Son Troyalılar UNESCO sahnesinde

Son Troyalılar UNESCO sahnesinde

DÜNYA 

Çanakkale Zaferi’nin arifesinde Troya, UNESCO’nun Paris’teki merkezinde dünyaya anlatıldı. Opet’in bölgedeki projeleriyle ilgili bir sunum yapan Nurten Öztürk, “Tevfikiyeliler son Troyalılar. Projemizin dünyaya model olmasını diliyoruz” dedi. 

Çanakkale Zaferi’nin 104’üncü yılı Türkiye’de törenlerle anılırken, hemen arifesinde Avrupa’nın göbeği Paris’te akademisyen, bilim insanı ve büyükelçilerden oluşan yaklaşık 300 kişilik bir grup, son Troyalıların 5000 yıllık öyküsünü dinledi. “Tarihe Saygı” ve “Örnek Köy” projeleriyle 2006’dan bu yana bölgede çalışmalar yürüten Opet’in Yönetim Kurulu Kurucu Üyesi Nurten Öztürk, Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü’nün (UNESCO) Paris’teki merkezine gelen tarih meraklılarına, 1998’de “Kültür Mirası” listesine alınan Troya’nın bugünlere yansıyan değişimini anlattı. Başrolde ise Troya SİT alanının yakınında bulunan ve Opet’in çalışmalarıyla arkeo-köy’e dönüştürülen Tevfikiye Köyü vardı.

UNESCO nezdinde T.C. Daimi Temsilcisi Büyükelçi Ahmet Altay Cengizer’in ev sahipliğinde “2018 Uluslararası Troya Yılı” başlığıyla düzenlenen ve Türkiye’nin tanıtımı için büyük önem taşıyan konferansa, Nurten Öztürk’ün yanı sıra UNESCO Dünya Miras Komitesi Avrupa ve Kuzey Amerika Bölgesi Birim Başkanı Dr. Isabelle Anatole- Gabriel ve Çanakkale On Sekiz Mart Üniversitesi’nden Prof. Dr. Rüstem Aslan da katıldı.

‘Tevfikiye dünyaya model olmalı’

Konuşmasına Anadolu’nun her yanında geçmiş medeniyetlerin izlerinin görüldüğünü belirterek başlayan Nurten Öztürk, Çanakkale’de bulunan Troya’nın da bir destanlar şehri olduğunu vurguladı. Öztürk, Troya bölgesine en yakın yerleşim yeri olan Tevfikiye Köyü’nün fiziksel ve sosyal değişimine yönelik çalışmaları şöyle özetledi: “Tevfikiye 5000 bin yıllık kültürel bir devamlılığın izlerini taşıyor. Bu köyde tarihin izlerini yaşatmak, antik kenti ziyaret edenlerin köyde vakit geçirmesini, mola vermesini sağlamak öncelikli hedefimizdi. Projemize başlarken bir anket çalışması yaptık. Köylülerimizin bilinçlenmesini, iş sahibi olmasını ve sosyal yaşam kalitelerinin artmasını amaçladık. Takı tasarımından, İngilizceye, hijyen kurallarından, pansiyonculuğa kadar pek çok konuda 1.000 saat eğitim verdik. İş kurmalarını sağlayacak şekilde restoran, pansiyonculuk, kahve ya da organik gıda ürünleri satışı için eğitimler verdik, satış stantları oluşturduk. Binalara Troya dönemininin izlerini taşıyan görsel düzenlemeler yaparak restore ettik. Troya-Tevfikiye köyü ve müze üçgeni içinde köyün değişimi bizi dünyada belki de ilk kez yapılan arkeo-köy modelini geliştirmeye itti.”

Soma’nın Darkale köyü de sırada

Konferansın Türkiye’nin tanıtımına katkı sağlamasını umduğunu belirten Nurten Öztürk, gazetecilerle bir araya geldiği yemekte Paris’te gördüğü ilgiden bir hayli memnun olduğunu vurguladı. Konferans için aralık ayından bu yana çalışmalar yürüttüklerinin altını çizen Öztürk, “Ben Anadolu topraklarında doğan, bu toprakların değerleriyle yoğrulmuş ve onları gelecek nesillere aktarmak için çalışan bir Türk kadınıyım. Bu konferansın Türkiye ve Troya’ya katkıda bulunmasını bekliyorum” dedi. Örnek köy taleplerinin arttığını söyleyen Öztürk, “Yıllardır bekleyen Osmanlı'dan kalma Soma’ya bağlı Darkale köyü var. Bugüne kadar çok iyi korunmuş bir köy ama henüz burası için izin alamadık. Burada da bir örnek köy projesi başlatmak istiyoruz” diye konuştu.

Türkiye’nin 'dünya mirası listesi’ndeki payı yüzde 30

UNESCO Dünya Mirası Komitesi Avrupa ve Kuzey Amerika Bölgesi Birim Başkanı Dr. Isabelle Anatole-Gabriel, konferansta Türkiye’nin dünya mirası listesinde yüzde 30’luk bir payı olduğunu dile getirdi ve “Soyadım da Anatole, yani benim de bir parçam buradan geliyor” dedi. UNESCO nezdindeki Daimi Temsilcimiz Büyükelçi Altay Cengizer de konferansa bilim ve arkeolojiyle ilgili nitelikli Fransız çevrelerinden de oldukça yüksek katılım olduğuna dikkat çekti, bu faaliyetin UNESCO'da da büyük ilgi uyandırdığını söyledi.