Bakan Çiçek: Bu kanun bir daha çıkmasın

30 Mart 2011 22:47 tsi
Başbakan Yardımcısı Çiçek, ''torba yasa'' olarak bilinen yasayla getirilen kolaylıklara değinerek, ''Artık zamanında borcunu ödeyen, yükümlülüklerini yerine getirenle getirmeyenler arasındaki sızlanmayı ortadan kaldıralım.

Bakan Çiçek: Bu kanun bir daha çıkmasın
Haber7.com

Başbakan Yardımcısı Çiçek, ''torba yasa'' olarak bilinen yasayla getirilen kolaylıklara değinerek, ''Artık zamanında borcunu ödeyen, yükümlülüklerini yerine getirenle getirmeyenler arasındaki sızlanmayı ortadan kaldıralım.
Haberi Kaydet Arkadaşına Gönder 30 Mart 2011 18:10 - 1 Yorum - 3,361 Okunma  Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek, kamuoyunda ''torba yasa'' olarak bilinen yasayla getirilen kolaylıklara değinerek, ''Artık zamanında borcunu ödeyen, yükümlülüklerini yerine getirenle getirmeyenler arasındaki sızlanmayı ortadan kaldıralım. Bundan sonra da bir beyaz sayfa açalım. Bundan sonra da bu türlü bir yasayı Türkiye'de hiçbir hükümet getiremez ve getirmemelidir'' dedi.

Çiçek, Ankara Ticaret Odası (ATO) Meclis Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, günümüzde demokrasinin, demokratik değerlerin yükselen değer olduğunu vurgulayarak, ''Tüm dünya böyle bir arayış içerisinde, bazıları kanlı, bazıları kansız bu süreci yaşıyor, yaşamaya devam ediyor. Hepsini rahmetle anıyoruz ki Türkiye doğru bir tercihle hem Cumhuriyeti, hem de demokrasiyi seçmiştir. Bu ikisi ülkemiz, milletimiz için önemli bir kazanımdır'' diye konuştu.

Ülkelerin değişim süreci yaşadığı gibi Cumhuriyet ve demokrasinin de her geçen gün biraz daha kurumsallaşarak, biraz daha kökleşerek, ama çağın ve günümüzün ihtiyaçlarına cevap vermek üzere kendi bünyesinde de bir kısım değişiklikleri yaşadığına işaret eden Çiçek, başlangıçta temsili olan demokrasinin artık katılımcı bir sürece, bir niteliğe dönüştüğünü ifade etti. Katılımcı demokrasinin esas itibarıyla günümüz dünyasında önem arz ettiğini vurgulayan Çiçek, şöyle konuştu:

''Yani sadece seçimlerin yapıldığı, sandıkların olduğu yerlerde demokrasi yok. Böyle de olsa tüm dünyada diktatörlükleri de demokrasi diye nitelemek lazım. Onun için katılım esastır. Katılım söz konusu olduğunda da hiç şüphesiz meslek örgütleri, sivil toplum kuruluşları bu işin yükünü taşıyor demektir. Bizim Anayasamıza göre - ki artık geldiğimiz noktada eksiktir - 'Demokratik siyasi hayatın vazgeçilmez unsurları siyasi partilerdir' der 68. maddesinde. İnşallah yeni bir anayasayı yapabilirsek bu maddeye şunu da ilave etmemiz gerekecektir, doğru olan da budur. 'Demokratik siyasi hayatın vazgeçilmez unsurları siyasi partiler ve sivil toplum örgütleridir' demek binayı daha sağlıklı bir temele oturtmak anlamına gelir. Çünkü sivil toplum örgütleri, meslek örgütleri olmadan yaptığımız her düzenleme ya eksik oluyor, ya yanlış oluyor, ya da o düzenlemelerden beklenen faydayı sağlayamıyoruz. Uyguladığımız politikaları tabana indirmekte zorlanıyoruz. Onun için sivil toplum örgütlerinin, meslek kuruluşlarının önemi düne nazaran bugün daha fazladır.''

ATO'yla bir çok çalışmada, bir çok politikada, belli kesimlerin çok yanlış şeyleri söylediği zamanda, doğru yerde durarak, doğru katkıları vererek ilişkilerini karşılıklı olarak sürdürdüklerini dile getiren Çiçek, yeni yönetimin bu sürece daha önemli, daha pozitif katkılar yapacağına inandıklarını ifade etti.

