En Sıcak Konular

Erdoğan: Yetimin hakkını yedirtmem!

27 Aralık 2009 21:15 tsi
Erdoğan: Yetimin hakkını yedirtmem! Başbakan Recep Tayyip Erdoğan Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK) 2009 yılı Olağan Genel Kurulu'nda konuştu "Krizin etkilerini atlattık, atlatıyoruz" diyen Erdoğan Tekel işçilerinin eylemi için de sert konuştu.

Erdoğan: Yetimin hakkını yedirtmem! 
Haber7.com

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK) 2009 yılı Olağan Genel Kurulu'nda konuştu "Krizin etkilerini atlattık, atlatıyoruz" diyen Erdoğan Tekel işçilerinin eylemi için de sert konuştu.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, 2010 Mali Yılı Bütçesi'nin, küresel krizden çıkış bütçesi olarak hazırlandığını bildirdi.

Erdoğan DEİK'in 2009 yılı Olağan Genel Kurulu'nda yaptığı konuşmada, DEİK'in 21 yıldır Türkiye'nin kalkınmasına, ilerlemesine, ekonomisine, ticaretine, dünya ile bütünleşmesine farklı katkılar sağladığını, sağlamaya da devam ettiğini belirtti.

Küresel ve ulusal ölçekte önemli bir süreçten geçildiğini, bütün dünyanın 2. Dünya Savaşı sonrası en büyük ekonomik krizi yaşadığını belirten Erdoğan, bu krizi aşabilmek için de yoğun bir çabanın içerisinde olduğunu anlattı.

Erdoğan, ''Ülkemizin önünü açacak, ülkemizin daha büyük atılım yapmasını sağlayacak, Türkiye'nin bölgesel, küresel anlamda daha güçlü bir aktör haline getirecek süreç, ekonomimizi yakından ilgilendiren süreçtir. Milli  birlik ve kardeşlik sürecimiz de bu arada işliyor. Çünkü demokratik açılım süreciyle de bu farklı bir sıçramayı bizlere sağlayacaktır'' diye konuştu.

TEKEL İŞÇİLERİNE CEVAP

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, TEKEL işçilerinin eylemiyle ilgili olarak, ''Bu ideolojik değil de nedir? Kimin gönlü gelip de işçinin havuza atlamasını veyahutta orada soğukta kalmasını ister? Ama kusura bakmasınlar ben tüyü bitmemiş yetimin hakkını da orada durarak, oturarak kimseye yediremem'' dedi.
Erdoğan, Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK) 2009 yılı Olağan Genel Kurul toplantısında yaptığı konuşmada, son zamanlarda ''TEKEL işçileri'' diye ifade edilen, sanki TEKEL'in bütününü kapsayan, çok ciddi bir spekülasyon olduğunu söyledi.

TEKEL'in on binlerce elemanının özelleştirmeyle ayrıldığını ifade eden Erdoğan, ''Sadece 2 yıl önce yaptığımız bir görüşmeden, toplantıdan sonra maalesef 2 yıldır biz bunlara katlandık. Ne yapıyorlar? İş mi yapıyorlar? Hayır. Sadece tütün depoları adı verilen depolarda bu insanlar duruyor ve aylık bize maliyeti 40 trilyon. Yaklaşık 10 bin kişi'' dedi.

Erdoğan şunları kaydetti:

''40 trilyon kimin parasını ödüyoruz bunlara? Halkın parasını ödüyoruz. Peki biz ne yaptık? Dedik ki buralar artık çalışmıyor, bu bir depo, şu anda üretim falan söz konusu değil. 2 yıl önce dedik ki bakın biz buraları kapatıyoruz, ona göre hazırlıklarınızı yapın. Bunu en üst düzeyde Türk-İş Başkanı dahil, Tek Gıda-İş Başkanı dahil, ben ve ilgili bakan arkadaşım beraberce oturduk, konuştuk. Buna rağmen son zamanlardaki yapılan hareketleri gördünüz.

