14 Temmuz 2009

Yoğurdumuzun idam fermanı

Yoğurdumuzun idam fermanı

|Akşam Gazetesi| |14.07.2009|

 

Yazının başlığına bakıp, 'Bu da nereden çıktı?' diye sorabilirsiniz. Hemen belirtelim, yazının başlığı ilgi çekmek için atılmış abartılı başlıklardan değil.
Bu sayfanın sürekli okurları anımsayacaktır. 19 Ocak 2009 günü yayınlanan 'Ekmek İçi Köfte Teknolojisi' başlıklı yazımızda; 'franchising' adı altında hamburgerle damak tadımıza bile müdahale edildiğini, hatta öz be öz Türk olan yoğurt için bile yabancı markalara ödeme yaptığımızı yazmıştık. Meğer olayın bu kısmı 'tek kale' oynanan maçın ilk yarısıymış. Şimdi maçın ikinci yarısı oynanmaya başlandı. Hem de öyle bir oyun ki, hep birlikte ağzımızı açtık, seyrediyoruz.

ÖNCE KURALLAR DEĞİŞTİ
İkinci yarının başlarında oyunun kuralları değiştirildi. Tarım ve Köyişleri Bakanlığı tarafından 16 Şubat 2009 tarihinde 2009/25 nolu Türk Gıda Kodeksi Fermente Süt Ürünleri Tebliği yayınlandı ve yapılan değişiklikler aynı tarihte yürürlüğe girdi. Bu çerçevede; katkı maddeleri için belirlenmiş yüzde 12'lik üst sınır kaldırıldı. Yoğurdun içeriğinde olması gereken süt proteini oranı da yüzde 4'ten yüzde 3'e çekildi.
Yoğurttaki süt proteini oranının yüzde 3 olarak uygulanması, yoğurdun içinde insan sağlığına yararlı maddelerin en aza inmesi anlamına geliyor. Belirlenmiş oranlarla üretim yapıldığında yoğurt daha sulu olacak.

ASIL TEHLİKE BUNDAN SONRA
Yeni standarda göre üretilen sulu yoğurt vatandaştan kabul görürse ne ala. Ancak bu zor gözüküyor. Zira alışılmış bir damak tadı var.
Varsayalım vatandaş sulu yoğurdu almadı. Bunun da çaresi var. İşte tehlike de bu noktada başlıyor. Tebliğle, yoğurtta kullanılan katkı maddeleri için belirlenmiş sınırlama da kaldırıldı. Yani, bas katılaştırıcı maddeyi, üret sert ve haşin görünümlü yoğurdu...

HANGİ KATKI MADDESİ KULLANILABİLİR?
Sulu yoğurdu daha kıvamlı göstermek için kullanılabilecek katılaştırıcı katkı maddelerinden birisi 'melamim'. Melamim, 'sabıkalı' bir madde. En büyük ihracatçısı da Çin. Melamim, bebek mamasında kullanıldığında bebek ölümlerine sebep olduğu için 'kara listede'. Peki, bu madde kullanılarak yoğurt üretildiğinde bu nasıl anlaşılacak? Baştan söyleyelim, tüketicinin bunu anlaması oldukça zor, hatta olanaksız. Tüketicinin ölmesi halinde otopsiyle anlaşılma ihtimali var tabii. Ama bunun da 'rahmetliye' bir yararı olmayacak.

MALİYETLER DÜŞECEK
Bol katkılı yoğurdun başka bir sakıncası da normal yoğurda göre daha düşük maliyetli olması. Düşük fiyattan satılma imkanı doğal olarak, daha fazla pazar payına sahip olunması sonucunu doğuracak.
Adam gibi Türk yoğurdu üretenlerin bu rekabete uzun süre dayanmaları oldukça zor. Bu acımasız rekabet sonucunda ya üretim tesislerini kapatacak, devredecek ya da 'katkıcıların' izinden gidecek. Her iki durumda da sonuç değişmeyecek: Geleneksel yoğurdumuzun ruhuna Fatiha...

