Bölgesel asgari ücrete dönermiyiz?
Habertürk
“İstihdam paketi” adı altında bölgesel asgari ücret de gündeme getiriliyor...
Ülkemizde ilk asgari ücret belirlemesi 1951 yılında başlatılmıştır ve bölgesel, daha doğrusu kentseldir. Her kentin yöneticileri, uygulanacak asgari ücreti kendileri belirlerdi. 1951 yılından 1967 yılına kadar asgari ücretin yerel (kentsel) düzeydeki katılımcılardan oluşan “mahalli komisyonlar” tarafından belirlenmesi sırasında, komisyonlar arasında koordinasyon bozukluğu, benzer ve yakın yerlerde farklı ücretlerin uygulanması ve tespit edilen asgari ücrete itirazların çoğalması nedeniyle 1967 yılındamerkezi nitelikte bir komisyon oluşturuldu. Bu komisyon da bölgelere göre farklı asgari ücretler tespit ediyordu.
Ancak, TBMM’de bulunan Türkiye İşçi Partisi’nin (TİP) Anayasa Mahkemesi’ne başvurması sonrasında, Anayasa Mahkemesi bölgesel asgari ücreti eşitlik ilkesine aykırı buldu ve iptal etti. İptalden sonra 1974 yılında ilk kez ülke düzeyinde asgari ücret belirlenmeye başlandı. 1974-1989 yılları arasında tarım ve sanayi kesimi için farklı ücretler uygulanırken 1989 yılından sonra ülke çapında sanayi-tarımayrımı olmaksızın tümiş kolları için tek bir asgari ücret uygulamasına geçildi.
ŞU AN NASIL BELİRLENİYOR?
1989 yılından bu yana asgari ücret, Çalışma Bakanlığı’nda
5 işçi, 5 işveren ve 5 hükümet temsilcisinden oluşanmerkezi
nitelikteki asgari ücret komisyonu tarafından bütün iş kollarını
kapsayacak şekilde belirleniyor. Asgari Ücret Yönetmeliği’ne göre
asgari ücretin “dil, ırk, cinsiyet, siyasal düşünce, felsefi inanç, din,
mezhep vb. sebeplere dayalı bir ayrımyapılmadan” tespit edilmesi
gerekiyor. Yine uygulamaya göre asgari ücret, “İşçilere normal bir
çalışma günü karşılığı ödenen ve işçinin gıda, konut, giyim, sağlık,
ulaşımve kültür gibi zorunlu ihtiyaçlarını günün fiyatları üzerinden
asgari düzeyde karşılamaya yetecek ücret” olarak tanımlanmaktadır.
Ancak bu tanıma 2001 yılında eklenen cümle, yukarıda sayılanları
ortadan kaldırmıştır. İlgili cümle şöyledir: “Asgari ücretin tespitinde
çalışanların geçim şartları ile ülkenin ekonomik durumu da göz önünde
bulundurulur.” “Ülkenin ekonomik durumu” ibaresi oldukçamuğlak ve
asgari ücretin belirlenmesinde diğer bütün kriterleri yok eden bir
kavramdır. Yani, bir çalışanın tüm ihtiyaçlarını tespit ettikten sonra,
“Ülkenin ekonomik durumu buna izin vermiyor” denilerek verilmesi
gereken asgari ücretten daha düşük ücret belirlemesine geçilmiştir.
Anayasa’daki eşitlik ilkesine aykırı
Bu
soruya en doğru cevap, “halk yeterince doğru bilgilendirilmez ve
istihdamı artıracak yalanına kişiler inanırsa” evet olacaktır. Ancak bölgesel asgari ücret,
Anayasa’nın eşitlik ilkesine aykırı olduğu gibi daha düşük ücret
belirlenen bölgelerden daha yüksek ücret belirlenen bölgelere göçü
hızlandırır. Düşük ücret belirlenen bölgelerdeki vatandaşlar,
kendilerini 2 hatta 3’üncü sınıf hissetmeye başlarlar. Ayrıca bu tür
girişimler, emeğin üretimden aldığı payın daha da azaltılmasına ve
zaten bozuk olan gelir dağılımının daha da bozulmasına imkân yaratacağı
gibi sermayenin milli gelirden aldığı payın daha da büyümesini temin
edecektir.
IMF ile patronlar bölgesel ücret istiyor
* Uluslararası Para Fonu (IMF), bölgesel asgari ücret uygulamasına 2005’te tam destek verdiğini açıkladı. Türkiye’deki asgari ücreti yüksek bulan IMF, hızla bölgesel asgari ücret uygulamasını öneriyor.
*
OECD, Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü, Türkiye 2008 raporunda
ulusal düzeydeki asgari ücret artışlarının sınırlanması gerektiğini ve
derhal bölgesel asgari ücrete geçilmesi gerektiğini savunuyor.
*
TÜSİAD, geçtiğimiz aylarda “Türkiye’de Bölgesel Farklar ve Politikalar”
adlı bir rapor yayınlayarak bölgesel asgari ücrete tam destek verdi.
*
İTO, 2007 yılında konuya dair ayrıntılı bir rapor hazırlayarak
bölgesel asgari ücret uygulamasının nasıl olması gerektiğine dair bir
model sundu.
Değerli okuyucumuz,
Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
· Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
· Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
· Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
· Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
· Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
· Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
· Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
· Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.
Yorumlar
+ Yorum Ekle