En Sıcak Konular

TÜRMOB raporu: Daha derin kurumsal ve politik reformlara ihtiyaç var

20 Nisan 2020 11:34 tsi
 TÜRMOB raporu: Daha derin kurumsal ve politik reformlara ihtiyaç var TÜRMOB raporu: Daha derin kurumsal ve politik reformlara ihtiyaç var TÜRMOB, yayınladığı Korona Salgınının Türkiye Ekonomisine Etkisi Değerlendirmeler Ve Öneriler Raporu'nda koronavirüs salgınının yaratmış olduğu sosyal ve ekonomik hasarı hafifletmek içi

 TÜRMOB raporu: Daha derin kurumsal ve politik reformlara ihtiyaç var

 DÜNYA

TÜRMOB, "Korona Salgınının Türkiye Ekonomisine Etkisi Değerlendirmeler Ve Öneriler Raporu" yayınladı. Raporda, Türkiye ekonomisinin krize hangi koşullarda girdiği incelenerek, krizin ekonomi üzerine olası etkileri araştırıldı.

Korona virüsü salgınının; büyüme, enflasyon, istihdam, bütçe dengesi, cari denge, tasarruflar ve varlık fiyatları gibi makro ekonomik göstergeler üzerinde yarattığı dramatik etkiler irdelenirken, krizin, Türkiye’nin hangi sektörlerinde olumlu, hangilerinde olumsuz sonuçlara sebep olduğu, sektörlere ait öncü göstergeler ve veriler ele alınarak incelendi.

Raporun genel değerlendirmesinde, kriz anlarında ekonomik ve sosyal stabilizatör işlevi görebilecek sağlam ve evrensel sosyal koruma sistemleri inşa edebilmek için daha derin kurumsal ve politik reformlara ihtiyaç bulunduğu tespiti yapıldı. Ayrıca kriz sürecindeki siyasal ve toplumsal uzlaşmanın önemi üzerinde durularak, bu sürecin şeffaf ve denetlenebilir olması, bütün kurumların demokratik yapılarının güçlendirilmesiyle mümkün olduğu vurgulandı.

TÜRMOB Genel Başkanı Emre Kartaloğlu, yaptığı değerlendirmede, temel önceliğin korona salgınını en az hasarla atlatmak ve bu sıkıntılı durumdan kurtulmak olduğunu vurguladı. 

Salgının ekonomide çok ciddi bir tahribat yarattığını dile getiren Kartaloğlu, "Alınan tedbirler ve tüketici psikolojisi nedeniyle birçok alanda üretim düşerken tüketicilerin harcamaları ciddi oranda azaldı. Giyim, ayakkabı, ev eşyaları ve paket tatil harcamaları tamamen durma noktasına geldi. Tüketiciler ve işletmeler arasında doğrudan temas içeren harcamalar, kuaförlük, turizm acenteliği, restoranlar, oteller ve eğlence hizmetlerinde keskin düşüşler meydana geldi. Bazı sektörlerde çarklar tamamen durdu, bazılarında yavaşladı. Bütün ülkeler Korona virüsü salgınına karşı bir yandan sağlık alanında büyük uğraşılar verirken, diğer yandan da olumsuz etkilenen ekonomilerini desteklemek için tedbirler almaktadır. Bu krizde elbette öncelik insan hayatı ve onu kurtaracak sağlık kapasitesinin güçlendirilmesi olmalıdır. Ancak bu nedenle zincirleme olarak baş gösteren ekonomik çöküşü önlemek için bir strateji ve program dahilinde kısa vadede ekonomiye yapılacak desteklerde kararlı bir duruş gösterilmelidir. Bu aşamada ekonomik iyileşme öncelikle talebi güçlendirmekle başlanmalı ve işsizler ve yoksullar asgari geçinebilecekleri bir gelir desteğine kavuşmalıdır. Beraberinde yiyecek, içecek gibi temel ihtiyaç maddelerinde üretim, dağıtım ve satış süreçlerini içeren tedarik zinciri işler halde tutulmalıdır. Böyle bir sağlık krizi ile ülkelerin tek başlarına mücadele etmeleri mümkün değildir. Mücadelenin mutlaka birlikte ve işbirliği içinde yapılması gerekmektedir. Küresel şoklara küresel cevaplar verilmelidir. Hiçbir ülkenin bu tür finansal krizlere tek başına karşılık verecek gücü bulunmamaktadır” dedi.