-''EN HIZLI DEĞİŞEN ÜLKELERİN BAŞINDA TÜRKİYE GELİYOR''-

Türkiye'nin belli bir süreden beri hem yasal hem yapısal hem de kurumsal bir değişim yaşadığını belirten Çiçek, ''Belki tüm dünya değişiyor ama en köklü ve en hızlı değişen ülkelerin başında da Türkiye geliyor. Türkiye bugün 10 sene evvelinin Türkiyesi değil hiçbir konuda. Eksiğimizle, fazlamızla, yanlışımızla, doğrumuzla...'' diye konuştu.

Çiçek, Meclisten çıkarılan yasaların kamuoyuna tanıtılmasında, anlatılmasında belki eksiklikler olabileceğini belirtti. Kamuoyunda ''Torba Yasa'' olarak bilinen düzenlemeye değinen Çiçek, sözlerini şöyle sürdürdü:

''Artık vatandaşın devletle olan ilişkilerindeki ekonomik sıkıntılar, parasal ilişkilerin belli bir zemine oturması lazım. İster ekonomik kriz sebebiyle isterse eski alışkanlıklarımız sebebiyle devletle borç ilişkisi içinde olup da ödeyememiş olanlar varsa emin olun düne kadar çıkarılmış en kapsamlı yasadır ve üzerinde çok çalışılarak çıkarılmış yasadır. Halen eksikleri olabilir ama bu çıkmış şekliyle bile devlet vatandaş ilişkisini bir barış temeline oturtmak noktasında iki önemli adım atılmış oluyor.''

Bu yasayla ilgili bilgilendirmenin yapılması konusunda meslek örgütlerine de görev düştüğüne işaret edin Çiçek, ''Artık zamanında borcunu ödeyen, zamanında yükümlülüklerini yerine getirenle getirmeyenler arasındaki sızlanmayı da ortadan kaldıralım. Bundan sonra da bir beyaz sayfa açalım. Bundan sonra da bu türlü bir yasayı Türkiye'de hiçbir hükümet getiremez ve getirmemelidir. Çünkü o zaman yasaların etkinliği kalkıyor. Her hak beraberinde adaletsizlik getiriyor. Onun için bu işlere de bir son vermemiz gerekiyor diye düşünüyorum'' dedi.

-2023 TASAVVURU-

Büyük devletlerin yüzyılın ötesini planlayan ülkeler olduğunu belirten Çiçek, kendilerinin de 2023 ile ilgili tasavvuru olduğunu ifade etti. Hem seçim hesaplarını hem de Türkiye'nin bütün iş ve işlemlerini 2023 hedefine göre yapmaya gayret ettiklerini dile getiren Çiçek, Türkiye'deki her ilin de kendine göre 2023 tasavvuru olması gerektiğine işaret etti.

Çiçek, 2023 yılında Türkiye'nin ekonomisi itibarıyla dünyadaki ilk 10 ülke arasında olacağını, ticaret hacminin trilyon dolarları, ihracatının 500 milyon doları bulmasını ümit ettiklerini anlattı. Ancak illerin böyle bir tasavvuru bulunmadığını ifade eden Çiçek, ''günü kurtarmak, sonunu hesap etmeden son anda akla geleni yapmak gibi sonunu hesap etmeden bir gelişme trendi takip edildiğini'' söyledi.

Şehirlerin böyle bir gelişme trendi takip etmesi dolayısıyla yapılan yanlışların düzeltilmesi için ek kaynak harcandığına işaret eden Çiçek, ''Türkiye'nin kaynaklarını da belki bu yanlışlarla tüketiyoruz'' dedi.

