Borç krizinin sürdüğü gelişmiş ülkeler 1930lardaki gibi temerrüde düşebilir
7 Ocak 2014 09:33 tsi
Dünyanın önde gelen ekonomistlerinden Rogoff ve Reinhart, IMF için kaleme aldıkları makalede pek çok gelişmiş ülkenin devasa borç sorunu karşısında temerrüt riskiyle karşı karşıya olduklarını savundu
Borç krizinin sürdüğü gelişmiş ülkeler 1930lardaki gibi temerrüde düşebilir
Dünyanın önde gelen ekonomistlerinden Rogoff ve Reinhart, IMF için kaleme aldıkları makalede pek çok gelişmiş ülkenin devasa borç sorunu karşısında temerrüt riskiyle karşı karşıya olduklarını savundu
Harvard Üniversitesi ekonomistleri Kenneth Rogoff ve Carmen Reinhart, Uluslararası Para Fonu (IMF) için kaleme aldıkları bir makalede gelişmiş dünyada bugünkü muazzam devlet borcu stokunun dünyada 1930lar tipi temerrüt riskine yol açabileceği uyarısında bulundu. Raporda pek çok gelişmiş ekonominin finansal baskı, doğrudan borç yapılandırması, yüksek enflasyon ve çeşitli sermaye kontrolleri gibi durumlarla karşı karşıya kalacağı savunuldu.
Bugün Batıdaki yüksek borçluluğun kemer sıkma politikalarının yeterli olmadığı anlamına geldiğini söyleyen Rogoff ve Reinhart, Batılı hükümetlerin ekonomik krizin derinliği ve süresini hafife aldığını ileri sürdü. Makalenin yazarları, Hükümetler büyümenin tek başına krizi sonlandıracağına dair varsayımlarında dikkatli olmaları gerekir. Bunun yerine bugünün gelişmiş ekonomileri, uzun süredir gelişmekte olan ekonomilerle ilişkilendirilmiş yaklaşımlara artan ölçüde bakmak zorunda kalabilirler. Gelişmiş ülkeler kendilerinin de çok uzak olmayan bir zamana dek sürdürdükleri politikalar yönelmek zorunda kalabilirler görüşünü ifade ettiler. Makalede Rogoff ve Reinhart tarihten örnekler vererek, hem gelişmiş hem de gelişmekte olan Avrupa ülkelerinin 1930larda ABDye olan Birinci Dünya Savaşı borçlarını ödeyememelerini detaylandırdılar.
Araştırmada tarihin bu kolektif hafıza kaybının bazı hallerde borç küçültme-kredi azaltmanın son maliyetlerinin alevlenme riskini artıran mevcut politikalara yol açtığı savunuldu. Reinhart ve Rogoff, Finansal krizin devlet borcu krizlerine dönüştüğü Avrupada resmi yaklaşım normal büyümeye kemer sıkma, büyümenin karışımı olan politikalarla ulaşılabileceğine dayanıyor. İddia şu ki, gelişmiş ekonomilerin gelişmekte olan ülkelerin borç yapılandırması, yüksek enflasyon, sermaye kontrolleri ve önemli finansal baskıların da dahil olduğu çözümlere başvurmaya ihtiyaçları olmadığı yönünde dedi. Finansal baskılar, devlet borçlarını azaltma yönündeki çeşitli önlemler anlamına geliyor. Rogoff ve Reinharta göre Batılı politikacıların bu görüşü tarihsel kayıtlarla uyumlu değil. İki ekonomiste göre çoğu gelişmiş ekonomide borç yeniden yapılandırılması, yüksek enflasyon ve finansal baskılar önemli borç sorunlarının çözümünün entegre parçaları oldu.