Şimdi soruyorum arkadaşlar, bu ideolojik değil de nedir? Kimin gönlü gelip de affedersin işçinin havuza atlamasını veyahutta orada soğukta dışarıda kalmasını ister? Böyle bir şeye tahammül etmek mümkün mü? Ama kusura bakmasınlar ben tüyü bitmemiş yetimin hakkını da orada durarak, oturarak kimseye yediremem. Böyle bir hakkım yok. Ve bunun bedeli ne olursa olsun...''

Eylemde bulunanların yüzde 60'ının AK Parti'ye oy verdiğine ilişkin açıklama yapıldığını söyleyen Erdoğan, ''Bu dediğiniz gerçekse o zaman ben dört dörtlük demek ki doğru olanı yapıyorum. Menfaatçilik yapmıyorum, doğru olanı yapıyorum. Niye? Çünkü birisinin bunu yapması gerekir, olması gereken bu'' diye konuştu.

Başbakan Erdoğan şunları belirtti:

''Dedik ki 'al kardeşim ihbar tazminatını, al kıdem tazminatını. İhbar artı kıdem tazminatı bunun hepsini veriyoruz. Size bir şey daha yapıyoruz. 4C diye bir şey kuruldu. Bu ülkede, sizi 4C'de de istihdam edelim. İlkokul, orta öğretim, üniversite mezunlarına ayrı ayrı ücret değerlendirmesi. Bunu yapalım gelin burada sizi değerlendirelim. Hayır, olmaz....' Ne olacak? 'Bizi aynı şartlarda 4B'de değerlendireceksiniz. Olmaz kardeşim biz bu fazla istihdamlardan ülkemizi bir defa kurtaracağız. Devlet bu şekilde, üretime yönelik olmayan bir istihdamı sağlama alanı değildir. O zaman biz ne oluruz söylenen laf var ya 'devletin malı deniz yemeyen domuz', bu mantıkla bu iş yürümez. Ama sorumluluk altında olmayanlar ne diyor? 'Bunları çalıştırın.''
 
Geçtiğimiz cuma günü TBMM'de 2010 Mali Yılı Bütçe Tasarısı'nın yasalaştığını hatırlatan Erdoğan, 2010 bütçesinin hükümetin daha önce 7 bütçesi gibi, sosyal yönü güçlü, Türkiye'nin imkanlarını, fırsatlarını, potansiyellerini, azami derecede milletin istifadesine sunan bir bütçe olduğunu kaydederek, şunları söyledi:

''2010 bütçemiz küresel krizden çıkış bütçesi olarak hazırlandı. Bütçe görüşmeleri sırasında gerek komisyonlarda, gerek TBMM genel kurulunda küresel krizin tüm boyutlarıyla istismar edildiğine, kriz üzerinden Türkiye ekonomisine ilişkin karamsar, moral bozucu bir tablo çizilmek istendiğine şahit olduk, Rakamlar çarpıtıldı. Göstergeler, eğildi büküldü. Kriz üzerinden hükümetimize ve ekonomi politikalarımıza yönelik nezaket sınırlarını da aşan, eleştiriler, hatta hakaretler savruldu. Şunu gönül rahatlığıyla söylemek durumundayım, ekonomimizin tarafları da, aziz milletimiz de, neyin ne olduğunu çok net olarak görüyor, biliyor, anlıyor.''

Erdoğan, Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK) 2009 yılı Olağan Genel Kurul toplantısında yaptığı konuşmada, krizin ortaya çıktığı günden bugüne kadar ABD'de tam 158 bankanın battığını, Türkiye'de ise özellikle bankacılık sektöründe hiç bir sıkıntı yaşanmadığını söyledi.

Erdoğan, ''7 yıl  boyunca finans, bankacılık alanında yaptığımız köklü reformlar sayesinde küresel krize hazırlıklı yakalandık ve hamd olsun sıkıntıyı en az bir şekliyle ve bu süreci de şu anda atattık, atlatıyoruz'' dedi.

Ekim 2009 itibariyle bankacılık sektörü sermaye yeterlilik oranının Rusya'da 18,5, Belçika'da 15,1, Kanada'da 10,3, Amerika'da 13,5 Japonya'da 13,4 ve Almanya'da 13, Türkiye'de ise 20,4 olduğuna dikkati çeken Erdoğan, Türk bankacılık sektörünün güçlü sermaye yapısının Türkiye ekonomisini dış şoklara karşı dayanıklı hale getirdiğini vurguladı.

