Yılın trendi yabancının dönüşü olacak

Yılın trendi yabancının dönüşü olacak

DÜNYA 

TEB Genel Müdürü Ümit Leblebici, yabancı portföy akımlarının bir adresinin de Türkiye olmasını bekliyor.

Türk Ekonomi Bankası (TEB) Genel Müdürü Ümit Leblebici’ye göre dünyada büyümenin yavaşlaması gelişmekte olan ülkelere yarayacak. Gelişmiş ülkelerde büyüme hikayesinin söndüğü bir dönemde büyüme hikayesini yeniden yaratan ülkeler portföy akımlarını da kendine çekecek. Leblebici, “Türkiye’de yılın ikinci yarısından sonra büyümenin yeniden artacağı ve enflasyondaki düşüşün trend haline geleceği bir ortam oluşacak. Bu makro tabloya olumlu bir Suriye hikayesi de eklenirse yabancı portföy akımlarının bir adresi de Türkiye olur” dedi. Leblebici nisan ayı ile beraber yatırımcı için daha berrak bir resmin ortaya çıkacağını da “Yabancının gelişini ikinci çeyrekten itibaren daha net göreceğiz” yorumunu yaptı.

Dünya ekonomileri son 3-4 senedir aslında gelişmiş ülkelerde büyüme hikayesinin konuşulduğu, Fed’in faiz artırımının gündemin birinci sırasına tırmandığı ve hatta ‘ECB ne zaman faiz artırır?’tartışmalarının yaşandığı bir dönem geçti. Dünyada gelişmekte olan ülkelere gelen likiditenin ortadan kaybolduğunu konuştuk. TEB Genel Müdürü Ümit Leblebici, 2019’da dünyada büyümenin yavaşladığı bir konjonktürden geçileceğini belirterek “Global yavaşlama portföy akımlarında gelişmekte olan ülkelere gelen akımı hızlandırabilir. Bu akımında Türkiye’ye faydası olabilir. Bunun emarelerini kasım ve aralık ayında görmeye başladık. Fed’in kaç faiz artırımı yapacağını konuştuğumuz bir ortamdan ‘Fed faiz artırımında durabilir mi? Daha az mı artırır? Yoksa hiç artırmayabilir mi?’ konuşmalarına geldik. Hatta bu konuşmalar bir süre daha ileriye gidebilir ve beklentiler ‘Fed faiz indirimlerine gidebilir mi?’ noktasına kadar gelebilir. Çin’den bazı Avrupa ülkelerine kadar gelen veriler de yavaşlamaya işaret ediyor. İtalya Avrupa’nın önüne yeniden bir problem olarak gelmeye başladı. Bu büyümeyi devam ettiren gelişmekte olan ülkeler açısından iyi işaretler. Gelişmekte olan ülkeler arasında da Türkiye ana aktörlerden biri. Biz son çeyrekte küçülüyoruz ama ikinci çeyrekten, hazirandan itibaren Türkiye’de büyümeye geçeceğiz. Yeni ekonomik programda büyüme yüzde 2.3, TEB olarak bizim beklentimiz ise bu seviyelere yakın ve büyümenin ihracat ağırlıklı geleceğini düşünüyoruz. Bu gelişmiş ülkelere göre, gelişmekte olan ülkelerin fayda sağlayacağı bir ortam” değerlendirmesini yaptı.

Bu global resimde Türkiye’yi etkileyecek bir başka unsur ise jeopolitik. Leblebici, kamu borçluluğunun düşük, bütçe disiplininin devam ettiği bir ortamda Suriye tarafında yaşanabilecek pozitif gelişmelerin yabancı yatırımcının ‘al’ kararında elini rahatlatacak bir başka unsur olacağına da işaret ederek, “Bu yılın trendi yabancı yatırımcının geri dönüşü olacak. Yabancı yatırımcı ilk portföy akımlarıyla dönecek. Ardından doğrudan yatırımla dönmeye başladığını da göreceğiz” diye konuştu.