Borçlanma Batıda son 200 yılın zirvesinde
IMFnin geçen nisan ayındaki tahminlerine göre merkezi hükümetlerin borç/GSYH oranının bu yıl Euro Bölgesinde yüzde 95.2, ABDde ise yüzde 109.2ye ulaşması bekleniyor. Gelişmiş ekonomiler için bu oranın yüzde 109.5 olması beklenirken, gelişmekte olan ülkeler için bu oranın sadece yüzde 33.6da olduğuna dikkat çekiliyor. Reinhart ve Rogoff gelişmekte olan ülkelerin gerçekte 2008-2009 finansal krizinden 10 yıl önce borç ve kredi hacmini küçülttüklerini, oysa gelişmiş ekonomilerin borç stokunda İkinci Dünya savaşı sonrasında karşılaşılmayan zirvelere ulaştığını yineledi. İki ekonomist gerçekte gelişmiş ekonomilerdeki mevcut merkezi hükümet borçlarının son iki yüz yılın zirvesine yaklaştığını savunuyor. Rogoff ve Reinhart ekonomik toparlanmanın zayıf olduğunu, 2008/2009 krizi sonrası Avrupada uygulanan kemer sıkma politikalarının da yetersiz olduğunu ifade ediyorlar. Bunun yerine iki ekonomist borç probleminin büyüklüğünün borç yapılandırmaları gerektirdiğini özellikle bu durumun Avrupanın çevre ülkeleri için geçerli olduğunu belirtiyorlar. Makalede Tarihi kamu ve özel borç düzeyleri ışığında belirgin bir borç yapılandırılmasına büyük bir rol vermeden 5 yıldır süren mevcut krize bir çözüm öngörmek zor diyen Rogoff ve Reinhartın önerdiği çözüm, sermaye kontrolleri, finansal baskı, enflasyon ve temerrütten oluşan bir tür kombinasyondan meydana geliyor.
G7 ve BRIC, 2014te toplam 7.43 trilyon dolar borç ödeyecek
En gelişmiş ülkeler grubu G7 ile BRICi oluşturan Brezilya, Rusya, Hindistan ve Çinden oluşan en büyük ekonomileri 2014te 7.43 trilyon dolarlık borç bekliyor. Tahvil faizlerinin rekor düşük seviyelerden tırmanmaya başlamalarıyla, yüksek bütçe açıklarını düşürmeye çabalayan büyük ülkelerin borçlanma maliyetlerinde artış tehdidi diş gösterirken, dünyanın en büyük ekonomileri 2014te 7.43 trilyon dolarlık borç ödeyecekler. Bloomberg tarafından derlenen verilere göre, G7 artı Brezilya, Rusya, Hindistan ve Çinin ödemeleri yaklaşan bono ve tahvil borçları 2013te, 2012deki 7.6 trilyon dolardan gerilemesinin ardından 2014te yatay seyretti. Yüzde 6lık artışla 3.1 trilyon borcu bulunan ABD en büyük borç yüküne sahip. Rusya, Japonya ve Almanya refinansman ihtiyaçlarında düşüş göreceklerken, İtalya, Fransa, İngiltere, Çin ve Hindistan yükselişle karşı karşıya. Gelişmiş ülkelerde, bütçe açıklarının GSYİHlarına oranı 2009daki zirve olan yüzde 7.8den yüzde 4.1e gerilemesine rağmen, kriz öncesi 10 senenin ortalamasının hala 2 kat üzerinde seyrediyor. İyileşme belirtileri gösteren küresel ekonomi ve teşvik azaltımı kararı alan Fed ile ortalama faizler geçen sene 2006dan beri en sert yükselişlerini kaydetmesinden sonra ülkelerin borçlanma maliyetleri daha da artabilir. Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Teşkilatı (OECD) tahminlerine göre, OECDnin 34 üyesinin kamu borçlarının GSYİHlarına oranının geçen seneki yüzde 70.9dan bu sene yüzde 72.6ya yükselmesi bekleniyor. Bu oran 2007de yüzde 39 olarak kaydedilmişti.
Bu haber 1,771 defa okundu.
Yorumlar
+ Yorum Ekle