Korona Salgınının Türkiye Ekonomisine Etkisi Değerlendirmeler ve Öneriler Raporunda yer alan özet değerlendirmeler ile öneriler şöyle;

Korona virüsü (COVID-19) salgınının, son yüzyılda görülen salgın hastalıklar içinde, her yönüyle en yıkıcı ve en tehlikelisi olduğu şimdiden anlaşılmış bulunuyor. Bugün için ülkelerin bu salgını önlemek için aldığı tedbirler; ülkelerin sosyal ve ekonomik gücüne, siyasi yönetim anlayışına, kamunun mali olanaklarına, sağlık, eğitim, bilim ve kültürel alt yapılarına göre değişmektedir. Bu küresel sağlık krizinin, ekonomilerin kendi dinamiklerinden kaynaklanmadığı doğrudur; ancak en iyimser tahminle, 3 ile 6 ay içinde kontrol altına alınsa bile, ekonomilerde yaratacağı hasar ve bunun zincirleme etkileri devam edecektir.

Krizin ne zaman sonlanacağına bağlı olarak sonuçları itibariyle tahribat düzeyi de farklı olacaktır. Ayrıca krizin gelişmiş ülkelerdeki etkisi; küresel ekonomik krizden toparlanma ile çıkan ABD’de farklı, son 10 yıldır hala küresel krizin yaralarını saramamış olan AB içindeki çevre ülkelerdeki etkisi farklı olacaktır. Gelişen ülkelerde de düşük borçluluğu olan ve yapısal direnci yüksek olan ülkelerde farklı, yüksek borçluluğu olan ülkelerde farklı olacaktır. Bir başka açıdan da doğal kaynak zengini (petrol, maden, tarım gibi) olup kamusal bütçelerini buna göre tasarlayan ülkelerde de bu krizin etkileri farklı olacaktır.

Mikro düzeyde ise hükümetler, şirketler ve hane halkı üzerine etkileri farklı görülecek bu krize karşı alınan ya da alınacak önlemlerin bu üç kesime de zincirleme etkileri olacaktır.

Arz ve talepteki düşüşler nedeniyle şirketlerin nakit akışı, borç ödeme kapasiteleri darbe alırken, kapanan işyerleri nedeniyle çalışanların gelirleri ya azaldı ya da ortadan kalktı.

Hükümetler ise yaptıkları düzenlemelerle; hane halklarının gelir kaybı ya da azalışını çeşitli sosyal desteklerle, kısmen ve kısa süreli olarak kamu kaynaklarından karşılayan programları başlattılar. Şirketlere de kimi kamusal mali destek yanında, borç ödeme ertelemeleri ve mali kurumlara karşı borç ödeme yükümlülüklerinin gecikmesi durumunda “temerrüt” hali kurallarının uygulanmaması için pencereler açtılar. Her ülkede sosyal destek ve mali olanaklar farklı olduğundan sonuçları da farklı yaşanmaktadır.

Korona virüs salgınının, ekonomiler üzerinde önemli tahribatlar yapacağı, ekonomilerin durgunluğa girmesine, hatta küçülmesine, işsizliğin, yoksulluğun ve iflasların artmasına neden olacağı açıktır. Çünkü ekonomide oluşan olumsuzlukların bir kısmı bizatihi, salgını önlemek için alınan tedbirlerden kaynaklanmaktadır. Bu tedbirler, evde kalarak işe gitmemek, seyahat etmemek, tatil yapmamak ve benzerleri olduğundan, çalışanların mal ve hizmet üretmemesi, tüketicilerin de tüketmemesi sonuçlarına yol açmaktadır. Her ikisi de ekonomik faaliyetlerin azalmasına ve ekonomik durgunluğa neden olmaktadır. Hele böyle bir krizi göğüsleyecek tasarruflara ve rezerve sahip değilsiniz bilanço daha da ağırlaşmaktadır. Ancak eğer önce insan diyorsak ve önce hayat kurtarmak diyorsak bu kaçınılmazdır. Önemli olan bu suretle oluşacak ekonomik daralmayı, salgının kontrol altına alınmasıyla birlikte kalıcı hasarlara yol açmadan atlatabilmektir.

