustosta karaya çıkanlar ise yerli ve yabancı yüzücülerdi.
Çanakkale Savaşının 100. yılı nedeniyle, Türkiye Milli Olimpiyat Komitesi tarafından, Kulaçlar Barışa sloganıyla Gelibolu 1915 Yüzme Etkinliği gerçekleştirildi. Seyrettiğim bu etkinlik iki açıdan çok heyecan verici idi. Birincisi, tarihsel anlamı; havada barut kokusu yerine dostluk ve sporculuk ruhu vardı. İkinci heyecan verici olay da, yedi yaşında iken yüzme okuluna yazdırdığımız yeğenimiz, 32 yaşında bir yetişkin olarak orada yüzdü.
Gerçek destan, gerçek lider
Çanakkalede düşmana karşı gerçek bir destan yaratılmıştı. Gerçek destan diyorum, çünkü günümüzde destan sözcüğü de çok ucuzlatıldı. Çok güçlü bir düşmana karşı savaşır ve savaş alanında 57 bin insanınızı kaybeder, ama onlara geçit vermezseniz, işte bu gerçek bir destandır.
Gerçek liderler, güç zamanlarda liderliklerini gösterirler. Gerçek lider diyorum, çünkü günümüzde lider sözcüğü de çok ucuzlatıldı. Gerçek liderler, önderlik ettikleri toplulukları güçlüklerden selamete çıkarırlar. Değerleri, rakipleri ve düşmanları tarafından da takdir ve teslim edilir. İşte Mustafa Kemal Atatürk böyle bir dünya lideri idi. Çanakkale savaşında, Anafartalar cephesinde kurmay albay olarak düşmana dur demişti.
Gerçek liderler, davranışları ve sözleri ile seçkinleşirler. M. Kemal, 57. Alaya şu meşhur mesajı yollamıştı:
Ben size taarruzu değil, ölmeyi emrediyorum. Biz ölünceye kadar geçecek zaman zarfında yerimizi başka birlik ve komutanlar alacak. Çanakkale savaşında askerlerine ölmeyi emreden Mustafa Kemal, aynı savaşta çocuklarını kaybetmiş Anzak annelerine de 1934 yılında yolladığı mektupta şöyle demişti:
Uzak diyarlardan evlatlarını harbe gönderen analar! Gözyaşlarınızı? dindiriniz. Evlatlarınız bizim bağrımızdadır. Huzur içindedirler ve rahat uyuyacaklardır. Onlar bu? topraklarda canlarını verdikten sonra, artık bizim de evlatlarımız olmuşlardır.
Çanakkale hâlâ geçilmiyor
1 Ağustos günü Anzak Koyu'nda yaşadığımız heyecan verici, göz yaşartıcı etkinlikten sonra şehitliği ziyaret ettik ve oğlumuzu İstanbula yolcu ettik. Biz de Eceabattan Çanakkaleye dönmek üzere arabalı vapur kuyruğuna girdik. Yine gözlerim yaşardı. Çünkü o ruh ölmemişti. Bu kez bu ruhu Gestaş Deniz Ulaşım A.Ş. yaşatıyordu. Çanakkaleyi geçmenin hiç de o kadar kolay olmadığını, yerli halkımıza, yurtdışından ülkelerini ziyarete gelen işçilerimize ve yurdumuza tatile gelen yabancı turistlere bir kez daha gösteriyordu.
Tam 3.5 saat feribot kuyruğunda bekledik. Esnafa sorduğumda Bu durum bayramdan beri devam ediyor dediler. Arkamdaki araba, Almanyadan gelen bir işçi ailesine aitti. 28 saat oldu yola çıkalı. diyordu. İskeleye yanaşınca bir de fırça yedi adamcağız. Arabalara gelerek bilet kesen görevli İstersem sizi burada 10 saat de bekletirim diyordu. Gerçekten ürktüm. Görevli haklı idi. Tekelseniz ve güçlüyseniz bu ülkede her şeyi yapabilirsiniz.
Son sözler
Çanakkale şehitliğini herkesin zaman zaman ziyaret etmesi gerekir diye düşünüyorum. Neden mi? Savaşın ne korkunç bir şey olduğunu görmek için. Yurtta Sulh, Cihanda Sulh sözünün büyüklüğünü kavramak için. Şu anda bir vatanımız varsa, buna kimlerin sayesinde sahip olduğumuzu anlamak ve minnettar olmak için. Bir de maalesef, gelişmiş bir ülke olmadığımız gerçeğiyle yüzleşmek için. Çünkü vatandaşını ve konuklarını arabalı vapur kuyruğunda 3.5 saat bekleten ülke, gelişmiş ülke olamaz.
Bu yazı 2,152 defa okundu.
Diğer köşe yazıları
Tüm Yazılar
-
23 Nisan 2024
Genç işsizliği
-
16 Nisan 2024
İklim değişimi hayati bir konudur
-
2 Nisan 2024
Yalan söylemenin yeni biçimleri
-
26 Mart 2024
Nereden nereye
-
19 Mart 2024
Çalışma saatleri azalırken
-
12 Mart 2024
Başarılı üç güzel insan
-
5 Mart 2024
Çalışma düzeninde esneklik: Hibrit çalışma
-
27 Şubat 2024
Bir cesur yürek daha durdu
-
20 Şubat 2024
Akıllı telefona akılsızca bağımlılık
-
13 Şubat 2024
Bulutlara nasıl bakıyorsunuz?
-
6 Şubat 2024
İşten çıkarmalar üzücüdür
-
30 Ocak 2024
Etik ve meslekler
-
30 Ocak 2024
Etik ve meslekler
-
23 Ocak 2024
Bir motor yolculuğu
-
16 Ocak 2024
Yeni bir yıla başlarken (2)
-
9 Ocak 2024
Yeni bir yıla başlarken
-
26 Aralık 2023
Toplam ücret paketinde seyahat
-
19 Aralık 2023
Mangal partisi
-
12 Aralık 2023
Toplu işten çıkarmalarda iletişim
-
5 Aralık 2023
Faydalı bir meyve ve zararlı üretimi
Yorumlar
+ Yorum Ekle