ATO'nun da 2023 Ankara tasavvurunu tartışmaya açmasını isteyen Çiçek, imar planlarının, kent planlarının buna göre yapılabileceğini ifade etti. ''Biz sadece 3-4 sene sonrasını görüyoruz, şehrin merkezine getirip sanayi merkezlerini kuruyoruz'' diyen Çiçek, sonra bu tesislerin etrafı konutlarla çevrilince ''şehrin merkezinde bu olur mu?'' denildiğini belirtti. Çiçek, şöyle devam etti:

''Ankara'daki gelişmeler biraz tesadüfi gibi geliyor bana. Başkent olduğunda önce bir memur şehri. Memur olunca da daha çok asker, bürokrasi, bakanlıklar vesaire. Eğer hakikaten Ankara memur şehri olacaksa buna göre planlamanın yapılmamı lazım. Bu olmadı sonra Ankara öğrenci şehri oldu, devlet üniversitelerinin açılması sebebiyle bu defa buna göre bir şekil aldı. O yetmedi sonra sanayi şehri oldu. Bununla övünüyoruz ama planlamalar buna göre yapılmadığı takdirde bu sıkıntıları yaşıyoruz. Bilim ve teknoloji şehri olması lazım, fuarlar şehri olması lazım. Bakın son 4 senedir her yerde fuar yeri arayıp duruyoruz.''

Apartmanların alt katlarında bulunan araba galerilerinin taşınması konusunun da tartışıldığını hatırlatan Çiçek, halen bu konuda da bir sonuca varılamadığını dile getirdi. Çiçek, ''Bir ülkenin ne imkanı ne zamanı bu kadar kolay heba edilecek bir şey değil. Bunun bir gelecek tasavvurunun planlamasının olmamasındandır. Kişiye göre biz Türkiye'de işleyişler yapıyoruz'' diye konuştu.

-ANKARA ALIŞVERİŞ FESTİVALİNE DOĞRU...-

ATO Başkanı Salih Bezci de ATO'nun yeni dönemde tamamen Ankara odaklı bir strateji izleyeceğini belirterek, ''ATO üyeleri bir kaç ay içerisinde odanın varlığını iliklerine kadar hissedecektir'' dedi.

Önümüzdeki yıl ''Ankara Alışveriş Festivali''ni gerçekleştirme arzusunda olduklarını kaydeden Besci, festivalle ilgili temaslara başladıklarını söyledi. İstanbul Shopingfest'i yerinde incelemek üzere 2 danışmanlarını İstanbul'a gönderdiklerini bildiren Besci, ''Ayrıca EXPO 2020'nin Ankara'da gerçekleştirilmesi için Ankara Büyükşehir Belediyemize bütün desteğimizi vereceğiz'' diye konuştu.

AŞTİ'nin taşınması ve bu alanın fuar alanı olarak tahsisi konusunu Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek'le konuştuklarını anlatan Besci, şunları kaydetti:

''Hayalim, AŞTİ Fuar Alanı-ATO Kongre Merkezi'nin çevrelediği Söğütözü'nü bir 'Kongre Fuar Havzası' haline getirmektir. İşte bunu başarabilirsek Ankara EXPO'yu rahatlıkla alabilir. Bu projeyi yapabilirsek, Ankara marka şehir haline gelir.

Odamızı fuar yapma konusunda akredite kurum haline getirmek istiyoruz. ATO bundan sonra fuarlara katılan değil, fuar yapan oda haline gelecektir. Bu hedefi, desteğinizle, iç yapılanmamızı süratle tamamlayarak çok kısa sürede yakalayacağız. Bence ATO'nun yeni hedefi, Ankara'yı kendi ayakları üzerinde duran, kamudan bağımsız büyüyen bir ekonomiye sahip hale getirmek olmalıdır. 3 kamu bankası ve Sermaye Piyasası Kurulu(SPK), Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu (BDDK) gibi iki düzenleyici kuruluşun İstanbul'a taşınmasının Ankara'da 120 milyon liralık bir satınalma gücü kaybına yol açacağını hesaplıyoruz. Bu kaybın Ankara ekonomisini olumsuz etkilememesi için başka dinamiklerin harekete geçirilmesi gerektiğine inanıyoruz. Ankara'nın sağlık, savunma sanayi, eğitim, yüksek teknoloji ve fuar-kongre gibi katma değeri yüksek alanlarında gelişmesi gerektiğini düşünüyoruz. Çalışmalarımızı bu tür yüksek katma değer yaratacak alanlarda yoğunlaştırmak düşüncesindeyiz.'

Bu haber 1,316 defa okundu.