Bu süreçte ortaya çıkan ekonomik kriz için, talep şokunun, arz şokundan daha fazla etkili olacağı beklenebilir. Talep ve arz şoklarının ardından finansal şok (kriz) gelmesi olasılığı da güçlü biçimde durmaktadır.

Muhtemel riskleri şöyle sıralayabiliriz:

• Global resesyon kaçınılmaz hale gelmiştir. Ekonomiler, talep-arz sarmalı içinde resesyona girmektedir.
• Bu krizden gelişmekte olan ülkeler daha fazla etkileneceklerdir. Parası uluslararası rezerv para olanların ya da doğal kaynakları ve rezervleri olan ülkelerin maliyetlere katlanması daha kolay olacaktır.
• Sağlık ve gıda gibi temel ihtiyaç sektörleri (ile e-ticaretteki artış) hariç her türlü yatırım ve tüketim harcamaları durmuştur.
• Özellikle işsizlerin, yoksulların, çalışanların, küçük işletmelerin, esnafın ve çok sayıda hane halkının, harcama yapabilmeleri (kira, faturalar, krediler vb) günlük nakit akımları ile bağlantılıdır. Bu gelirlerin kaybolmuş olması ekonomik daralmayı derinleştirirken, başka sosyal sorunlara da zemin hazırlamaktadır.
• Talepteki daralma, özellikle küçük işletmeleri kapanmaya zorlamıştır. Yaygın iflaslar beklenmektedir.
• Tüm ülkelerde özellikle tarım ve hayvancılık sektörünün önemi ortaya çıkmış, mevcut su kaynaklarının yönetimi tartışılmaya başlanmıştır.

Korona Virüsü Salgını ve Türkiye Ekonomisine Etkileri

Kesin analizler yapılmamış olmakla birlikte genel olarak, salgının ekonomik etkilerinin çok derin olabileceği kabul edilmektedir. Salgına yakalanan insanların ekonomiye katkısı kaybolmaktadır. Tedbirler nedeniyle nüfusun, % 50’den fazla kısmı tüm üretim ve tüketim faaliyetlerinden çekilmektedir. Bu durum, tedarik tarafını aksattığı gibi, büyük oranlı talep daralmasına da yol açmaktadır.

Resesyon dönemlerinde zayıf şirketlerin batması normaldir ve bu sonuç beklenir. Ancak Korona salgını, sorunu daha da derinleştirmiştir. Bu kriz döneminde sadece ekonomik açıdan kırılgan şirketler değil, tedarik zincirindeki zayıf halkalardan etkilenen diğer işletmeler de batma riskine girmişlerdir.

Krizin Sektörel Etkileri

Korona virüs salgını ile ortaya çıkan ekonomik kriz, ekonomilerin küçülüyor olması nedeniyle, bir şekilde bütün sektörleri olumsuz etkileyecektir.

Korona Virüsü Kaynaklı Ekonomik Krizin Olumlu Etkilediği Sektörler

Korona virüs salgınının tetiklediği ekonomik krizden kısa vadede olumlu etkilenen sektörleri, tüm dünya ekonomilerini düşünerek, etkilenme derecelerine göre şöyle sıralayabiliriz:

1. Sağlık hizmetleri ve ilaç
2. Gıda ve gıda işleme
3. Perakende
4. Kişisel bakım ve hijyen ürünleri
5. Bilişim ve iletişim teknolojileri
6. E-ticaret

Türkiye için de bu liste geçerlidir. Yardımcı olması açısından, TCMB’nin yayınladığı kredi kartı harcama verilerinden hareketle İstanbul İstatistik Ofisi tarafından hazırlanan “Banka Kartı ve Kredi Kartı Harcama Dağılımı”, tablosu aşağıda verilmiştir.

