Milliyet Gazetesi
Cem Kılıç
22 Ekim 2013
Yaratıcılıkta sınıfta kaldık!
Yaratıcılıkta sınıfta kaldık!
Milliyet
Yetenek ve yaratıcılıkta 82 ülkelik listede oldukça gerilerde bulunan Türkiye, bu iki alanda ilerlemek için ciddi projelere imza atamıyor. Bu da gelişmiş ülkelerle aramızdaki makasın iyice açılmasına yol açıyor
Kanada Rotman İşletme Okuluna bağlı Martin Refah Enstitüsü 2004ten bu yana ilginç ve bir o kadar önemli bir soruya yanıt arıyor: Ülkelerin yaratıcılığı ölçülebilir mi?
Yaratıcılık büyük ölçüde soyut bir kavram olduğundan başlangıçta araştırmaya kuşkuyla yaklaşabilir. Ancak elde edilen sonuçlara bakıldığında, ülkelerin sahip oldukları yaratıcılık skorlarının gelişmişlik seviyesi ile paralel gittiği görülüyor.
Türkiyenin de içerisinde olduğu 82 ülke arasında yaratıcılığı ölçmeyi amaçlayan endeksin ekonomik gelişmenin 3Tsi olarak adlandırılan üç temel unsuru var: Yetenek (talent), teknoloji (technology) ve tolerans (tolerance).
Yetenek listesinin zirvesinde İskandinav ülkeleri var. Finlandiya ve İsveç ilk iki sırada, Danimarka dördüncü ve Norveç altıncı. Toplam yaratıcılık skorlarına bakıldığında da, söz konusu ülkeler ilk on içerisinde. Yaratıcılık skorunun en düşük olduğu ülkeler ise Güney Asyadan. Vietnam, Pakistan, Endonezya ve Kamboçya listenin sonunda yer alıyor. Bu ülkelerde genel olarak insan gücü kaynağı fazla eğitimli değil ve yaratıcı işkollarında çalışanların sayısı da oldukça az.
Gelelim Türkiyeye...
Yetenek eksikliği ülkemiz açısından önemli bir problem. Çünkü Türkiye, yetenek endeksinde 59; yaratıcılık listesinde ise 68. sırada. Yetenek endeksini belirleyen ilk gösterge olan yüksek eğitim almış insan kaynağı açısından Türkiye 52. sırada. Bununla birlikte, yine endeksin ikinci göstergesi olan yaratıcı işkollarında çalışanların oranı ülkemizde sadece yüzde 20.9.
Bu sonuçların ortaya çıkmasında birçok faktör etkili ancak en etkili olanı galiba eğitimle ilgili konular.
Ne yazık ki, üniversitelerimizden mezun olan gençlerimizin önemli bir bölümü yaratıcı işkollarında istihdam edilenler arasına giremiyor, aksine işsiz kalıyor. Daha öncede pek çok kez dile getirdiğimiz üzere, gençlerimizin çoğu belirli alanda eğitim alıyorlar ve kendilerine bu alanlarda, özellikle kamuda iş imkânı sağlanmasını bekliyorlar. Ancak Türkiyede kamu istihdamı artık daha fazla artmayacak. Nitekim, Orta Vadeli Program anlatılırken önümüzdeki yıl kamuya alınacak personel sayısının yarı yarıya azalacağı açıklandı. Bu nedenle asıl olarak AR-GE yatırımlarının yapılacağı sektörlere yönelik olarak insan kaynağını eğitmemiz gerekiyor. AR-GE yatırımlarının yapıldığı sektörlerde çalışabilecek nitelikte insan kaynağına ihtiyaç duyuyoruz.
