En Sıcak Konular

TMSF’nin yetkilerinin budanması, dolandırıcıları sevindirir

6 Aralık 2007 15:42 tsi
TMSF’nin yetkilerinin budanması, dolandırıcıları sevindirir Ertürk, İstanbul’un uluslararası bir finans merkezi haline getirilmesi projesine ciddi itirazları bulunduğunu söyledi.

TMSF’nin yetkilerinin budanması, dolandırıcıları sevindirir

Referans

Sabah-Atv satış ihalesini dün gerçekleştiren Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu (TMSF) Başkanı Ahmet Ertürk, TMSF'nin yetkilerinin budanması ile ilgili bir takım girişimler olduğunu duyduğunu belirterek, "Sistemin tümünü tehlikeye, riske atacak kötü niyetli, hileli işlemler, dolandırıcılıklar yapmaya niyetli oyuncuları o sistemin kendi içinde barındırmaması gerekir" dedi. Ertürk, İstanbul’un uluslararası bir finans merkezi haline getirilmesi projesine ciddi itirazları bulunduğunu söyledi.

Active Academy 5. Uluslararası Finans Zirvesinin ikinci gününde düzenlenen "Türkiye'nin Makro Ekonomik Görünümü ve İstanbul'un Konumu" konulu oturumunda konuşan Ertürk, bir ülkenin ekonomik cazibe merkezi olması için gereken şartların öngörülebilirlik değeri ve güvenlik olduğunu belirterek, hukuki güvenliği oluşturma sorununun Türkiye'nin birinci öncelikli sorunu olması gerektiğini, yatırım yapacak herkesin hukuki güvenliği birinci sıraya koyacağını söyledi.

Sistemin güvenliği açısından sistemi bozucu oyuncuların sisteme girmesini engellemek açısından, sistemi bozucu, sistemi tehlikeye sürükleyen, bütün toplumu olumsuz etkileyecek kural dışı hareketlerin, hileli işlemlerin, dolandırıcılıkların bankacılığa bulaşmamasını sağlamak açısından TMSF ve TMSF'nin kullandığı yetkilerin bu toplum için gerekli yetkiler olduğunu belirten Ertürk, “Buradan rahatsızlık duymak şöyle bir benzetme ile ancak ifade edilebilir; namuslu kişilerin de hırsızlıkla suçlanabilecekleri riskinden dolayı, (hırsızlıklara cezayı kaldıralım) demeye benziyor. Bu bir riskse, toplum bunu elimine etmek durumundadır. Ama bunun yolu hukuk sistemini, idari sistemi adam etmektir. Yoksa bunun yolu, hırsızlarla ilgili cezaları kaldırmak değildir. Burada bir mantık sorunu yaşıyor Türkiye" görüşünü aktardı.

 

50 milyar dolar bir daha ödenemez

Basından, TMSF'nin yetkilerinin budanması ile ilgili bir takım girişimler olduğunu duyduğunu ifade eden Ertürk, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Bu girişimlerin dayandığı anlayış yanlış anlayıştır. Bankacılık sistemi, yerlisi ile yabancısı ile kural dışı oyuncuların sisteme girmesinden önce onların rahatsız olması gerekir. Sistemin tümünü tehlikeye, riske atacak işleri, kötü niyetli hileli işlemler, dolandırıcılıklar yapmaya niyetli oyuncuları o sistemin kendi içinde barındırmaması gerekir. Bu Bankalar Birliğinin yapacağı bir şey değildir. Bu çok ciddi yaptırımları içermekle, çok ciddi yaptırımları kararlı bir şekilde uygulamakla mümkün olabilir. Türkiye bir daha bankacılık sisteminde kural dışı tabloları yaşamaya tahammül edemez.

Bu toplum 50 milyar daha yükü kaldıramaz. Burada bazı abartmalar bazı münferit olayları büyüterek ve saptırarak gerçekten masum oyuncuların banka sistemindeki ya da masum yatırımcıların, iş adamlarının zarar gördüğü gibi bir anlayış varsa, burada idari sistemi daha dikkatli olmaya davet edilmesi doğrudur. Bunun yolu, bankacılık sisteminde ahlak ve kural dışı eylemleri hoş görmeye dönük bir anlayışı Türkiye'ye yeniden getirmek değildir."

 

Kuralıyla çalışan banka rahatsız olmaz

Yabancı bankaların bu konuda rahatsız olduklarına dair "bir efsane" bulunduğunu ifade eden Ertürk, "Yabancı bankaların, Türkiye'ye gelen uluslararası ölçekteki büyük bankaların geldikleri ortamda bundan çok daha şiddetli çok daha büyük yaptırımlar içeren hukuk sistemlerinin olduğunu çok iyi biliyorum. ABD'de TMSF'nin oradaki muadili olan kuruluş olan FTIC'nin sahip olduğu yetkiler, TMSF'nin bugün sahip olmadığı yetkilerdir. Sıkıntıya giren bir bankaya FTIC'nin müdahale etmesinden sonra, o süreci etkileyecek hiç bir idari ve yargı kararı verilemez" dedi.

Tasfiyenin topluma maliyetini aşağı çekebilmek için bunu çok kısa sürede ve hızlı yapmak gerektiğini kaydeden Ertürk, "Bugün bizim yaşadığımız sorunlar, Türkiye'nin tasfiye sorunu ile daha uzun süre yaşaması anlamına geliyor. Hangimiz buna katlanabiliriz? Ben dolayısıyla yabancı bankalara böyle bir niyet atfetmenin bir efsane olduğunu, hatta safsata olduğunu düşünüyorum” diye konuştu.

