En Sıcak Konular

Bumin Doğrusöz
Ekonomim.com

Bumin Doğrusöz
10 Ekim 2023

İYUKda yapılması gerekenler?



Adalet Bakanı Yılmaz Tunç 6 Ekimde Basın Kuruluşlarının Ankara temsilcileri ile bir araya geldiğinde, yargının hızlandırılmasından ve bu konuda bir çalışmaları olduğundan söz etti. Anladığım kadarı ile bu amaçla İdari Yargılama Usulü Kanununda (İYUK) değişiklik yapılacak.

Bu tür demeçler beni hep korkutmuştur. Çünkü yargılamanın hızlandırılması adına yapılan değişiklikler genelde adaletin tecellisi amacını gölgede bırakan değişiklikler olarak karşımıza çıkmıştır. Oysa adaletin tecellisi, hızlı yargılama kadar ve hatta ondan daha da önemlidir. Tabii ki olması gereken hızlı bir yargılama ile adalete ulaşmaktır.

Ben de bu yazımı İYUK’da adalete ulaşma amacına hizmet etmek üzere yapılması gerekenleri - özellikle vergi yargısını dikkate alarak- kısa kısa listelemeye ayırdım. Belki, birazda Sayın Yılmaz TUNÇ’un mali hukuk alanında yüksek lisans yapmış olmasından da hareketle, Adalet Bakanlığının ilgisini çeker diye düşünüyorum.

Ⅰ. Önce sürelerle ilgili düzenlemenin gözden geçirilmesi gerekir. İYUK’da, yargıya erişim gibi bir temel hakkın en önemli noktası olan süre konusu, bir basit düzenlemeye kavuşturulamamış, kişilerin kafasını karıştırıp, hak kaybına yol açacak şekilde oldukça karmaşık hale getirilmiştir. Bu konudaki görüşlerimi 5.8.2021 tarihli köşe yazımda aktarmıştım. Özetleyeyim.

 İYUK’un 8/3. maddesinin adli tatil dolayısıyla uzayacağını belirttiği süreler, İYUK’da yazılı sürelerdir. Diğer Kanunlarda yazılı süreler konusunda, mevzuatımızda netlik yoktur. Örneğin ödeme emrine karşı açılacak davalarla ilgili süre, İYUK’da değil, Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunda (15 gün) yer almıştır. Bu sürelerin sonunun adli tatile rastlaması halinde, bu sürenin de uzayıp uzamayacağı tartışmalıdır. Bu konudaki içtihatlar da çelişkilidir. Bu nedenle, sürelerin İYUK dışında diğer Kanunlarda yazılı olduğu hallerde, ilgili Kanundaki süreye itibar etmekte yarar vardır. Yanılgılara ve hak kayıplarına da yol açan bu belirsizliğin, giderilmesi ve bütün dava açma sürelerinin adli tatilden etkileneceğinin kanunda açıklıkla belirtilmesi zorunludur.

Önerim,  kanunun 8/3. maddesinde yer alan “Bu Kanunda yazılı sürelerin” ibaresinden sonraya “ve diğer Kanunlarda idare veya vergi mahkemelerinde dava açma süresi olarak belirlenmiş sürelerin” ibaresinin eklenmesidir.

 Genellikle arefe günlerine rast gelen “idari izin günleri”nin sürelere etkisi açıklığa kavuşturulmalıdır. Bu konuda en uygun çözüm idari izin günlerinin de yargı uygulaması açısından tatil günü gibi kabul edilmesidir. Bu konudaki içtihatlarda da görülen süre karmaşası giderilmelidir.

Ⅱ. Silahların eşitliği bakımından davacı gibi davalının (idarenin) da cevap veya cevap dilekçesi ekinde sunduğu belgeleri karşı tarafa tebliğ zorunluluğunun getirilmesi gerekmektedir. Öte yandan bu kapsamda mahkemece re’sen getirtilen belgelerin ise taraflara da sunulması gerekmektedir. Tarafların bilgi ve görüşüne sunulmayan belgelerin karar esas alınmayacağı kanunda açıkça yazılmalıdır.

Ⅲ. Kanunlara aykırı olarak elde edilmiş delillerin karara esas alınamayacağı, hukuka aykırı yollarla edinilmiş belge ve bilgilere dayanılarak karar verilemeyeceği de Kanunda açıkça zikredilmelidir. Örneğin vergi idaresinin arama emri olmaksızın elde ettiği verilere dayalı olarak yapılan tarhiyatlarda, elde olunan delillerin mahkemelerce dikkate alınmasının önüne geçilmesi gerekmektedir.