Limitler yeniden açılıyor Geçen yıl ağustos ayında Türkiye risk algısında bir takım değişiklikler olsa da bankaların sendikasyon kredilerinde yenileme oranının yüzde 90-100 aralığında olduğuna da değinen Leblebici, “Sendikasyon kredisini yüzde 100 yenileyebilen bankalardan biri biziz. Türkiye’ye inanç devam ediyor. Sendikasyonlardaki duraklamanın geçici olduğunu, yatırımcıların önünü görmek için yavaşladığını gördük. Fakat son dönemlerde yabancı bankaların Türkiye limitlerini tekrar açtığını da gözlemlemeye başladık. Eylül, ekim, kasım ve aralıkta yatırımcılar Türkiye risklerini yeniden gözden geçirdi. Şimdi Türkiye ile ilgili planlarını ve stratejilerini gözden geçiriyorlar. Türkiye risk iştahının artmasını beklemek gerekir. Küresel yavaşlama varsa Türkiye onlar için cazip hale gelecek. Bu iştah zaten bankalar aracılığı ile yeniden kredi kanalına dönmeye başladı. O yatırımı ve ihracata desteklediği sürece sürdürülebilir bir kredi talebi yaratacak” açıklamasını yaptı.

Değişimin sinyallerini alıyoruz

Ağustostan beri alınan önlemlerle hem kredi tarafında hem bono piyasası tarafında uzun vadeli faizlerin aşağı gelmeye başladığına da değinen Leblebici, “Yabancının bakış açısında pozitif yönde değişimin sinyallerini alıyoruz. Biz bu dönemde MB’nın sıkı duruşunun yarattığı etkiyi de gördük. Merkez Bankası’nın kısa vadede faizleri düşürmesini de beklemiyorum. Görüntü olarak enflasyondaki düşüş TREND haline gelmeye başladığı anda Merkez Bankası faizleri düşürmeye başlayacak diye düşünüyorum” şeklinde konuştu.

Türkiye’nin çok önemli bir göstergesinin hızla iyileştiğine de değinen Ümit Leblebici, “Cari açık 50 milyar doların üzerinden 27 milyar dolara geldi. Biz, haziran ayında 6-7 milyar doların altına düşmesini bekliyoruz, hatta pozitife geçmesi de sürpriz olmaz” dedi ve ekledi: “Yavaşlamanın etkisini ve ihracat artışının etkisini göreceğiz. İthalat yavaşlıyor. Sonra biraz yukarı gidecek ama 20-23 milyar dolar bandına gelecek. Cari açıktaki azalma dövizin üzerindeki baskıyı da azaltıyor. Önemli olan volatilitenin azalması ve döviz kurunun öngörülebilir olması. ‘2019’da dövizde büyük dalgalanmalar bekliyor musunuz? Cari açıktan kaynaklı sebeplerle hiç beklemiyorum. Olursa küçük çaplı portföy hareketlerinden olur; o da kalıcı olmaz.”

TEB Genel Müdürü Ümit Leblebici, GSYH’da yılın ikinci yarısından itibaren hızlanan bir çıkış ivmesi yaşanmasını beklerken oluşacak çıkışın ‘V’ olmayacağını da düşünüyor. Leblebici, “Büyümenin grafiği ‘U’nun biraz altı olur ama tam bir ‘V’ çıkış olmaz. ‘V’ çıkış beklemek bizi dalgalanmalara açık halde bırakır” dedi. O nedenle program önce dengelenme süreci üzerine kurgulandı.