 Türkiye : Banka Kartı ve Kredi Kartı Harcama Dağılımı (%)

 

Mart 1. Hafta

Mart 4. Hafta

Değişim (%)

Market ve AVM'ler

13,75

22,61

64,4%

Elektrik-Elektronik Eşya, Bilgisayar

4,22

5,56

31,8%

Gıda

5,19

6,80

31,0%

İnternet Alışverişleri

14,64

17,47

19,3%

Telefonla Yapılan Alışverişler

4,09

4,71

15,2%

Benzin ve Akaryakıt

4,61

4,82

4,6%

Sağlık, Sağlık Ürünleri, Kozmetik

3,21

2,85

-11,2%

Araba Kiralama

0,15

0,13

-13,3%

Mobilya ve Dekorasyon

2,51

2,07

-17,5%

Eğitim, Kırtasiye

2,37

1,55

-34,6%

Seyahat Acenteleri, Taşımacılık

1,67

0,96

-42,5%

Giyim Aksesuar

5,59

2,08

-62,8%

Konaklama

0,90

0,29

-67,8%

Restoran, Yemek

3,79

1,15

-69,7%

Havayolları

1,86

0,48

-74,2%

Kaynak : İstanbul İstatistik Ofisi

Kredi kartı harcamalarından hareketle hazırlanan bu tablo sonuçlarına göre, Türkiye’de krizden kısa vadede en fazla olumlu etkilenen sektörler, perakende ve gıda sektörü olarak yer almaktadır. Bu sektörler orta ve uzun vadede nasıl etkilenebilir diye bakıldığında yine farklı etki analizleri yapılabilmektedir.

Korona Virüsü Kaynaklı Ekonomik Krizin Olumsuz Etkilediği Sektörler

Korona virüs salgınına bağlı ekonomik kriz, daha önce yaşanmış olan krizlerin hemen tamamından farklı bir özellik sergilemektedir. Hem üretim (arz) hem de tüketim (talep) tarafı durmuştur. İnsanların evde beklemeleri istenmektedir. Bu durum talebi azaltmakta, azalan talep ile birlikte çalışanların evlerinde kalma zorunluluğu üretimin de durmasına yol açmaktadır. Bu şekilde ortaya çıkan gelir kayıpları kaçınılmaz olarak ekonominin yeniden daralmasına neden olmaktadır.

Bu sarmal içinde ilk etkilenen alan hizmetler sektörü olmuştur. Bütün dünyada, başta lokantalar, oteller, yerel halka hizmet veren küçük işletmeler kapanmak zorunda kalmışlardır. Tüketim alışkanlıkları radikal biçimde değişmiş, giyim ve ayakkabı tüketimi neredeyse durmuştur. Oysa, küçük işletmeler sadece nakit akımları üzerinde varlıklarını sürdürebilmektedirler.

Bu bağlamda, Korona virüs salgınının tetiklediği ekonomik krizden olumsuz etkilenen sektörleri, etkilenme derecelerine göre şöyle sıralayabiliriz:

1. Turizm (Otel, lokanta, eğlence yerleri)
2. Ulaşım (Hava, ve deniz taşımacılığı, daha düşük oranda kara taşımacılığı)
3. Otomotiv (üretim-satış)
4. İnşaat ve emlak
5. İmalat sanayi (özellikle dayanıklı tüketim malları.)
6. Tekstil ve Konfeksiyon,
7. Finansal Hizmetler,
8. Enerji,
9. Tarım,
10. Eğitim
11. Yazılı medya ve matbaacılık
12. Sanat faaliyetleri, etkinlik ve organizasyon sektörü
13. Sağlık dışındaki serbest meslekler
14. Denetim ve mali müşavirlik sektörü

Yukarıda, yer verilen sonuçlara göre, Türkiye’de de Korona virüs salgınının yol açtığı ekonomik krizden kısa vadede en fazla olumsuz etkilenen sektörler, hava taşımacılığı, restoran ve yemek, konaklama, giyim-ayakkabı, seyahat ve eğitim sektörleri olarak ortaya çıkmışlardır.