Aslında, birçok bilim adamının da dile getirdiği gibi her çocuk yaratıcı doğuyor. Ancak çocuklara sunulan imkânlar ölçüsünde ya yaratıcılığı ve yetenekleri gelişiyor ya da köreliyor. Araştırma sonuçlarına göre; Türkiye sahip olduğu yaratıcı potansiyeli kullanamıyor. Ekonomik başarının sürekliliği açısından yetenekli insanlar yetiştirmek, onları kendi ülkenize çekmek, yetenekli ve girişimci insanları korumak gerekiyor. Bu yüzden, Türkiyenin bu konuda acilen önlem alması şart!
Kalifiye çalışan sıkıntısı
Temmuz 2013te mevsim etkilerinden arındırılmış verilere göre; tarım dışı işsiz sayısı 101 bin arttı ve tarım dışı işsizlik oranı bir önceki aya göre 0.5 puan artarak yüzde 12.5e yükseldi. Bu haliyle, tarım dışı işsizlik oranı son iki yılın en yüksek düzeyinde. İşsizlik artışında, sanayi ve inşaat sektörlerinde yaşanan istihdam kayıplarının payı büyük. Bu durumda, yukarıda sonuçlarını verdiğim Yaratıcılık Endeksi de gösteriyor ki, kalifiye ve piyasanın ihtiyaç duyduğu beceri ve yetenek seviyesinde işgücü sayımız kısıtlı olduğu için tarım dışı sektörlerde istihdam imkânını çok fazla arttıramıyoruz.
Her 5 gençten 1i işsiz
Gençler arasındaki işsizlik oranı da yükseldi. Haziran ayından Temmuz ayına 67 bin gencimiz daha işsizler arasına katıldı. Ancak Yaratıcılık Endeksi sonuçları da gösteriyor ki, ülkemizde işsizliğin sebebi yapısal sorunlar. Yani daha nitelikli, iyi eğitim almış, kalifiye insan gücüne sahip olamadığımız için işsizlik özellikle gençler arasında yüksek seviyede.
İŞKURun açıkladığı boş işlere, yani işverenin eleman arayıp da bulamadığı işlere bakarsak, genelde vasıf gerektiren, bilgi ve teknik gerektiren işler olduğunu görürüz. Yine İŞKURun verilerine göre, iş arayanların daha çok hizmet sektöründe ve ortalama beceri seviyesine sahip mesleklerde olduğunu biliyoruz. Bu nedenle eğitim şart, ancak bugünün ihtiyaçlarını karşılayabilen, dünyayı takip edebilen bir eğitim sistemiyle.
Bu yazı 2,347 defa okundu.
Diğer köşe yazıları
Tüm Yazılar
-
22 Nisan 2024
Geride kalanlara aylık bağlanması
-
15 Nisan 2024
Buluş yapan işçi bedelini nasıl alır?
-
12 Nisan 2024
Yıllık izinle ilgili her şey
-
9 Nisan 2024
Aralıklı çalışmada yıllık izin hakkı
-
8 Nisan 2024
Aralıklı çalışmada kıdem tazminatı
-
6 Nisan 2024
Bayram sonrası telafi çalışması
-
3 Nisan 2024
Yaşlılık yüküne yeni çözüm gerek
-
29 Mart 2024
Fazla çalışmanın ispatı
-
25 Mart 2024
Yoksulluk ve zorla çalıştırma
-
22 Mart 2024
Özel güvenlik ilgi bekliyor
-
18 Mart 2024
Yemek yardımı neden önemli?
-
15 Mart 2024
Ramazanda çalışma hayatı
-
11 Mart 2024
İş sözleşmesi ve işyeri devri farklı
-
8 Mart 2024
Çocuk hakları
-
2 Mart 2024
Dışarıdan primle memur emekliliği
-
26 Şubat 2024
Haftalık çalışma süresi kısalır mı?
-
23 Şubat 2024
Sosyal hareketlilik ve gelir eşitsizliği
-
19 Şubat 2024
Emeklilik için doğum borçlanması
-
16 Şubat 2024
Dövizle ücretin sınırları neler?
-
12 Şubat 2024
Kıdem tazminatı tavanı arttı
Yorumlar
+ Yorum Ekle