TMSF Başkanı Ertürk, yerli bankalar açısından da, zaten kurallara uygun, banka otoritesinin tespit ettiği düzen içinde çalışan bir bankanın TMSF'nin çalışmalarından rahatsız olması için bir sebep göremediğini söyledi.

 

İstanbul’un finans merkezi olması önerisine itirazım var

İstanbul'un Dubai, Kazakistan'ın yeni oluşturulan başkenti ya da bir başka yapay kentlerden birisi olmadığını ifade eden Ertürk, şunları kaydetti:

"İstanbul dünyanın en eski kentlerinden biri ve biz bir tarih devraldık. Bu kenti biz inşaa etmedik, bu kenti devraldık ve bu kent sadece bizim malımız değil. Dünyanın, dünya kültürünün malı. İstanbul'u finans merkezi yapma projesine onun için şimdi itirazım var, bu noktada... Zaten önce Türkiye'yi finans merkezi yapamamışız ki... Ziraat Bankası, Halk Bankası, Vakıflar Bankası, SPK, BDDK, Merkez Bankası, bütün bunlar Ankara'da, biz İstanbul'u dünya finans merkezi yapalım diyoruz. Burada bir gariplik yok mu? Önce Türkiye'yi finans merkezi yapmakla başlayalım. Nasıl çalışır bilmiyorum, Can Bey (Ziraat Bankası Genel Müdürü) mutlu olur mu bilmiyorum köprüden 2 saatte geçmekten. Ondan sonra dünya finans merkezi yapma projesine oradan devam ederiz."

 

Can Bey, iki saatte köprüyü geçmekten mutlu olacak mı?.

Ertürk, daha sonra kendisini dinleyen Ziraat Bankası Can Akın Çağlar’a dönerek, “Mesela Can bey, bakalım mutlu olacak mı köprüden iki saatte geçmekten. Mutlu olacaklarsa, sonra İstanbul’u dünya finans merkezi yapma projesine kaldığı yerden devam ederiz” diye konuştu.

Kültür merkezi olan bir kent ile finans merkezi olan bir kent arasında ciddi farklılıklar bulunduğuna işaret eden Ertürk, “Dolayısıyla bu çok temel karşıt özellikleri bir arada düşündüğümüzde, İstanbul’a hangi rolü biçeriz biraz daha düşünelim. Bu projenin başındaki dostlarıma bunu tavsiye ediyorum. Zaten çürümekte, zorlaşmakta olan İstanbul’a biraz daha fazla yük mü bindirmiş olacağız, bunu ciddi olarak konuşalım, tartışalım” dedi.

 

Serbest bölge, yasak bölge

Konuşmasında Türkiye’deki serbest bölge uygulamalarına da değinen Ertürk, “Serbest bölge projesine siz yasakla başladığınız zaman, o proje işlemez. Şu anda ölü bir sürü serbest bölge var. İşletmeciye yasak, yatırımcıya yasak..” dedi. Ertürk, şunları söyledi:

“Yanlarından geçtiğiniz zaman diyorsunuz ki galiba burada br tabela yanlışlığı var, burası yasak bölge olmalı. Serbest bölge değil çünkü bomboş. Amaçlanan düşüncenin tam tersi bir şekilde ilerlemiş. Ankara’da bu projenin başındaki adam önce yasakla başlıyor... Şu yasak, bu yasak... Serbest bölge projesine siz yasakla başladığınız zaman, o proje işlemez. Şu anda ölü bir sürü serbest bölge var. İşletmeciye yasak, yatırımcıya yasak.. Burada Maliye Bakanımızın kulağını çınlatacağım biraz, okulları kapatıp eğitim sorununu çözmek gibi. Serbest bölgeler bir takım manüplasyonlara araç olarak kullanılıyorsa serbest bölgeleri kapatalım. Güzel bir çözüm bence, Türk tipi bir çözüm.”

 

Keskin: Sistem yavaş büyüyor

 

Türkiye Bankalar Birliği Genel Sekreteri Ekrem Keskin, Türkiye'de bankacılık sistemindeki büyümenin beklenenden yavaş olduğunu belirtti.

Active Academy 5. Uluslararası Finans Zirvesinde konuşan Keskin, Türkiye'de tasarruf oranları düşükken özel sektörün sabit sermaye yatırımlarının arttığını söyledi. Bankacılık sisteminin daha fazla risk alma iştahını gösterdiğini, öz kaynakların yükseldiğini ifade eden Keskin, "Türkiye, daha iyi büyüyebilir, yatırımlarını artırabilirse bankacılık sisteminde kaynakların mevcut olduğunu görüyoruz" dedi.

1970'li yıllarda 7 bin kişiye 1 şube düşerken, bugün 11 bin kişiye bir şube düştüğünü ifade eden Keskin, "Son dönemde yaşanan olumlu gelişmelere rağmen Türkiye'de bankacılık sistemindeki büyüme beklenenden yavaş. Tasarruf oranlarındaki düşüş ve enflasyonun düşüşünün durması hala en temel sorun" diye konuştu.

Keskin, özellikle bilançolarda kredi riskinin önem kazandığı dönemde dünya ekonomisindeki yavaşlamayı yakından değerlendirmek gerektiğini belirtti.

Uluslararası Yatırımcılar Derneği (YASED) Başkanı Tahir Uysal da Türkiye'ye 9 ayda 15,3 milyar dolar yabancı sermaye girişi olduğun işaret ederek, "Bu, geçen seneki 20 milyar doları aşabileceğimizi göstermektedir" dedi.

 



Bu haber 1,165 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.








    BİZE ULAŞIN: info@resulkurt.com
    TWİTTER/resulkurt34

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    6,913 µs