Başbakan Erdoğan, ''Bizde önceki dönemde 21 banka Fon'a devredilirken bu dönemde bir tek banka hamd olsun batmadı, kapanmadı. Bu gerçek ortadayken hala kalkıp da kara kara tablolar çizmenin izahı olabilir mi? Burada art niyetten başka bir şey olabilir mi? Eğer Türkiye ekonomisinin, Türkiye'nin dışarıya  karşı güçlü hale gelmesini arzu eden samimi bir mantık bunu ancak alkışlar. Der ki başarılı olan bir süreç finans sektöründe geçmiştir. Ama ne yazık ki illa karalayacağım diyorsa, muhalefet mantığı beyaza siyah demek üzerine kuruluysa, buradan her şey beklenir'' diye konuştu.

''2010'DAN İTİBAREN BÜYÜME SÜRECE BAŞLIYOR''

Türkiye'nin 2009'daki büyüme oranlarının düşük olarak gerçekleştiğini ifade eden Erdoğan şunları kaydetti:

''Ancak en güçlü ekonomilerde bile daralma yaşanmış, büyüme oranları ciddi şekilde düşmüştür. 2007 yılında küresel ekonomi yüzde 5,2 büyümüştü. Burada biz 2003-2004-2005, buralara baktığımız zaman büyüme oranlarını yüzde 5 olarak belirlemiştik, 9'u aştığımız zaman niye konuşmadınız? 8'leri yakaladığımızda niye konuşmadınız? Ortalama yüzde 6,9'du geçen yıl sonu itibariyle ama bu yıl bu krizin etkilerin yaşadık ve 2010'dan itibaren inşallah bu büyüme süreci yine başlıyor ve buna biz değil uluslararası bu konudaki yetkili kuruluşlar da açıklıyor.''

Bu yıl küresel ekonominin yüzde 1,1 daraldığı, küresel ticaret hacminin de yüzde 11,9 küçüldüğünün tahmin edildiğine işaret eden Erdoğan, üçüncü çeyrekten itibaren büyümenin seyrinin değiştiğini gördüklerini ve 2010'dan itibaren de Türkiye ekonomisinin büyüyeceğini öngördüklerini belirtti.

Erdoğan, uluslararası kuruluşlarını da bunu ayrıca ifade ettiklerini, Türkiye ekonomisinin 2010'da dünyanın en hızlı büyüyen ekonomileri arasında yer aldığını kendilerinin teyit ettiğini söyledi.

Başbakan Erdoğan, ''2010'da IMF ve OECD'nin Türkiye için büyüme tahmini yüzde 3,7'dir. Diğer finans kuruluşları yüzde 3,8 ile yüzde 5,5 oranında büyüme tahmininde bulunuyorlar. Bizim kendi, orta vadeli programda yer alan tahminimiz ise mütevazi olarak söylüyoruz bunu yüzde 3,5'' dedi.

''BUNLAR TEĞETİN TANIMINI BİLMİYORLAR''

İşsizlikte de aynı tabloyu gördüklerini belirten Erdoğan şunları kaydetti:

''ABD'de işsizlik  oranın 2007 yılında yüzde 4,6'dan 2009'da yüzde 9,3'e, İspanya'da aynı dönemde 8,3'ten yüzde 18,2'ye, İrlanda'da yüzde 4,5'tan 12'ye, İzlanda'da yüzde 1'den 8,6'ya, Macaristan'da yüzde 7,4'ten yüzde 10,7'ye yükselmesi şu anda bekleniyor. Güney Afrika'da ise işsizlik oranının bu yıl yüzde 24 olacağı tahmin ediliyor.