Mali Müşavirlik ve Denetim Sektörü

Korona salgınından en çok etkilenen mesleklerden birisi Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler, Yeminli Mali Müşavirler, bağımsız denetçiler ile bu meslek mensuplarının kurdukları meslek firmaları ve meslek şirketleridir. “Mali Müşavirlik ve Denetim Sektörü”nde faaliyette bulunan meslek mensupları ile bunların çalışanları koronavirüsten etkilenme olasılığı en yüksek risk grupları içindedirler.

Yürüttükleri faaliyetler sırasında doğrudan ve diğer risk gruplarında söz konusu olmayan dolaylı temas nedeniyle “Kamu ve Özel Sağlık Sektörü” ve “Kamu Mensubu Güvenlik Sektörü” mensuplarından sonra üçüncü sırada “Mali Müşavirlik ve Denetim Sektörü” mensubu Mali Müşavirler, Yeminli Mali Müşavirler ve Bağımsız Denetçiler, Stajyerler ile bu şirketlerde diğer çalışanlar risk altındaki sektörler sıralamasında üçüncü sırada yer almaktadırlar.

Sağlıkçılar ve güvenlikçiler görevlerini yerine getirirken doğrudan temastan etkilendikleri için tüm önlemleri önceden alma olanaklarına sahiptirler. Buna rağmen doğrudan hastalarla temas ettikleri için hijyen ve korunma tedbirlerine rağmen korona riski altındadırlar. Mali Müşavirler, Yeminli Mali Müşavirler, Bağımsız Denetçiler ve Stajyerler ile diğer çalışanlar doğrudan temas dışında kaç kişinin elinden geçtiği belli olmayan belgelerle iş görmek zorundadırlar. Bu nedenle bu sektör korona virüsünde etkilenme riskleri yüksektir.

“Mali Müşavirlik ve Denetim Sektörü” mensuplarının sunduğu hizmetler artarken gelirlerde hem azalış hem devam eden gelirleri tahsil edememe riski doğmaktadır. Bu nedenle bu sektörün özellikle korunması ve desteklenmesi gerekmektedir.

Hem vergi beyannamelerinde, sosyal güvenlik prim bildirgeleri başta olmak üzere tüm beyanlar için ve denetim standartlarındaki düzenlemelerde korona nedeniyle alınan önlemler dikkate alınarak eylül ayına kadar yapılacak tüm bildirimlerdeki yanlışların bu süre içinde düzeltilmesi durumunda hiçbir ceza uygulanmamalı gecikme zammı veya faiz yürütülmemesi sağlanmalıdır.

Ne Yapılmalı?

Öneriler
Bu kriz için yapılan değerlendirmeler şunu göstermektedir ki, çok az ya da yetersiz olarak yapılacak kamu müdahaleleri, krizin ekonomik maliyetini daha da artıracaktır. Krizin niteliği, bir maliyet tahmini yapmayı zorlaştırmaktadır. Devletlerin önceliğinin, ilk sırada sağlık harcamaları için olması gerektiği açıktır. Bu sağlandıktan sonra, olabilecek en hızlı ve en büyük hacimlerle, ekonomiye nakit kaynak sokulması gereği bulunmaktadır. Bu konuda birçok yöntem ve öneride bulunmak mümkündür.

Krizi ve sonuçlarını yönetebilmek amaçlı olarak önerebileceğimiz makroekonomik önlemler şunlardır:

1. Öncelikle, evde kalmak zorunda olanların, yerine getirmeleri gereken yükümlülükleri, yapmaları gereken ödemeleri erteleyecek, bazı zorunlu ödemeleri üstlenecek önlemler alınmalıdır.


2. Gelirsiz kalanlara mutlaka gereken nakit destek verilmelidir. Maaş, vergi, elektrik, su, doğalgaz, kira gibi ödemeleri için ilave destekler sağlanmalıdır.

3. İşsiz kalanların, tam olmasa bile kriz süresince hayatlarını idame ettirebilecek bir ücret almaları sağlanmalıdır.

4. 1, 2 ve 3 ncü şıkları gereği gibi yerine getirebilmek için “vatandaşlık gelirini ihdas etmeyi konuşmak ve gündeme getirmek, mümkünse uyg

Bu haber 1,418 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.








    BİZE ULAŞIN: info@resulkurt.com
    TWİTTER/resulkurt34

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    7,667 µs