Ⅳ. İstinaf mahkemelerince yapılan yargılamalarda - bozma kararları üzerine yapılacak incelemelerde dahil olmak üzere - talep halinde duruşma zorunluluğunun getirilmesi mutlaka gereklidir.

İstinaf, mademki yeniden yargılamadır, o halde vergi mahkemelerinde yapılan duruşmanın istinaf mahkemesi hâkimleri önünde de yapılması şarttır. Aksi halde, duruşma müessesesinin amacı gerçekleşmemiş olur. Vergi yargılamasında duruşmanın önemini 13.10.2020 günlü köşe yazımda yazmıştım. Bir davada duruşmanın adalete ulaşma açısından önemli olup olmadığına, sadece davalarının savunucuları, taraflar takdir ederek karar verebilir. Oysa İYUK, bu takdiri taraflardan almış ve yargıçlara bırakmıştır. Uygulamada, dosyayı okuduklarında sahip oldukları kanaatlerini duruşma sonrasında değiştiren pek çok hâkime rastlamışımdır. 

Ⅴ. Vergi mahkemeleri ile istinaf mahkemesi kararları arasında zıtlık bulunması halinde, temyiz yolunun açık olması gerekir. Örneğinin istinaf mahkemelerinin vergi mahkemesi kararının kaldırılması ve yeniden karar verilmesi yönündeki kararlarının bir kez de temyiz incelemesine tabi tutulmasında yarar vardır. İstinaf yolunun temelinde yatan “mahkemelerdeki üç hâkimin yanlış değerlendirmelerde bulunabileceği” görüşünün istinaf mahkemelerindeki üç hâkim için de geçerli olması ve iki farklı kararın adalete ulaşma açısından gözden geçirilmesi de gerekmektedir. Bu gün İYUK, Danıştay’ın Daire kararlarının dahi yanlış olabileceği görüşü ile istinaf mahkemelerine ısrar hakkı tanıması karşısında istinaf mahkemelerinin kesin kararlarının mutlak doğru gibi kabul edilmesi, Kanunun kendi içerisinde bir çelişki oluşturmaktadır.

Ⅵ. Duruşmalarda özet zabıt usulünün ihdası zorunludur. Taraf vekillerinin çok önemli değerlendirme ve argümanları, bu gün “havada uçan söz” olarak kalmaktadır. Duruşmada söylenenlerden, yapılan tartışmalardan üst mahkemeler zabıt müessesesinin yokluğu nedeniyle haberdar olamamaktadır.

Yapılması gerekenler listesine gelecek yazımda da devam edeceğim. 



Bu yazı 168 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 25 Nisan 2024 Kurumlarda örtülü sermaye
    • 18 Nisan 2024 Emisyon primleri istisnası ve sorunları
    • 16 Nisan 2024 Kurumlar vergisinin oranının saptanması
    • 4 Nisan 2024 Avans kar payları ne zaman beyan edilir?
    • 28 Mart 2024 2023 yılında elde edilen kar payları ve beyan yükümlülüğü
    • 26 Mart 2024 Arabulucuya başvuru ve şüpheli alacak karşılığı
    • 21 Mart 2024 Vergi incelemelerinin pişmanlığa etkisi
    • 19 Mart 2024 Binek otomobillerin giderleri ve elektrikli araçlar
    • 14 Mart 2024 Yıllık beyanda eğitim ve sağlık harcamaları indirimi
    • 12 Mart 2024 Kiraların gerçek gider yöntemi ile beyanında idari yaklaşımlar
    • 7 Mart 2024 Kira gelirlerinin gerçek gider yöntemi ile beyanı
    • 5 Mart 2024 Kiraların vergilendirilmesi ve emsal kira bedeli esası
    • 29 Şubat 2024 Vergi suçları ve hükmün açıklanmasının geri bırakılması
    • 27 Şubat 2024 Özelgeler ve yanıl(t)ma
    • 22 Şubat 2024 Nakdi sermaye artırımını teşvikte 2023 indirim oranı revizesi
    • 20 Şubat 2024 İşletmelerde gider özgürlüğü
    • 15 Şubat 2024 Konut kira gelirlerinde istisna
    • 13 Şubat 2024 Değerli Konutlar Vergisinde muafiyetler
    • 8 Şubat 2024 Değerli konutlar vergisinin 2024 uygulaması
    • 7 Şubat 2024 Afet hukukunun dağınıklığı




    BİZE ULAŞIN: info@resulkurt.com
    TWİTTER/resulkurt34

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    6,450 µs