Türkiye'de ise, lütfen samimi olacağız, 2007 yılında yüzde 10,3, 2009 Ağustos ayında ise 3,1 puanlık artışla 13,4. Gerçekleşen seviye bu. Buna rağmen kıyametler koparılıyor. Elbette rakamlar tablonun bütününü izah etmeye yetmiyor. Bütçe görüşmelerinde de gördük, herkes kendi baktığı zaviyeden rakamları yorumlayabiliyor. İşine gelene inanıyor, işine gelmeyeni görmezden geliyor ya da inkar ediyor.

Şunu açık yüreklilikle, samimiyetle söylüyorum küresel kriz elbette Türkiye ekonomisi üzerinde etkili olmuştur. Elbette büyümede, ihracatta, işsizlikte belli oranda düşüş gerçekleşmiştir. Ama teğet geçmiştir, aynı şeyi söylüyorum. Ama bunlar teğetin tanımını bilmiyorlar. Teğet hiç sürtünmeden geçmek anlanıma gelmez. Sürtünerek geçer ama çok çok az bir şeyler oradan tırpanlar, olay budur. ''

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye'nin sorunlarını sıralarken, ''ülkemizin bir terör sorunu var. Buna hayır diyebilir miyiz? Ülkemizin bir etnik unsur sorunu var, hayır diyebilir miyiz? Ülkemizin bir dini gruplar sorunu var, hayır diyebilir miyiz? Azınlıklar sorunu var, hayır diyebilir miyiz? Bütün bunları bir sorun alanları olarak masaya yatırıp ele alacak bir adım, milli birlik ve kardeşlik projesi açtık. Süreç demokratik açılım süreci. Bütün bu adımlar benim partimin adımı değil, bu bizim hükümetimizin devletimizin bir politikası'' dedi.

Bu işi çözmeye yönelik ithal bazı kurum, kuruluş veya kişilerin ithal edildiğini, yurt dışında aranan bu çözüm yollarıyla  yeni ithal politikalar oluşturulduğunu, hatta ithal bakanlarla krize çare bulunmaya çalışıldığını anlatan Erdoğan, bugün ise küresel bir krizin yaşandığını ancak bunun tamamen özgün ve milli kaynaklarla, çözümlerle aşıldığını söyledi.

Erdoğan, 31 Aralık 2009'da önemli ve başarılı bir operasyona son noktayı koyacaklarını belirterek, şöyle devam etti:

''1 Ocak 2005'te Türk Lirası'ndan altı sıfırı attık. Ne dediler? Dediler ki 'batarsınız, enflasyon patlar, buna halk alışamaz, şöyle olur böyle olur' demedik laf bırakmadılar. Yeni Türk Lirası adı altında yeni banknotları o zaman tedavüle soktuk. Şimdi bu büyük operasyon 4 gün sonra nihayete eriyor. YTL tedavülden tamamen kalkıyor. 'Kafalar karışır, hesaplar karışır' dediler. 'Enflasyon artar' dediler, hiçbirisine zemin vermedik pürüzsüz şekilde bu operasyonu tamamladık.

Şu anda birçok ülkeden geliyorlar, bu operasyonu inceliyor, bu başarı öyküsünü dinliyor ve bu operasyonu örnek alıyorlar. Size daha da önemlisini söyleyeyim, Türk Lirası başta Kuzey Irak olmak üzere bölgesel rezerv para olma yolunda kararlılıkla ilerliyor. Yani uluslararası ticarette artık bir değer ifade ediyor. Bu noktaya geldik.

Bugün yalnızca cebimizde taşıdığımız para değil, o para üzerinden Türkiye'nin pasaportu da değer kazandı. O para yüzünden Türkiye'nin de itibarı, gücü, değeri arttı. Allah bize bir daha o günleri yaşatmasın. Neydi, aman yarabbim, tuvalete 1 milyona giriyorsun. Eskiden zengine milyoner derlerdi, tuvalet ücreti oldu. Bu hale getirdiler bizi. Ama artık bundan sonra buradan geri dönüş olmayacak.''

Erdoğan, Rusya ve İran ile artık kendi paraları üzerinden ticaret yapmayı konuştuklarını, kurun esiri olmak istemediklerini anlattı.