Bank portföyü dengeleyecek

Dijital şube yatırımını kesmeyeceklerini de belirten TEB Genel Müdürü Ümit Leblebici, “Biz daha ihracat kredileri ağırlıklı büyümek istiyoruz” dedi ve şöyle devam etti: “Biz ihracata inanan bir banka olarak portföy ağırlığımızda kurumsal ve ihracat kredilerinin payını artırmak istiyoruz. Bununla beraber bireysel ile KOBİ bankacılığında da büyümeye devam edeceğiz. Türkiye’de proje finansmanları eskisi kadar çok olmadığı için, her banka yapısını daha tabana yaygın hale getirmeye çalışacaktır.

Büyüme sinyalleri gelmeye başladı

“Dalgalanmadan dolayı ekonomik sıkıntıya giren işletmelere bankalar, peş peşe kampanyalarla elinden geldiğince destek olmaya çalıştı. Bu ekonominin yeniden harekete geçmesi için önemliydi, yapılması gerekiyordu ve etkilerini göstermeye başladı. Alınan önlemler zaten hemen, anında ekonomiyi canlandırmıyor. Önce talep yaratması lazım. Talepte yavaş yavaş gelmeye başlıyor. Özellikle yılın ikinci yarısından itibaren o talebin etkisini görmeye başlayacağız. Önemli olan gelen dalganın yönetilmesi idi bu başarılı bir şekilde yapıldı.

Mevduatta da baskı azaldı

Bankalar kredi mevduat yapılarını dengelemeyi başardılar. Dolayısıyla TL’de baskınlık azaldı. Mevduatta mevcut stok maliyeti 2 ay içinde 1-2 puan daha aşağı gelir. Kredi faizleri de mevduatı takip eder. İşin doğası gereği tahsili gecikmiş alacaklarında bir aksama oldu. 2019’un ikinci çeyreğinden itibaren toparlamaya başlar. Sermaye getirisi 2019’da 2018’e göre daha düşük olur.

TİM ile ihracata destek veriyoruz

Biz banka olarak da inandığımız yerlere sonuna kadar destek vermeye çalışıyoruz. Bunlardan bir tanesi de TİM ile birlikte yürüttüğümüz ihracata destek kampanyası. Dış ticaret yapan firmalara yıllardır sunduğumuz finansal destekler ile ürün ve hizmetlerimizi, TİM ile imzaladığımız protokol kapsamında, piyasa ortalamasının altında faiz oranları ve Eximbank’a verilen kısa vadeli teminat mektubu komisyon oranıyla daha avantalı bir paket olarak TİM üyelerine sunuyoruz. İşbirliği kapsamında TEB 300 milyon Dolar, TEB Faktoring ise 50 milyon Dolarlık kaynak ayırdı. Faiz oranları ise maksimum Euro yüzde 4, Dolar yüzde 7 olacak. Eximbank’a verilen kısa vadeli teminat mektupları komisyon oranıysa yüzde 1 ile yine piyasa oranının altında kalacak. 2019 yılının bu ilk günlerinde attığımız adımla ülkemiz için ihracat seferberliğine desteğimizi artırıyoruz. İhracatı ve yatırımı destekleyecek bir talep doğsun istiyoruz. Bu şekilde sürdürülebilir büyümeye geri dönmüş olacağız.

En kuvvetli ses BNP’den geldi

Tam piyasalardaki karmaşanın en yüksek olduğu dönemde müthiş bir destek BNP Paribas Yönetim Kurulu Başkanı Mr. Lemierre’den geldi. Eylül ayıydı ve Singapur’da CNBC’ye bir röportaj verdi. Dalgalanmanın en yüksek olduğu dönemde muhabir ‘Türkiye ile ilgili ne düşünüyorsunuz? Türkiye’de kalmayı düşünüyor musunuz?’ diye sordu. O da dedi ki: “Biz Türkiye’ye çok inanıyoruz. Türkiye’deki insanlar çok yetenekli. Türkiye çok iyi bir ülke. Bir dalgalanma yaşıyorlar ama bunun üstesinden gelebilirler. Biz Türkiye’deki yatırımlarımıza devam ediyoruz. Bu bence o dönemde söylenen en kuvvetli çıkışlardan biri oldu