AB STANDARTLARI
Eminiz, bütün bunların neden yapıldığını merak ediyorsunuzdur. Hemen söyleyelim, AB standartlarına uyum sağlamak için. Gerçekten böyle olup olmadığı konusundaki soru işaretlerini bir yana bırakıyoruz. Ama dünyaya bizim tanıttığımız bir üründe 'kendi standardımızı kabul ettirmek' dururken, onların standartlarına uyulmasını yadırgıyoruz.
Yeri gelmişken dünyada üretim standardını belirleyen ve uygulayan ilk ulus olduğumuzu da belirtelim. (Merak edenler TSE yayını 'Kanunname-i İhtisab-ı Bursa' kitapçığını inceleyebilirler.)
Ekonomik kriz ortamında bir yandan üretimi teşvik ediyoruz. Diğer yandan 'gözbebeğimiz' yoğurdun ve yoğurt sanayinin idam fermanını imzalıyoruz. Biz bu durumu son derece 'manidar' bulduk. Konunun başka 'acıklı' yönleri de var.
Bunlardan ilki, medyanın (Güngör Uras ve duyarlı birkaç yazar dışında) konuyu görmemesi. İkincisi ise siyasi partilerin ve konuyla ilgili diğer çevrelerin seslerinin çıkmaması...

 

Soru ve Cevaplar

Hizmet birleştirmesi ve emeklilik için ne zaman başvurmalıyız?
Eşim 30.03.1961 doğumlu. 22.03.1990-01.02.1998 tarihleri arasında 7 yıl 10 ay 9 gün Bağ-Kur; 1998-2000 yıllarında 763 gün SSK; 01.03.2001-28.02.2006 tarihleri arasında 1800 gün isteğe bağlı SSK prim ödemesi var. Eşim ne zaman emekli olabilir? Ne gibi işlemleri, ne zaman yapmalıyız (hizmet birleştirme, emeklilik dilekçesi verme vs.)? Bu konularda bizi aydınlatırsanız seviniriz.  Metin Erten

Eşiniz 22.03.1990 sigorta (Bağ-Kur) başlangıcıyla SSK'dan (devredilen) emeklilik için 20 yıllık sigortalılık süresi, 46 yaş ve 5375 prim günü koşullarına tabi. Yaş ve prim günü koşullarını sağlamış, 20 yıllık sigortalılık süresinin dolacağı 22.03.2010 tarihinde emekliliğe hak kazanıyor.
2829 sayılı Sosyal Güvenlik Kurumlarına Tabi Olarak Geçen Hizmetlerin Birleştirilmesi Hakkında Kanun'a göre, çeşitli sosyal güvenlik kanunlarına (kurumlarına) tabi olarak geçen hizmet süreleri, aylık bağlanmasına hak kazanıldığında birleştiriliyor. Ancak Sosyal Güvenlik Kurumu yapmış olduğu açıklamada, emeklilik işlemlerinin kısa sürede tamamlanabilmesi için sigortalıların aylık talebinden en az bir yıl önce hizmet birleştirmesi için başvurmalarını öneriyor. Eşinizin Bağ-Kur ve SSK hizmetlerinin birleştirilmesi için hemen başvurursanız, 20 yıllık sigortalılık süresinin dolacağı tarihe kadar bu işlem halledilmiş olur.
Emekli aylığına hak kazanan 4/a (SSK) sigortalılarına, yazılı istek tarihinden sonraki aybaşından itibaren aylık bağlanıyor. 23-31.03.2010 tarihinde emeklilik başvurusunda bulunursanız, eşinize Nisan 2010'dan itibaren başlamak üzere emekli aylığı bağlanır.

 

AKLINIZDA BULUNSUN İş güvencesi kapsamındaki işçinin kötü niyet tazminatı Otuz veya daha fazla işçi çalıştırılan işyerinde en az altı aylık kıdemi olan işçi iş güvencesi kapsamında sayılır. İş güvencesi kapsamında olan işçiler yönünden kötü niyet tazminatına hak kazanılması mümkün değildir.

 

GÜNÜN SÖZÜ 'Neden iki kulağımıza karşılık bir dilimiz var, biliyor musunuz? Çok dinleyelim de az konuşalım diye.' ( Diyojen)

 

Bu yazı 2,269 defa okundu.