Kazanımları asla feda etmek istemediklerini, bu nedenle geriye dönüşü değil, istikbali düşüneceklerini ve konuşacaklarını ifade eden Erdoğan, ''Başka bunun çıkışı yok. Biz buna inanıyor ve tüm politikalarımızı da bu anlayış üzerine bina ediyoruz'' dedi.

''KALIPLARIMIZI ZORLAR DURUMDAYIZ''

Türkiye'nin artık belli bir sınıra, seviyeye geldiğini anımsatan Erdoğan, ''Kalıplarımızı zorlar durumdayız. Enflasyon yüzde 30 idi. Şu anda yüzde 5,5 seviyesine geldi. Burada bir gerçeği görmemiz lazım. Daha yüksek oranlardan 30'a inmek kolaydır ama ondan sonrası gittikçe güçleşmektedir'' dedi.

Hedefin enflasyonu yüzde 4'e indirmek olduğunun altını çizen Erdoğan, ''Bunu birlikte yapacağız'' dedi.

Devletin borçlanma faizinin yüzde 63 olduğunu hatırlatan Erdoğan, bunun yüzde 9'a, 7'ye kadar düştüğünü anımsattı.

Erdoğan, ''Ama şimdi faizleri bundan sonra 1-2 puan düşürmek kolay değil. Ama bunu da başaracağız'' dedi.

İhracatı bu yıl 100 milyar doların üzerinde tamamlayacaklarını ifade eden Erdoğan, ''Artık 136 milyar dolar bizim için bir hedef nokta oldu, onu aşacağız. Bu krizden sonra anında bunu aşacağız. Ben bunu başaracağımıza, her alanda çok daha iyi seviyelere ulaşacağımıza tüm kalbimle inanıyorum'' diye konuştu.

TÜRKİYE'NİN MEVCUT SORUNLARI...

Türkiye'nin bunu başarabileceğini, hep beraber dayanışma içinde bunun başarılabileceğini söyleyen Erdoğan, şöyle devam etti:

''Ama mevcut sorunlarla bunu başarmamız asla kolay olmaz. Her fırsatta ifade ediyorum. Ülkemizin bir terör sorunu var. Buna hayır diyebilir miyiz? Ülkemizin bir etnik unsur sorunu var, hayır diyebilir miyiz? Ülkemizin bir dini gruplar sorunu var, hayır diyebilir miyiz? Azınlıklar sorunu var, hayır diyebilir miyiz? Bütün bunları bir sorun alanları olarak masaya yatırıp ele alacak bir adım, milli birlik ve kardeşlik projesi açtık. Süreç demokratik açılım süreci.

Bütün bu adımlar benim partimin adımı değil, bu bizim hükümetimizin devletimizin bir politikası. Muhatabı kim? Millet. Ama buna öyle kalıplar giydirme çalışmaları başladı ki olmasın diye ellerinden gelen adımı atıyorlar, çabayı gösteriyorlar. Niye ? Çünkü bunu AK Parti yapıyor. Bunu AK Parti değil de eğer kendileri yapma durumda kalsaydı, nitekim işte geçmişte Kürt açılımı, sorunu dediler vesaire...O zaman bunu söylediniz. Ama biz bunu sorun sadece Kürt sorunu değil. Bu ülkenin bir defa önemli bir terör sorunu var. Etnik unsurlar sorunu var. Bunların hepsine eğileceğiz. Ama bunu hep birlikte çözeceğiz. Düşünün yıllar yılı, Güney Doğu'da, Doğu'da, Doğu Karadeniz'de Orta Anadolu'nun belli bölgelerinde ne eğitimde ne sağlıkta, ne ulaşımda çeşitli alanlarda, değerli arkadaşlarım oralara devlet ulaşmamış.''

Recep Tayyip Erdoğan, her ile 3 kez gittiğini anımsatarak, ''Çünkü Ankara'da oturarak bu işler çözülmüyor. Bunların içinde, şu siyasi liderlerin içinde buraları görmeyenler var. 780 bin kilometrekarenin toprağını gezmeden çözümünü üretemezsin'' dedi.



Bu haber 1,537 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.








    BİZE ULAŞIN: info@resulkurt.com
    TWİTTER/resulkurt34

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    6,814 µs